Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2991
Karar No: 2018/1228
Karar Tarihi: 13.06.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2991 Esas 2018/1228 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2991 E.  ,  2018/1228 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 13. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair 08.04.2014 gün ve 2013/516 E.-2014/322 K. sayılı kararının temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine 22. Hukuk Dairesinin 24.09.2014 gün ve 2014/15182 E.-2014/25404 K. sayılı kararı ile;
    ".... Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davalıya ait işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerinde yer alan ücret artış düzenlemelerinin davacıya geç ve eksik uygulandığını belirterek, ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, gerekli ödemelerin tam olarak yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, talepler kısmen hüküm altına alınmıştır.
    Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    Taraflar arasında, 7. dönem toplu iş sözleşmesine dayalı ikinci yıl ikinci altı aylık ücretin tespiti uyuşmazlık konusudur. 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. dönem toplu iş sözleşmesinin ücret zammını düzenleyen 40/11-c maddesinde, "Toplu iş sözleşmesinin ikinci yılında gerçekleşecek Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsünün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Eşya Fiyatları Türkiye Geneli endeks artış oranı (Aralık 1991 endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayısı) % 45’i aştığı takdirde aşan kısım 01.01.1992 tarihi itibariyle yeni dönem toplu iş sözleşmesinde dikkate alınacaktır." düzenlemesi yer almaktadır. 01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. dönem toplu iş sözleşmesinin yine ücret zammına ilişkin 40/1. maddesinde ise, toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin 31.12.1991 tarihindeki günlük ücretlerine 01.01.1992 tarihinden geçerli olmak üzere % 50 oranında zam yapıldığı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere 8. dönem toplu iş sözleşmesi ile 7. dönem toplu iş sözleşmesinin 40/11-c. maddesinde ifade edilen enflasyon farkı dikkate alınarak ücretlere zam yapılmıştır. Bu durumda 7. dönem toplu iş sözleşmesine göre ücret zammı olarak % 26,1 artış oranının uygulanması hatalı olup, davacının 31.12.1991 tarihindeki ücretine ayrıca bir endeks sayısı eklemesi yapılmaması gereklidir. Mahkemece belirtilen şekilde hesaplama yaptırılarak dava konusu alacaklar hakkında hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, Türk-İş ile Hûkümet arasında imzalanan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolleri ile getirilen zamların 01.01.2005 ve 01.01.2007 tarihlerinden itibaren uygulanması gerekirken 2005 yılı Çerçeve Protokolünün 08.08.2005, 2007 yılı Çerçeve Protokolünün 04.09.2007 tarihinden itibaren uygulandığını, ayrıca 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14"üncü dönem Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) ve 30.07.1990 tarihli Protokol ile getirilen zamların, kıdem terfi, seyyanen zam ve kıdem zammının davacıya ödenmediğini ya da eksik ödendiğini iddia ederek ücret, ilave tediye, ikramiye ve teşvik primi fark alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... ve Su İşleri Bakanlığı (Bakanlık) vekili, davacıya hak ettiği alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini, Çerçeve Anlaşma Protokolleri ile getirilen zamların geçmişe dönük uygulanmasının ise mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, bilirkişi raporundaki tespit, değerlendirme ve hesaplamalar esas alınarak davacının 31.12.2004 tarihinden önceki dönem bakımından ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarına hak kazandığı, diğer taleplerinin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı Bakanlık vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece davacı işçinin mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönem için kıdem terfi zammı uygulanarak yevmiye tespitinin hatalı olduğu, sözü edilen durumun ileriye dönük yevmiyeyi etkilediğinden zamanaşımına uğramayan dönem hesabını da ilgilendirdiği, bu nedenle ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defi kapsamında denetime elverişli rapor alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişiden ek hesap raporu alındıktan sonra önceki gerekçeye ilaveten alınan ek raporda belirtildiği üzere davacı işçinin mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönem bakımından kıdem terfi zammı uygulanarak yevmiye tespiti yapılmadığı, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı definin dikkate alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı Bakanlık vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenle bozulmuştur.
    Mahkemece, bu davaya emsal mahiyetteki Ankara 14. İş Mahkemesinin 2013/319 E. sayılı davasında mahkemece verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulu (HGK) tarafından onandığı, HGK kararı gereğince bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalarda mevsimlik işçilikte geçen dönem için kıdem terfi zammı eklenmediği, davacının kadroya geçtiği 2007 yılından itibaren uygulandığı, Ankara 14. İş Mahkemesi kararının emsal olduğu gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: somut olay bakımından fark alacak miktarlarının tespiti bakımından yapılan yevmiye tespiti sırasında 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. Dönem ve 01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. Dönem Toplu İş Sözleşmelerinin ücret zammını düzenleyen hükümleri karşısında davacı işçinin 31.12.1991 tarihindeki yevmiyesine %26,1 oranında endeks sayısı eklenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Toplu iş sözleşmesi işçi kuruluşları ile işveren kuruluşları veya işveren arasında iş (hizmet) sözleşmesine uygulanabilecek çalışma şartlarını belirleyen ya da düzenleyen sözleşmedir. Toplu iş sözleşmesi işçilerle işverenler arasındaki iş ilişkisini değil, sadece bir veya birçok işyerinde, bir işletmede ya da iş kolunda uygulanabilecek çalışma/çalıştırma şartlarını düzenlemektedir. Öte yandan toplu iş sözleşmesi onu bağıtlayanlar arasında hukuki ilişkiler doğurmaktadır (Ünal N.: İş Hukuku II Toplu İş İlişkileri,Yeni Mevzuata Göre Yazılmış 2. Baskı, s:292).
