
Esas No: 2019/1571
Karar No: 2019/3379
Karar Tarihi: 18.07.2019
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019/1571 Esas 2019/3379 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
K A R A R
Asıl ve birleşen davada davacı vekilince açılan itirazın iptali davası sonucunda mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, verilen kararın asıl ve birleşen davada taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bu kez Dairemiz kararına karşı davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 17.05.2010 tarihli sözleşme ile müvekkilinin ... konseri yapılması işini 140.000,00 TL + KDV bedelle üstlendiğini, etkinliğin yerine getirildiğini, müvekkilinin fatura düzenleyip ihtar keşide etmesine karşın davalının alacağı ödemediğini bu nedenle alacağın tahsili için ... 19. İcra Müdürlüğünün 2011/11435 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 17.05.2010 tarihli sözleşme ile müvekkilinin Bengü Konseri yapılması işini 105.000,00 TL + KDV bedelle üstlendiğini, etkinliğin yerine getirildiğini, müvekkilinin fatura düzenleyip ihtar keşide etmesine karşın davalının alacağı ödemediğini, bu nedenle alacağın tahsili için ... 19. İcra Müdürlüğünün 2011/11436 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, asıl ve birleşen davada davacı ile açık hesap şeklinde çalışıldığını, alacakların ödenmiş olduğunu, çalışmama kararı alınması üzerine bu yola başvurduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının edimini ifa ettiği, davalının karşı ihtarında ödeme savunmasında bulunduğu buna göre ödemeyi ispat külfetinin davalıda olduğu, davalının ödeme savunmasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, davacı ile unvan benzerliği bulunan bir başka şirkete yapmış olduğu ödemelerin davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağı, alacağın likit nitelikte görüldüğü gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.12.2018 gün, 2016/7945 Esas, 2018/5977 Karar sayılı ilamı ile davalı şirketin dava dışı ... Organizasyon Ltd. Şti"ne yaptığı ödemelerin değerlendirilmesi açısından bozulmasına sair temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu kez davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Dosyanın yeniden incelenmesine davacı ile davalı şirket arasında 2 ayrı organizasyon konusunda sözleşme yapıldığı, bu hizmetin verildiği konularında uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın ödemeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davalı şirket taraflar arasında açık hesap çalışıldığını belirtmesine rağmen iddialarının hiçbir yerinde ... Organizasyon şirketine dava konusu sözleşmelerle ilgili ödeme yaptığını iddia etmemiştir. Bilirkişi raporlarında belirlenen ... Organizasyon Ltd. Şti"ne yapılan ödemelerin ise dava konusu sözleşmelerin öncesine ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususlar nazara alındığında davalı ödemelerinin davacı şirket kayıtlarında da yer aldığı ve sonuç itibariyle davacının davalı şirketten dava konusu faturalar kadar alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin temyiz talepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz taleplerine gelince; İİK"nın 67. maddesinde azılı icra inkâr tazminatının %40 olan oranı 6352 sayılı Kanun"la %20 olarak değiştirilmiştir. Bu kanun 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten sonra yapılmış icra takipleri için uygulanır. Davacı asıl ve birleşen dosyalara konu icra takiplerinin 30.09.2011 tarihinde yapmıştır. Bu nedenle davalı aleyhine hükmedilecek icra inkâr tazminatı %40 olmalıdır.
Ayrıca asıl dava 165.200,00 TL olarak kabul edilmiş olmasına rağmen vekalet ücreti tarifeye göre hesaplanmamış eksik vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu gerekçelerle kararın bozulması gerekmekte ise de Dairemizce değişik gerekçe ile davalı yararına bozulması doğru görülmemiş, Dairemizin 20.12.2018 tarih, 2016/7945 Esas, 2018/5977 Karar sayılı ilamı kaldırılarak bu kez davacı yararına yukarıda yazılan gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.12.2018 tarih, 2016/7945 Esas, 2018/5977 Karar sayılı ilamının kaldırılarak yukarıdaki gerekçelerle davalı vekilinin tüm temyiz taleplerinin reddine, davacı vekilinin temyiz taleplerinin kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda belirtilen temyiz peşin harcının asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına, temyiz peşin harcı ile karar düzeltme harcının istek halinde asıl ve birleşen davada davacıya iadesine, 18.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.