Esas No: 2019/2290
Karar No: 2021/3032
Karar Tarihi: 10.06.2021
Danıştay 3. Daire 2019/2290 Esas 2021/3032 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2290
Karar No : 2021/3032
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Alüminyum Profil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacının, adına yapılan tarhiyatlar nedeniyle emsallerinin çok üzerinde maliyetle temin edip ödemek zorunda kaldığı kredi faizleri dolayısıyla uğramış olduğu 400.000-TL'lik maddi zararın faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının, faaliyeti dolayısıyla kredileri yoğun olarak kullandığı ancak bu kredilerin, davalı idare tarafından yapılan tarhiyattan kaynaklı olup olmadığının anlaşılamadığı, davalı idarenin hukuki sorumluluğundan söz edilebilmesi için zararın idarenin bir işlemi sebebiyle oluşması gerekmekte olup dava konusu olayda, davacı tarafından yüksek faizli krediler sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zarar ile idarenin işlemleri arasında illiyet bağının açık ve somut olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yargı kararı doğrultusunda tarhiyatın terkin edildiği, Danıştayca verilen yürütmeyi durdurma kararına ve tahakkuk eden verginin çok üzerinde teminat mevcut olmasına rağmen tüm binek ve ticari araçlarına haciz konulduğu, cari hesap ve kredili çalıştığı tüm bankalardaki hesaplarına e-haciz uygulandığı, bankaların e-haciz nedeniyle kredi vermekten imtina eder hale geldiği, bazı bankalar ise kredilerini geri çağırdığından kredilerin geri ödemek zorunda kalındığı dolayısıyla bu aşamada ticari faaliyetlerinin durduğu, yersiz tahsil ettiği tutar nedeniyle fahiş kredi maliyetlerine katlanıldığı, özel bankalarla, faktöring firmalarının yüksek faizine razı olunduğu, ticari faizler ortalama % 14 seviyesinde iken mali durumu nedeniyle bankaların kendisine % 18 faizle finansman sağladığı, sahte fatura kullanma iddiasıyla üç defa kod listesine alındığı, bilançosunda büyük zarar oluştuğu, şirketin öz sermayesinin 2010-2015 yılları arasında azaldığı ve satışlarının düştüğü ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına yapılan ve … Vergi Mahkemelerinde dava konusu edilen tarhiyatlar nedeniyle emsallerinin çok üzerinde maliyetle temin edip ödemek zorunda kaldığı kredi faizleri dolayısıyla uğramış olduğu maddi zararın tazmini amacıyla dava açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde, re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış, maddenin vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı halleri düzenleyen bentleri arasında sayılan defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması ve de tutulması zorunlu olan defterlerin ve verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması halleri re'sen tarh sebebi olarak öngörülmüş, aynı Kanun'un 134. maddesinde ise, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, saptanması ve sağlanması olduğu kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare yürüttüğü kamu hizmetiyle kural olarak nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olmakla birlikte, 213 sayılı Kanun'un yukarıda yer alan düzenlemeler uyarınca mükellefler hakkında yapılan vergi tarhiyatının hukuka aykırı olduğu tespit edilerek yargı kararları doğrultusunda terkin edilmiş olması davacı lehine tazminat ödenmesi için yeterli olmadığından Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca …-TL maktu harç alınmasına,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 10/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12. maddesinde, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri kural altına alınmıştır.
Kamu idarelerinin, görmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini yürütürken kanunlara ve hukuka uygun hareket etmek zorunda oldukları, idare hukukunun önemli bir ilkesi olup, idarelerin bu ilkeye aykırı davranışları nedeniyle kişilerin uğrayacakları zararları tazminle yükümlü olmaları Anayasa'nın 125. maddesi hükmü gereğidir.
Kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla idarenin, tazminat ödemekle yükümlü tutulabilmesi için, ortada bir idari eylemin (idare tutum ve davranışı) bulunması, bu eylemden zarar meydana gelmesi, bu idari eylem ile zarar arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Zarar doğrudan eylemin idareye bağlanabilmesi durumunda, kusurlu ve kusursuz sorumluluk ilkelerine göre tazmini cihetine gidilmesi icap etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, salt adına yapılan tarhiyattan kaynaklanmadığı, defaatle kendisi hakkında vergi salındığı ve ceza kesildiği, mal varlığına haciz uygulandığı, faaliyet alanı nedeniyle süreklilik arz eden kredilerini sözü edilen idari işlemler dolayısıyla yüksek oranlı faiz üzerinden gerçekleştirmesi sebebiyle uğramış olduğu zararın telafisi amacıyla talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, idare tarafından gerçekleştirilen işlemler ile davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen zarar arasında nedensellik bağı bulunduğundan davacının uğramış olduğu zararın gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak ortaya konulması gerekirken yazılı gerekçeyle davayı sonuçlandıran Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararın bozulması gerektiği oyuyla Karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.