2. Ceza Dairesi 2020/29861 E. , 2020/12544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Muhafaza görevini kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak:
1-5607 sayılı Yasa"nın 10/1 maddesindeki "Bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 128. maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur." şeklindeki ve CMK"nın 128/4. maddesindeki "Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur." şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında; sanığın eşi ... adına tescilli ancak sanığın kullanımında bulunan otomobile 5607 sayılı Yasaya muhalefet suçu nedeniyle kolluk tarafından fiilen elkonulmasından sonra 11/06/2014 tarihi "Yediemin Tutanağı" başlıklı tutanak ile sanığa yediemin sıfatıyla teslim edilmesinin mevzuata uygun bir el koyma işlemi olmadığı, 5271 sayılı CMK"nın 128/4 maddesi gereği sicile şerh verilmek suretiyle araca elkonulmasına ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/1831 Değişik İş sayılı kararı ile 19/06/2014 tarihinde ve Yediemin Tutanağından sonraki tarihte karar verildiği, sanığın da bu süre zarfında 12/06/2014 tarihinde aracı başka bir şahsa sattığının anlaşılması karşısında, yed-i eminliğin dayanağı olan el koyma işleminin hukuka uygun olmaması yönü ile yüklenen suçun maddi unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a-Sanığa isnat edilen fiilin 5237 sayılı TCK’nın 289/1. maddesinde düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçunu oluşturduğu ve muhafaza görevini kötüye kullanma suçu için TCK’nın 289/1. maddesinde temel ceza miktarının üç aydan iki yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezası olarak belirlendiği, 5271 sayılı CMK’nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un Geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarı ile kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulu ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 E., 2020/33 K. sayılı iptal kararı ile “....kovuşturma evresine geçilmiş....” ibaresinin aynı bentte yer alan “basit yargılama usulü yönünden” Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanacak dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun"un 5. maddesinin1-d. bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre “Mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin alınan iptal kararı neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karsısında; TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek sureti ile sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın “Basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b-18/06/2014 tarihinde kabul edilip 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun"un 106/3. maddesi gereğince “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” hükmü de gözetilerek, sanığa hükümde infaz yetkisini de kısıtlar şekilde adli para cezalarının ödenmemesi halinde hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 11/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.