4. Ceza Dairesi 2017/17858 E. , 2017/17954 K.
"İçtihat Metni" Tehdit suçundan sanık ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun, 106/2-a, 43/1-2 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 13 ay hapis hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2015 tarihli ve 2014/446 esas, 2015/520 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/02/2016 gün ve 2016 /27213 sayılı, ardından yeni hukuka aykırılığın tespiti üzerine 25.04.2017 gün 2017/24361 sayılı tebliğnameleriyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
08/02/2016 gün ve 2016 /27213 sayılı, istem yazısında: “Dosya kapsamına göre,
Olay günü müştekilerin sokak üzerinde ATM"nin önünde oturdukları sırada, müştekileri önceden tanımayan ve aralarında herhangi bir husumet olmayan sanığın, müştekilerin kendisine bakarak konuşmalarına sinirlenerek aniden gelişen olayda, onlara hitaben, sizi döverim diyerek sopayla kovalama şeklindeki eyleminin bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türk Ceza Kanunu"nun 86/2- 3-e maddesinde düzenlenen silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu düşünülmeden, eylemin tehdit suçuna vücut verdiği kabul edilerek, suçun nitelenmesinde yanılgıya düşülmesinde ve anılan Kanun"un 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde somut olaya uygun düşmeyecek şekilde, eylemle verilen ceza arasındaki orantıyı bozacak biçimde fazla ceza tayin olunmasında isabet görülmemiştir.”denilmektedir.
Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulamayacağının taktiri için dosyanın yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiinden sonra düzenlenen 25.04.2017 gün ve 2017/24361 sayılı istem yazısında ise;
Dosya kapsamına göre, sanığın savunmasında, yol kenarında iki çocuğu sigara içerken görmesi üzerine kızdığını, "döverim sizi" diyerek aracındaki kriko kolunu gösterdiğini, araçtan inmediğini, aracı onlara doğru sürmediğini belirttiği, mağdur çocuklar..... ve ...."un mahkemedeki anlatımlarında, sokakta ATM "nin önünde oturdukları sırada sanığın bir minibüs ile gelerek yanlarında durduğunu, "ne bakıyorsunuz lan" diye seslendiğini, küfür ederek aracından inmeye çalıştığını, elinde sopa olduğunu görünce korkup kaçtıklarını, kaçarlarken sanığın aracını üzerlerine doğru sürdüğünü beyan ettikleri, kolluktaki anlatımlarında ise, sanığın aracı ile geçerken önlerinde durduğunu, küfürler ederek aracından inmeye çalıştığını, korkup kaçarlarken aracı üzerlerine sürdüğünü belirttikleri, mağdurların babaları olan müştekilerin ise ifadelerinde, olayı görmediklerini, çocuklarının kendilerine anlattıklarına göre, sanığın mağdurlara sopa gösterip aracı üzerlerine sürdüğünü öğrendikleri şeklindeki beyanlar nazara alındığında, görgü tanığı bulunmayan olayda, mahkemenin gerekçesinde, savunmaya mı yoksa mağdurların iddiasına mı üstünlük tanındığının, hangi eylemin suç sayıldığının açıklanmamış olması karşısında, mağdurların anlatımı esas alındığında, sanığın eyleminin silahla yaralamaya teşebbüs, savunmaya itibar edildiğinde ise eylemin silahla tehdit suçunu oluşturabileceği hususu tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2015 tarihli kararıyla 1 yıl 13 ay hapis cezası verildiği, yoklukta verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen bu kararın infazı sırasında kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
a-Sanığın eyleminin silahla yaralamaya teşebbüs yerine silahla tehdit olarak nitelendirilmesine,
b-Gerekçesiz hüküm kurulmasına dair hukuka aykırılıkların belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
İncelenen dosya kapsamına göre, sanığın savunmasında, yol kenarında iki çocuğu sigara içerken görmesi üzerine kızdığını, ”döverim sizi “diyerek aracındaki kriko kolunu gösterdiğini, araçtan inmediğini, aracı onlara doğru sürmedeğini belirttiği, mağdur çocuklar.... ve ...."un mankemedeki anlatımlarında, sokakta ATM "nin önünde oturdukları sırada sanığın bir minibüs ile gelerek yanlarında durduğunu, ”ne bakıyorsunuz lan “ diye seslendiğini, küfür ederek aracından inmeye çalıştığını, elinde sopa olduğunu görünce korkup kaçtıklarını, kaçarlarken sanığın aracını üzerlerine doğru sürdüğünü beyan ettikleri, kolluktaki anlatımlarında ise, sanığın aracı ile geçerken önlerinde durduğunu, küfürler ederek aracından inmeye çalıştığını, korkup kaçarlarken aracı üzerlerine sürdüğünü belirttikleri, mağdurların babaları olan müştekiler ise ifadelerinde, olayı görmediklerini, çocuklarının kendilerine anlattıklarına göre, sanığın mağdurlara sopa gösterip aracı üzerlerine sürdüğünü öğrendiklerini söyledikleri görülmektedir.
Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir.
Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılarak hüküm kurulması gerekir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 289. maddesinin (g) fıkasında da hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği, B.No: 2013/3672, 30.12.2014 tarih; B.No: 2014/5909, 25.03.2015; B.No: 2014/1292, 10.06.2015 tarih; B.No: 2014/13062, 30.03.2016 tarihli kararlarında da başvurucuların Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan "gerekçeli karar" hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. İnceleme konusu somut olayda; Mahkeme gerekçesinde.mağdurların ve sanığın anlatımlarına yer vermiş ancak görgü tanığı bulunmayan olayda, savunmaya mı yoksa mağdurların iddiasına mı üstünlük tanıdığını ve hangi eylemin suç sayıldığı açıklanmamıştır.Mağdurların anlatımı esas alındığında, sanığın eyleminin silahla yaralamaya teşebbüs, savunmaya itibar edildiğinde ise eylem silahla tehdit suçunu oluşturabilecektir.
Bu itibarla, ilk istem yazısında, sanığın, mağdurlara "sizi döverim" diyerek sopayla kovalaması biçimindeki eyleminin silahla yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu belirtilmiş ise de, bu hususun mahkemenin kanıtları yeterince tartışıp eylemi ne şekilde kabul ettiğini açıklamasından sonra değerlendirilmesi olanaklıdır.Öncelikle kanıtların tartışılarak suç vasfının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, mahkemenin yetersiz gerekçeyle hüküm kurması hukuka aykırdır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1) Tehdit suçundan sanık ... hakkında, Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.06.2015 tarihli ve 2014/446 esas, 2015/520 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2) Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemleri mahallinde tamamlanmasına, 15/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.