Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17459
Karar No: 2017/3193
Karar Tarihi: 09.03.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/17459 Esas 2017/3193 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Bu mahkeme kararı bir haciz işlemiyle ilgili bir şikayet davasıdır. Borçlu belediye, kamu hizmetinde kullandığı gelirlerine haciz konulduğunu ve bu işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek, haczin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, hesaptaki paraların vergi, resim ve harçlara ilişkin olduğu gerekçesiyle borçlu belediye'nin Vakıfbank Şubesi'ndeki hesabı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verdi. Ancak alacaklı tarafından temyiz edildi.
Mahkeme kararında, Belediye Kanunu'nun 15/son maddesi gereği, belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullandığı malları ve tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirlerinin haczedilemeyeceği düzenlenmiştir. Ancak, bu kuralların dar yorumlanması gerektiği belirtilmektedir. Borçlu belediye, haczedilemezliği ispatlamalıdır. Aksi halde, şikayet reddedilecektir. Haczedilmezlik şikayetine konu edilen banka hesabı durumunda, hesaptaki paraların niteliği belirlenmelidir. Hesapta haczi kabil paraların bulunması durumunda, havuz hesabı söz konusu olacaktır. Borçlu belediyenin hesabındaki paraların haczedilmez olduğu
8. Hukuk Dairesi         2016/17459 E.  ,  2017/3193 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Şikayet

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Borçlu vekili, müvekkili Belediyenin kamu hizmetinde kullandığı vergi, resim, harç hesabına haciz konulduğunu, 5393 sayılı Kanun"un 15. maddesi uyarınca haciz işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
    Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre, hesaptaki paranın vergi, resim, harçlara ilişkin olduğu gerekçesi ile borçlu Belediye"nin Vakıfbank ... Şubesi nezdindeki hesabı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Alacaklı vekilinin sair temyiz itirazları, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yerinde değildir.
    2-5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinde; belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirlerinin haczedilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur.
    Ayrıca, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesinde; bu Kanunda, belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu düzenlenmiştir.
    İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olanın alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir.
    Ayrıca, bir üst norm olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasa"nın 90/4. maddesi ile de; usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklerin düzenlendiği milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve uyuşmazlıklarda gözetilmesi gerektiği kuralına yer verilmiştir.
    Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Nolu Protokol’ün 1. maddesinde; “…Her gerçek ve tüzel kişi, maliki olduğu şeyleri barışçıl bir biçimde kullanma hakkına sahiptir. Kamu yararı gerektirmedikçe ve Uluslararası Hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullara uyulmadıkça, bir kimse mülkiyetinden yoksun bırakılamaz…” denilmektedir. Ek protokol’ün mülkiyet hakkı ile ilgili 1. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisince onanmış ve onaylayan yasada; “…Her hakiki veya hükmi şahıs malların masuniyetine (dokunulmazlığına) riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak amme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumi prensipleri dahilinde mülkiyetinden mahrum edilebilir…” ilkelerine yer verilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 16 Ocak 2007 tarih 31277/03 sayılı, Kuzu - Türkiye Davası hakkındaki kararında davacının lehine alınan yargı kararının altı yıldır uygulanmamasını, bir diğer anlatımla ilama konu borcun borçlu belediyece ödenmemesi nedeniyle, AİHM’nin AİHS’nin 6 § 1. ve Ek 1 no’lu Protokol’ün 1. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vararak tazminata hükmetmiştir.
    Yine 17 Ocak 2006 tarih 13062/03 sayılı, Kranta - Türkiye Davası ve 18 EKİM 2005 tarih, 74405/01 sayılı Tütüncü ve Diğerleri - Türkiye Davası hakkındaki kararında da aynı sonuca varmıştır.
    Bütün bu açıklamalar ışığında, 5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir.
    Haczedilmezlik şikayetine konu edilenin banka hesabı olması durumunda ise hesaptaki paraların niteliği belirlenmelidir. Tamamının haczi kabil olmayan paralardan oluşması halinde haczinin kabil olmayacağı tartışmasızdır. Ancak hesapta haczi kabil paraların da bulunması, bir diğer ifade ile haczi mümkün olmayan paralarla haczi kabil paraların aynı hesaba yatırılarak karıştırılması durumunda, havuz hesabı söz konusu olacaktır. Hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkan yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin iddiasını ispat imkanını kendisinin kaldırdığı sonucuna varılmalıdır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır.
    Böyle bir davranış AİHM’nin AİHS’nin 6 § 1. ve Ek 1 no’lu Protokol’ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Buna göre borçlu belediyenin, hesaptaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekecektir.
    Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir.
    Yine 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı ve İBKve HGK"nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı gereğince; her dava açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanır.
    Somut olayda; 09.05.2016 tarihli bilirkişi raporu ile şikayete konu hesabın ... Belediyesi Encümen kararı ile kamuya tahsis edilmiş ve vergi, resim, harç niteliğinde pos hesabı olduğu belirtilmiştir. Ancak hesap ekstreleri incelendiğinde; 312090275 nolu iş yerinin "pos ve batchinin satış işlemleri" açıklaması dışında bir açıklama bulunmadığı ve anılan şatış işlemlerinin neye ilişkin olduğunun denetlenemediği anlaşılmaktadır. Bilirkişi aracılığı ile gerektiğinde yerinde inceleme yapılarak, hesabın vergi, resim, harç hesabı olup olmadığı açıkça ortaya konulması gerekirken, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle alacaklı vekilinin sair temyiz isteminin reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 09.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi