Hukuk Genel Kurulu 2017/1382 E. , 2018/1252 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 4.Asliye Hukuk (Kapatılan Pendik 2. Asliye Hukuk) Mahkemesince “davanın ... yönünden reddine, davalı ... Büyükşehir Belediyesi ve Ünüvar İnş. ve San. Tic. A.Ş. yönünden kısmen kabulüne” dair verilen 29.11.2011 gün ve 2002/51 E., 2011/741 K. sayılı karar davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.04.2012 gün ve 2012/4440 E., 2012/6920 K. sayılı kararı ile;
"... Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, davalı Belediye Başkanlığı sorumluluğunda gerçekleştirilen yol yapım çalışmaları sırasında yeterli önlem alınmaması, uyarı ve işaret eksiği nedenleriyle meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan zararlar için maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın kamu kurumu niteliğinde olduğu; davaya konu yol yapım çalışmasının, bakım ve korunmasının da görevleri arasında bulunduğu açıktır. Diğer yandan, bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde, anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya korunmasındaki kusurdan doğan zararlar; idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın II. bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu nitelikteki davaların ise idari yargı yerinde açılması gerekir.
Tüm bu açıklamalar karşısında, tazminat istemine konu olayın, kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada ve hizmet ile ilgili bulunduğu kabul edilmelidir. İdare’nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının çözümlenmesi; usul ve yasaya mutlak aykırılık oluşturup, bozmayı gerektirmiştir…")
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.
Davalı ... San. ve Tic. A.Ş. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili davalı Belediye Başkanlığı sorumluluğunda gerçekleştirilen yol çalışmaları sırasında yeterli önlem alınmadığını, uyarı ve işaret eksikliği nedeni ile kazaya sebebiyet verildiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... İnş. San. ve Tic.A.Ş. vekili kaza mahallinde olması gereken tüm önlemlerin alındığını ve müvekkili şirketin kusursuz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili belediyenin kontrol sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceğini, kamu kurumu niteliğinde olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan bu davanın konusu itibari ile tam yargı davası olarak çözümlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili dava konusu olayda kendilerine yüklenecek bir kusurun olmadığını, yolun trafiğe kapalı olduğunu, trafik görevlilerinin trafiğe açık olan yoldaki trafik güvenlik önlemlerini almakla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece taraflar arasındaki çekişmenin kaynağının haksız fiile ilişkin olduğu, davalı ...’nın kazanın oluşunda kusuru ve sorumluluğu bulunmadığı, davalı şirketin ve davalı ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının ise kaza ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 ve 55. maddeleri uyarınca zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesi ile davalı ... Bakanlığına açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden maddi tazminat davasının kabulü ve manevi tazminat davasının kısmen kabulüne ve zarardan davalılar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ünüvar A.Ş.’nin müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiştir.
Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı ... Büyükşehir Belediyesi vekili ve davalı ... San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: Davalı Büyükşehir Belediyesi hakkında açılan davanın yargı yolu bakımından adli yargıda mı idari yargıda mı çözümlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, mahkemece verilen ilk kararda davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olması ve direnme kararında ise davalı ... yönünden verilen karar kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması karşısında direnme kararının usulüne uygun olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış, mahkemece verilen ilk kararın sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece kararın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden bozulduğundan diğer davalılar yönünden temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve direnme kararının usulüne uygun olarak verildiği oy birliği ile kabul edilmiştir.
I- Davalı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz istemi yönünden yapılan incelemede; hukuki yararın dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şart olduğu, davalı şirketin mahkemenin ilk hükmünü temyiz etmediği ve bozma kararının yalnızca davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığına yönelik verildiği, davalı ... San. ve Tic. A.Ş. yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde de hukuki yararı bulunmadığından, davalı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
II- Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
11.02.1959 gün ve 1958/17 E., 1959/15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça ifade edildiği gibi bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plân ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrumunu sel basan, su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp, tarlası kullanılamaz hâle gelen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır.
Zira bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plân ve projeler yapıp, o plân ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan birer idari eylemdir. O hâlde bu fiillerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri, 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir.
Kısaca 11.02.1959 gün ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plân ve projelerine uygun olarak tesisler yaptırmış olmaları ya da bu tesisleri kullanmaları yahut tesislere bakmaları nedeniyle kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesine ilişkin davalar idari davalardan olup, bu tür davalara bakmaya idari yargının görevli olduğu benimsenmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 06.12.1999 gün ve 1999/38 E., 1999/40 K. sayılı kararında ise “idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plân ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu” vurgulandıktan sonra “Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; dolayısıyla, olayda hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesinde ‘idari dava türleri’ arasında sayılan ‘idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası’ kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağına” işaret edilmiş ve idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Gerçekten, idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak "tam yargı" davaları idari yargı yerinde görülür ve çözümlenir. İdari eylem, kamu idare ve kuruluşlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelere denilmektedir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Kamu idare ve kuruluşlarının, kamu otoritesinin (egemenlik hakkının) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusudur.
O hâlde; kamu kuruluş faaliyet alanı içerisine giren kamu hizmetlerini yerine getirirken sebebiyet verdikleri zararların tazmini için açılan davaların hizmet kusuruna dayanması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi gereğince idari yargı yerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Nitekim aynı ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/4-141 E. , 2007/188 K., 05.03.2014 gün ve 2013/ 4-415 E. 2014/199 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda; davalı Belediye Başkanlığının yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu proje çerçevesinde yol çalışması yaptığından ve yol çalışması sırasında yeterli önlemlerin alınmadığı gibi uyarı işaret ve levhalarının eksik konulmasından zararın doğduğu ileri sürüldüğünden, dava, hizmet kusuruna dayanmakta olup, tam yargı davası niteliğindedir. Böyle bir uyuşmazlığın ise idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bazı üyelerce, davalı idarenin söz konusu işi taşeron bir firmaya yaptırdığı ve davaya konu zararın taşeron firma tarafından meydana getirildiğinden, Borçlar Kanunu’nun adam çalıştıranın sorumluluğu ilkelerine göre, eldeki uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Yukarıda belirtilen maddî ve yasal olgular dikkate alındığında; mahkemece Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru değildir.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE 13.06.2018 gününde oy birliği ile,
(II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.06.2018 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.