11. Ceza Dairesi Esas No: 2020/4316 Karar No: 2020/6994 Karar Tarihi: 02.12.2020
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4316 Esas 2020/6994 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, suça sürüklenen çocuğun benzin istasyonunda polis tarafından kimliği sorulduğunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmasını Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi çerçevesinde idari para cezası gerektiren bir kabahat olarak değerlendirdi. Ancak, çocuğun beyanının resmi belge düzenlemesi sırasında yapılmamış olması nedeniyle TCK'nin 206. maddesi kapsamındaki \"resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan\" suçunun unsurlarının oluşmadığını belirtti. Bu nedenle, mahkumiyet kararını bozdu ve çocuk hakkında idari para cezası verilmesine gerek olmadığını belirtti. Kanun maddeleri, TCK'nin 206. maddesi ve Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesidir.
11. Ceza Dairesi 2020/4316 E. , 2020/6994 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan HÜKÜM : Mahkumiyet
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 01.04.2014 tarihli 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK"nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan“ suçunun oluşabilmesi için, yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrasında ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmüne haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hakkında arama kararı bulunan suça sürüklenen çocuğun olay günü benzin istasyonunda polis memurlarınca durumundan şüphelenilerek kimliği sorulduğunda herhangi bir kimlik belgesi ibraz etmeksizin kendisini ... olarak tanıttığı, bu şahıs bilgilerine göre yapılan sorgulamada böyle bir şahsın olmadığının anlaşılması üzerine suça sürüklenen çocuğun kimlik tespiti için karakola götürüldüğü ve burada gerçek kimlik bilgilerini açıkladığı; eylemin 5326 sayılı Kanun"un 40/1. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması, Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince, uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 07.11.2015 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuk hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 02.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.