Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/17859
Karar No: 2017/17953
Karar Tarihi: 15.06.2017

un niteliğinin değişmesi” başlıklı 226 maddesinde; - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/17859 Esas 2017/17953 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2017/17859 E.  ,  2017/17953 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle, 43/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Edirne 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/592 esas, 2014/388 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.04.2017 gün ve 25506 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
    İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre,
    1-Söz konusu mahkeme kararının gerekçe kısmında, sanığın eyleminin sair tehdit kapsamında kaldığının kabul edilmesine karşın, hüküm kısmında sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümlesi gereğince mahkûmiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmasında,
    2-Sanık hakkında basit tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun"un 106/1-2. cümlesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına rağmen sanığa ek savunma hakkı verilmeden anılan Kanun’un 106/1-1. cümlesi uygulanmak suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. maddesine aykırı davranılmasında, isabet görülmemiştir.”denilmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Edirne 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli kararı ile, 7 ay 15 gün hapis cezası verildiği, yoklukta verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması ve değişen suç vasfına yönelik ek savunma verilmeden hüküm kurulması gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
    II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    a- Gerekçeli kararda sanığın eyleminin sair tehdit kapsamında kaldığının kabul edilmesine karşı, kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında TCK"nın 106/1-1.cümlesi uyarınca hüküm kurularak çelişkiye yol açılmasına,
    b- Sanık hakkında TCK"nın 106/1-2.cümlesi uyarınca kamu davası açılmasına rağmen aynı Kanun maddesinin birinci cümlesinin ek savunma hakkı verilmeden uygulanmasına dair hukuka aykırılıklara ilişkindir.
    III-Hukuksal Değerlendirme:
    1-Gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin değerlendirilmesi;
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasa"sının 141/3. maddesinde, “ Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”
    Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddelerindeki düzenlemeler uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerektiği kuşkusuzdur.5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34/1. maddesinde, “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir."
    Aynı Kanun"un 289. maddesinin (g) fıkrasında da hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106. maddesinin 1. fıkrasında “bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.” hükmü yer almaktıdır.
    İnceleme konusu somut olayda; iddianamede, sanığın duruşmanın bitiminde müştekilere parmağını sallayarak onlara hitaben "az kaldı, göstereceğim, ben bu adaletten korkmuyorum, cezaevinden çıkacağım gösteririm” şeklinde sözler söyleyerek tehdit ettiği belirtilerek TCK"nın 106/1-2.cümlesinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı, mahkemece de eylem iddianamede açıklandığı şekilde kabul edildiği halde suçun nitelendirilmesinde hataya düşülerek sanığın TCK"nın 106/1-1. cümlesi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Oluşa uygun kabule göre, sanığın katılanlara söylediği iddia ve kabul edilen “Az kaldı, göstereceğim, ben bu adaletten korkmuyorum, cezaevinden çıkacağım gösteririm” biçimindeki sözler mağdurların hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirmeyi bildirme niteliğinde olmayıp, maddede sayılan hangi hukuksal değere yönelik olduğu açıkça belli olmadığından ikinci cümle kapsamındaki sair tehdit suçunu oluşturmaktadır.
    Bu itibarla, eylemin nitelendirilmesinde hataya düşülerek fazla ceza verilmesi hem de kabul ile uygun düşmeyecek şekilde hüküm kurularak çelişki oluşturulması hukuka aykırıdır.
    2-Ek savunma konusunun değerlendirilmesi,
    5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
    “1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
    2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
    3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
    4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
    Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
    İnceleme konusu somut olayda; iddianamede sanık hakkında TCK"nın 106/1-2.cümlesi uyarınca kamu davası açılmasına karşın, yargılama safhasında ek savunma hakkı tanınmadan TCK"nın 106/1-1.cümlesi uyarınca hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Adalet Bakanlığının isteği üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
    1- Tehdit suçundan sanık ... hakkında, Edirne 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/592 esas, 2014/388 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2- Anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 15/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi