3. Ceza Dairesi 2019/7113 E. , 2019/5600 K.
"İçtihat Metni"Basit yaralama suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-c, 29, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.260,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Gölbaşı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.09.2015 tarihli ve 2014/538 Esas, 2015/416 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 20.02.2019 tarih ve 2018/15556 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2019 tarih ve 2019/21072 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, katılan ..."nın suç tarihi itibariyle Ankara ili Gölbaşı ilçesi 2 nolu Aile Sağlığı Merkezinde doktor olarak görev yapmakta olduğu, sanığın suç tarihinden önce gerçekleşen hadise nedeniyle katılanı Sağlık Bakanlığı"na şikayet ettiği ve neticesinde katılanın adli veya disiplin yönünden işlem gerektiren eylemi bulunmamakla birlikte hasta ile olan iletişiminde daha dikkatli davranması konusunda denetçi tarafından kanaat bildirilmesi nedeniyle katılan ile sanık arasında önceye dayalı niza bulunduğu ve olay günü sanık ve eşinin çocuklarını Ankara ili Gölbaşı ilçesi 2 nolu Aile Sağlığı Merkezine muayene amacıyla götürdüklerinde çocuğun doktoru olan ..."nin esnek mesai uygulaması nedeniyle yerinde olmamasından dolayı çocuğunu katılana muayene ettirdiği ve akabinde sanığın eşinin 1 günlük rapor istemesi ancak katılanın vermemesi nedeni ile sanık ile katılan arasında tartışma çıktığı, bu esnada sanığın katılanı darp ederek basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığına, mahkemesince sanığın üzerine atılı suçu kabul etmediğine yönelik savunmasına ve sanığın eşinin yeminsiz tanık beyanına, genel adli muayene raporu, raporu teyit eden ve raporu tanzim eden tanık ..."in beyanlarına nazaran itibar edilmeyip, bahse konu rapor ve tanık beyanına dayalı olarak sanığın mahkumiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında;
Olayın görgüye dayalı tek tanığının sanığın eşi ... olduğu ve takdiren yeminsiz olarak alınan beyanında darp iddialarını kesinlikle reddettiği, olayın gerçekleştiği 17.09.2014 günü saat 09.30"da düzenlenen tutanakta katılanın sanık ile ağız münakaşasına girdiği ve kendisini tehdit ve hakaret ettiği iddiasında bulunduğu ancak darp iddiasından hiç bahsetmediği, bahse konu tutanağın katılan tarafından kabul edilmemesi üzerine, sanığın şikayetine istinaden Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4545 soruşturma sayılı dosyası üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde söz konusu tutanak altındaki imzanın katılanın eli ürünü olduğunun ortaya çıktığı, katılanın 17.09.2014 günü saat 09.44"te kollukta alınan beyanında sanığın kendisine tokat sallayıp vurduğunu iddia etmesine karşın, hükme esas alınan 17.09.2014 günü saat 10.30"da düzenlenen genel adli muayene raporunda katılanın kafasının sağ yan tarafından yaralandığı ve ödem olduğunun tespit edilmesi karşısında, maddi hakikatin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilebilmesi açısından Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4545 soruşturma sayılı dosyası dosya arasına getirtilip incelenmesini müteakip gerekli belgeler iş bu dosya arasına celp edilmeden, hükme esas alınan genel adli muayene raporu ile katılanın beyanları arasındaki çelişki giderilmeden, olayın görgüye dayalı tek tanığı olan ..."ın beyanına neden itibar edilmediği gerekçeli kararda tartışılmadan, sanığın savunmanın aksini kanıtlayacak ve mahkumiyet hükmüne dayanak oluşturacak nitelikte ve kesinlikte delil dosyada mevcut olmadan, dolayısıyla müsnet suçun sanık tarafından işlendiğine dair sanığın savunmasının aksini kanıtlayan, her türlü şüpheden uzak, ceza hükmü kurulmasına yeterli delil elde edilemediği gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında TCK’nin 86/2, 86/3-c, 29. maddeleri gereğince belirlenen 135 gün adli para cezasında TCK’nin 62. maddesi gereğince (1/6) oranında indirim yapıldığında, 112 gün adli para cezası yerine 113 gün adli para cezasına, TCK’nin 52/2. maddesinin uygulanması sonucu 2.240 TL adli para cezası yerine 2.260 TL adli para cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayini, hususunun da kanun yararına bozma sebebi yapılıp yapılmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, takdir hakkı kullanıldıktan sonra diğer kanun yararına bozma istemlerinin incelenmesine; 18.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.