13. Hukuk Dairesi 2016/8831 E. , 2018/696 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, memur olduğunu, dava dışı üçüncü kişiye borçlu olmasından dolayı başlatılan icra takibi sonucu maaşının 1/4’üne haciz konulduğunu, maaşından geri kalan kısma ise davalı bankaya olan borcundan dolayı banka tarafından bloke konulduğunu ileri sürerek blokenin kaldırılması ile davalı banka tarafından yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Anayasa 141/3. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HUMK 388. (HMK 297) maddesi de bütün kararların gerekçeli olmasını öngörmüştür.
Gerekçe hükmün dayandığı hukuki esasları açıklar. Böylelikle hükmün denetlenmesi mümkün olur. Taraflar da mahkemenin gerekçesi sayesinde haklı olup olmadıklarını anlayabilir.
Yargıtay incelemesi aşamasında da kararın usul ve yasalara uygun olup olmadığı gerekçe ile denetlenebilir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 45. maddesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümlerinin ve kararların gerekçeli olmasını şart koştuğu gibi Sözleşmenin 6. maddesi de adil yargılama hakkı başlığı altında kararların gerekçeli olmasına değinmektedir.
Açıklanan bu hükümler en başta yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir ve emredici hükümlerden olup "Kamu düzeni" amacı ile vaz"edilmişlerdir.
İşte bu nedenledir ki, kararın gerekçesinde hangi maddi vakıanın hangi hukuki sebeple davacıyı haklı gösterdiğinin açıklanması halinde ancak, HMK’nun 297. maddesine uygun bir kararın varlığından söz edilebilecektir. Gerek Anayasamız, gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen ve yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerin nihai amacı da budur.
Adil yargılanma hakkının içinde barındırdığı temel haklardan olan ve dayanağını insan onuru ile eşitlik ilkesinden alan, hukuki dinlenilme hakkının üç unsuru vardır. Bunlar, tarafların yargılama konusunda bilgilenme hakkı, yargılama ile ilgili açıklama ve ispat hakkı, bu açıklamaların mahkemece dikkate alınıp değerlendirilmesi yükümlülüğüdür. Gerekçe özellikle tarafların yargılamada dikkate alındığının, açıklama ve delillerinin değerlendirildiğinin bir göstergesidir.
Kararın gerekçeli olması hukuk devletinin ve hukuki güvenlik ilkesinin de bir gereğidir. Zira mahkemenin keyfilikten uzak şekilde, hukuka ve kanuna uygun karar verip vermediği ancak gerekçeden anlaşılabilir. Bu sebepledir ki, Anayasa"da kararların gerekçeli olması özel olarak vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacı, davalı bankaya olan borcundan dolayı maaşına konulan blokenin kaldırılması ile yapılan kesintilerin iadesini istemiş olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda hangi nedenler ile bu kararın verildiğine ilişkin bir açıklama ve gerekçe bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, hükümde iade edilecek bedel de belirtilmemiştir. Bu durumda, mahkemece, hangi sebep ve gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği denetime elverişli olacak biçimde gerekçeli kararda belirtilmesi gerekirken, soyut cümleler ve yasa maddeleri gerekçe yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.