Hukuk Genel Kurulu 2018/57 E. , 2018/1256 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince birleştirilerek görülen asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 23.02.2012 gün ve 2009/284 E., 2012/153 K. sayılı kararın davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilerek onanmasına ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.06.2012 gün, 2012/11682 E., 2012/16222 K. sayılı kararına karşı davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine anılan Dairenin 19.11.2012 gün ve 2012/18535 E., 2012/25935 K. sayılı kararı ile;
“...Davacı, davalıdan satın aldığı tıbbi malzemeler nedeniyle, 13.11.1998 tarihli taahhütname gereğince fiyat farkı doğduğunu ileri sürerek, 1.703,734 doların; bu dosya ile birleştirilen iki dosya ile de 5.159,42 dolar, 2108 dolar ve 9.309,53 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş asıl ve birleştirilen davaların reddine dair Mahkeme kararı, Dairemizce onanmıştır.
Davacı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Davacı, davalıdan satın aldığı tıbbi malzemeler nedeniyle fiyat farkı doğduğunu belirterek, asıl ve birleştirilen davaları açmıştır. Mahkemece verilen ilk kararda, açılan davalar reddedilmiş; Dairemizce bu karar bozulmuştur. Bozma kararımızda, davacının taahhütname gereğince fiyat farkı isteyebileceği, ancak faturalardaki fiyatların fatura tarihleri itibariyle uygun olup olmadığı, eğer fiyat farkı olmuş ise davalıdan ne miktar alacak isteyebileceği, ancak faturalardaki fiyatların fatura tarihleri itibariyle uygun olup olmadığı, eğer fiyat farkı oluşmuş ise davalıdan ne miktar alacak isteyebileceği konusunda, bilirkişiden rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulmuş ve bilirkişilerden iki kez rapor alınmıştır. Ancak bu raporlarda, Bozma kararında belirtildiği şekilde bir inceleme yapılmamış; sadece davacının fiyat belirleme yetkisini MK"nun 2.maddesine uygun şekilde kullanmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, bozmadan sonra alınan raporlara uyarak asıl ve birleştirilen davalar reddedilmiştir. Mahkemece, konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmalı, Dairemizin bozma kararında belirtilen şekilde inceleme yapılarak, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılmasına ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir...”
gerekçesi ile onama kararı kaldırılmak suretiyle hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl ve birleşen dava alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili SSK yönetim kurulunun kararı gereğince, revize edilen medikal mal alım protokollerine göre Kuruma fatura edilen malzeme brim fiyatları ile ileride yapılacak protokollerdeki fiyatlar arasında kurum aleyhine döviz bazında fark oluşması halinde bu farkın medikal malzeme satıcısı şirketlerce karşılanacağına dair alınan taahhütname uyarınca yapılan hesaplama sonucunda bulunan fark değerin ihtara rağmen ödenmediğini ileri sürerek asıl ve birleşen davalarda kurum zararının ödeme tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili taraflar arasındaki taahhütnamenin geçersiz olduğunu, davacı kurumun hiçbir ihtirazî kayıt ileri sürmeksizin fatura bedellerini ödediğini, rayicin ne şekilde belirlendiğinin belirsiz olduğunu, uygulamanın iyi niyete aykırı ve dayanaktan yoksun bulunduğunu beyanla davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen ilk karar davacı vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairenin 11.06.2008 tarihli kararı ile “Davacı, kendisine tanınan fiyat belirleme hakkına istinaden belirlediği fiyatlara göre davalıya fazla ödeme yapıldığını bildirerek fiyat farkı alacağını istediğine ve buna davalı da karşı çıktığına göre, davacının ne şekilde fiyat belirlediği ve alacak çıkardığı hususları araştırılmalıdır. Bu amaçla öncelikle davacıdan belirlediği fiyatlarla ilgili ödeme belgeleri ve varsa dayanakları istenilmeli, faturada belirtilen tarihler itibariyle belirlenen fiyatların uygun olup olmadığı, fiyat belirlerken davacının hak ve nesafet kuralları içinde, keyfilikten uzak objektif iyi niyet kurallarına uygun davranıp davranmadığı, davalıdan ne miktar alacak talebinde bulunabileceği konusunda, uzman bilirkişiler aracılığı ile araştırılarak, taraf, mahkeme, Yargıtay denetimine elverişli, gerekçeli raporla belirlenmesi gerekir. Mahkemece açıklanan hususlarda gerekli araştırma yapılmadan yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bu bozma kararına uyularak yapılan inceleme sonunda yerel mahkemece davacı Kurumun rayiç bedel tespitindeki yöntem olarak önceki protokol fiyatlarından kendisinin belirlediği oranda indirim yapmak suretiyle ulaştığı malzeme fiyatının rayiç bedel olarak kabul edilmesinin dayanağının bulunmadığı, davacının tek taraflı olarak sahip olduğu fiyat belirleme yetkisini 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesine uygun şekilde hak ve nesafet kuralları içinde kullanmadığı gerekçesi ile yine asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilerek karar Özel Dairece önce onanmış, daha sonra karar düzeltme yönündeki itiraz üzerine yukarıda karar başlığında yazılı gerekçelerle onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki karar gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gele uyuşmazlık; mahkemece uyulan bozma kararından sonra yapılan incelemenin bozma gereklerini yerine getirir mahiyette olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki taahhütname çerçevesinde (kurum devri öncesi) Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’nın tespit ederek davalı tıbbi malzeme satıcısı firmadan talep ettiği rayiç fiyat farkı alacağının davalı tarafından itiraz görmekle tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmayacağı hususu hem yerel mahkeme hem de Özel Dairenin kabulündedir. Mahkemece uyulan ilk bozma kararında davacının dosyaya sunduğu delil ve belgeler üzerinde teknik inceleme yapılıp fatura tarihleri itibari ile Kurum tarafından söz konusu taahhütname hükümleri çerçevesinde istenebilecek alacağın mevcut olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğine işaret edilerek eksik inceleme nedeniyle hüküm bozulmuştur. Uyma kararı ile taraflar için kazanılmış hak doğduğundan, yerel mahkemece uyulan bozma kararında belirtilen yönde araştırma yapmakla mükelleftir. Ne var ki bozma sonrası yapılan inceleme çerçevesinde alınan ve hükme dayanak kılınan bilirkişi raporlarının bu yönde bir incelemeyi içermediği, yalnızca davacının rayiç belirleme usulünün dayanaksız ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu hususu üzerinde durulduğu anlaşılmaktadır. Bu hâlde yapılan incelemenin uyulan bozma kararının gereğini yerine getirmediği kabul edilemez.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde yeniden yapılacak bir incelemenin sonuca etkisinin olmayacağı, davacı tarafça ileri sürülen alacak iddiasının taraflar arasındaki taahhütnameye uygun bir temelinin bulunmadığı, bu nedenlerle davanın reddine ilişkin direnme hükmünün onanması gerektiği yönünde dile getirilen görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Sonuç itibariyle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun’un 440’ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.06.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.