
Esas No: 2016/19363
Karar No: 2018/4796
Karar Tarihi: 04.10.2018
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/19363 Esas 2018/4796 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı temlik eden ...-... ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların davalı şirkete verilerek muhasebe kayıtlarına işlendiğini, davacının ...’den olan alacağına karşılık, ...’in davalıdan olan alacaklarını davacıya temlik ettiğini, davalının temlik alınan söz konusu alacağa istinaden kısmi ödemeler yaptığını, ancak kalan bakiye alacağın ödenmemesi üzerine ... . İcra Müdürlüğü’nün 2015/4999 E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe, davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, temlik eden dava dışı ...-...’in alt işveren olarak davalının yemek hizmetlerini gördüğünü, bu hizmetler karşılığındaki hakedişlerini davacıya temlik ettiğini, davalı ile temlik edenin vadeli olarak çalıştıklarını, temlik edenin iş ve işçilerinin alacaklarını ödeyemediğini davalı şirkete yazılı olarak bildirmesi ve bunun davalı şirketçe tespit edilmesi üzerine işçilerin geriye dönük tüm alacaklarının davalı tarafından ödendiğini, temlik edenin davalı şirkete borcu sebebiyle verdiği bonoların bir kısmının ödenmediğini, bu nedenle takas-mahsup hakkının doğduğunu, ayrıca temlik edenden davalının toplamda 56.000.-TL alacağının olduğunu, davacının borçlusu olduğu ... . İcra Müdürlüğü’nün 2014/15549 E. ve ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/15415 E. sayılı dosyalarından davalı şirkete tebliğ edilen haciz ihbarnamelerine istinaden davalı tarafından dosyalara toplamda 177.862,01.-TL ödendiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının, temlik eden dava dışı üçüncü şahıs ..."e olan borçlarının, ..."in başkalarına olan borçlarına karşılık ödendiği, davacının davalıdan temlike konu hiçbir alacağının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, faturalara dayalı temlik alınan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davalı ile dava dışı temlik veren ... – ... arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu, bu nedenle davalının asıl işveren olarak, alt işverenin iş ve işçi borçlarından da sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisi tanımlanmakta olup, bu tanımda; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” şeklinde belirtilmiştir. Söz konusu yasa uyarınca alt işverenden söz edebilmek için 1-Asıl işverenin varlığı, 2-İşin işyerinde yürütülen üretime yönelik işlerde alınmış olması, 3-İşin asıl işverenin işinde yapılmış olması, 4-İşi alan işverenin işçilerini sadece işi veren işverenin işyerinde çalıştırması gerekmekte olup, somut olayımıza gelince, davalı ile temlik veren arasında yemek satın alma sözleşmesinin bulunduğu, alacağın davalının işyerine verilen yemek bedelinden kaynaklandığı 4857 sayılı Yasa’nın 2. maddesi anlamında asıl işveren – alt işveren ilişkisinin bulunmadığının gözetilmemesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, temliklerin yapıldıkları tarih itibarıyla, davalının dava dışı temlik verene borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti, temliklerin davalıya tebliğ edilip edilmediği, edilmişse tebliğ tarihinden önce davalının iyiniyetle yaptığı ödemelerin borçtan mahsubu gerektiği, ancak temlik belgelerinin tebliğinden sonra davalı tarafından 3. kişilere yapılan ödemelerin kötü ödeme olarak kabul edilerek, borçtan mahsup edilemeyeceği gözetilerek, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile verilen kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.