Sahte fatura düzenleme - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/3605 Esas 2020/7014 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/3605
Karar No: 2020/7014
Karar Tarihi: 03.12.2020

Sahte fatura düzenleme - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/3605 Esas 2020/7014 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık, 2009 ve 2010 yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan mahkum edilmiştir. Ancak, sanığın aleyhine kullanılan faturaların gerçek olup olmadığı, fatura sahte ise sanığın bunu düzenlediğinin kanıtlanmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı eksik araştırma ve inceleme sonucunda verilmiştir. Kanunlara uygun bir şekilde, suça konu olan fatura asıllarının sanığa gösterilmesi, sanığın ve fatura sahibinin tanıklığı ile yazı ve imzaların kimlere ait olduğunun tespit edilmesi, diğer şirket yetkililerinin tanıklıklarının dinlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur.
Kullanılan kanun maddeleri:
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 225. maddesi
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 367. maddesi
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 226. maddesi
- Türk Ceza Kanunu'nun 43. maddesi
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi
- 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'nun 321. maddesi
- 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi
11. Ceza Dairesi         2019/3605 E.  ,  2020/7014 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Sahte fatura düzenleme
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1-5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.11.2014 tarihli iddianamesi ile 213 sayılı VUK’nin 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanık hakkında, "2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme" suçlarından kamu davası açıldığı, “sahte fatura kullanma” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan "sahte fatura düzenleme" ve “sahte fatura kullanma” suçlarının birbirine dönüşemeyeceği, her takvim yılında işlenen suçların da ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu gözetilmeden her bir takvim yılı için ayrı ayrı hüküm kurulması yerine gerekçede 2009 ve 2010 takvim yılları belirtilmesine rağmen kısa kararda 2009 takvim yılında “sahte fatura kullanma” suçundan tek mahkumiyet hükmü kurulması,
    2- Kabule göre;
    Sanığın sahte fatura düzenlemediğini, ... tarafından kandırıldığını, gerçek anlamda temsilci olmadığını ve suçlamayı kabul etmediğini savunması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından:
    a) Suça konu fatura asıllarının temin edilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; sanığın ve beyanında isimi geçen ...’nın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekilme hakkı hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
    b) ...’nın faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylediği takdirde; bu kişinin yazı ve imza örnekleri temin edilerek faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ya da bu kişiye ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
    c) Suça konu sahte faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
    Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
    d) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. maddesi uyarınca sanığa ek savunma hakkı verilmeden, TCK’nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
    e) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 03.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.