4. Hukuk Dairesi 2018/2086 E. , 2019/6279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... ve ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/072015 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/07/016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle daha önceden belirlenen 24/12/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve davacılardan asıl ... geldi. Davalı adına gelen olmadı. Davalı vekili Avukat ..."ın mazeret dilekçesi gönderdiği görüldü. Mazeret reddedildi. Açık duruşmaya devam olundu. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar vekili, 30/12/2012 tarihinde davalının kullandığı aracın müvekkillerinin desteği ...’a çarpması neticesinde desteğin öldüğünü, ceza davasında her ne kadar davalının ölen ... ile eşdeğer oranda kusurlu olduğu yönünde hüküm kurulmuşsa da esasen davalının kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yargılamada alınan ve ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunu da irdeleyen kusura ilişkin raporda davalının birinci dercede ve % 70 oranında kusurlu ve davacıların desteğinin ise ikinci derecede ve % 30 oranında kusurlu bulunduğu, bu nedenle davacıların manevi tazminat isteme haklarının bulunduğu gerekçesiyle, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
a) Davacıların manevi tazminat miktarlarına yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi hükmüne göre, hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; olay tarihi, olayın gelişim şekli, davalının kusur durumu, desteğin davacılara yakınlığı ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarları azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
b) Davacıların faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Tazminat hukuku ilkeleri gereğince, haksız eylemden kaynaklanan zararların ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek halinde hükmedilecek tazminatlara olay gününden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Davacı dava dilekçesinde haksız eylem tarihinden itibaren faiz yürütülmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece haksız eylem tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, faize hükmedilmemiş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
c) Davacıların manevi tazminat istemi yönünden hükmedilen vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup, davada istemleri de ayrı ayrı olduğuna göre, davacılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Şu halde mahkemece, davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2-a,b,c) sayılı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davacılar yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.