17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/16337 Karar No: 2014/12863 Karar Tarihi: 29.09.2014
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/16337 Esas 2014/12863 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/16337 E. , 2014/12863 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İstanbul(Kapatılan) 32. Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ :14/02/2014 NUMARASI :2013/75-2014/9
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın seyir halinde olduğu sırada davalıya ait rögar kapağına çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sigortalıya ödenen 5.100,00 TL tazminatın 24.11.2011 ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili kazaya konu rögar kapağının hangi kuruma ait olduğunun yapılacak keşifle saptanacağını bildirip, kusura, hasara ve faize itiraz ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulü ile 5.100,00 TL hasar tutarının 29.03.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Somut olayda davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak açtığı davada, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. O halde, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 29.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.