    Nitekim 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun (6356 sayılı Kanun/Kanun) 2"nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendindeki tanıma göre, toplu iş sözleşmesi; iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeyi ifade etmektedir.
    Kanunun 33"üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki hükümlerde ise 2"inci maddedeki tanıma uygun hükümlere yer verilmiş ve toplu iş sözleşmesinin; iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içereceği ayrıca tarafların karşılıklı hak ve borçları ile sözleşmenin uygulanması, denetimi ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümlere de yer verilebileceği belirtilmiştir.
    Bu durumda toplu iş sözleşmeleri tarafların hakları ve borçları yanında asıl ve ağırlıklı olarak iş sözleşmelerine uygulanacak (normatif) hükümleri içermektedir. Normatif hükümler emredici kanun hükmü gibi kapsamına aldığı iş sözleşmelerine uygulanırlar. Buradan çıkan sonuç ise, iş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı olamayacağıdır. İş sözleşmesindeki toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerin yerini toplu iş sözleşmesi hükümleri alacaktır. Toplu iş sözleşmelerine kanunen belirlenen amacı içinde kalmak ve kesin emredici nitelikteki kanun hükümlerine aykırı bulunmamak şartı ile iş sözleşmelerinin yapılmasına, türlerine, şekillerine, çalışma şartlarına ve iş sözleşmelerinin sona ermesine ilişkin hükümler konulması mümkündür.
    Toplu iş sözleşmesine taraflar hizmet (iş) sözleşmeleri için belli bir şekil şartı koyabilecekleri gibi, bazı kimselerle sözleşme yapılmamasını ya da yapılmasını, bazı kimselerin öncelikle işe alınmasını kararlaştırabilirler. Yine toplu iş sözleşmesi akdeden taraflar iş sözleşmesinin muhtevasına ilişkin olarak ücret, ücretin ekleri, fazla çalışma, dinlenme hakları özellikle tatil ve izinler ve diğer işçilik hakları konularında düzenlemeler yapabilecekleri gibi iş sözleşmesinin sona ermesi nedenleri, özellikle fesih yetkisinin sınırlanması ve feshe bağlanan kanuni sonuçlar hakkında da toplu iş sözleşmesine hüküm koyabilirler (Ünal, N.: a.g.e. s:357).
    Toplu iş sözleşmesine iş sözleşmelerine ilişkin hükümler konulması mümkün ise de, konulacak hükümlerin kanunların emredici hükümlerine aykırı olamayacağı açıktır. Ancak burada sözü edilen kanunun emredici hükümlerini mutlak emredici hükümler olarak anlamak gerekir. Örneğin toplu iş sözleşmesi ile kıdem tazminatı tavanının değiştirilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak nispi emredici hükümlerin yani işçi lehine konulan hükümlerin aksinin toplu iş sözleşmesi ile işçi lehine değiştirilmesi mümkündür. Örneğin mevsimlik işçilerin yıllık izin hakkı olmadığına dair 4857 sayılı İş Kanunu"nun 53/3"üncü maddesinin aksine bir düzenleme yapılarak mevsimlik işçilere yıllık izin hakkı tanınması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılabileceği gibi, yine 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17"nci maddesindeki ihbar sürelerinin işçi lehine arttırılması da mümkün olacaktır.
    Ayrıca belirtmek gerekir ki, aynı işyeri ya da işletmede uygulanan her toplu iş sözleşmesi öncekinden bağımsız olup, önceki sözleşmelerdeki hakların yeni sözleşme karşısında kazanılmış hak sayılması mümkün değildir ( Narmanlıoğlu, Ü.: a.g.e., s.363).
    Öte yandan bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usuli kazanılmış hak denilir.
    Örneğin mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf bakımından usul hukukuna ilişkin kazanılmış bir hak doğar.
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacı vekili Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolleri ile getirilen zamların 01.01.2005 ve 01.01.2007 tarihlerinden itibaren uygulanması gerekirken 2005 yılı Çerçeve Protokolünün 08.08.2005, 2007 yılı Çerçeve Protokolünün 04.09.2007 tarihinden itibaren uygulandığını belirterek, Çerçeve Anlaşma Protokollerinin geriye yürütülmemesinden kaynaklanan fark alacakların yanında işletmede uygulanmakta olan 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14"üncü dönem TİS"ler ve 30.07.1990 tarihli Protokol ile getirilen zamların da ödenmediğini ya da eksik ödendiğini iddia ederek, fark ücret ve buna bağlı diğer işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiş; davalı Bakanlık vekili davacıya haklarının eksiksiz ödendiğini savunmuştur.
    Mahkemece Çerçeve Anlaşma Protokollerinden kaynaklanan fark alacak isteminin reddine, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14"üncü dönem TİS"ler ve 30.07.1990 tarihli Protokol ile getirilen zamların eksik uygulanmasından kaynaklanan alacak isteminin kabulüne karar verilmiştir.
    Mahkemenin itibar ettiği bilirkişi hesap raporunda 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. Dönem TİS"in ücret zammını düzenleyen 40//II-c maddesindeki hüküm dayanak yapılarak davacı işçinin 31.12.1991 tarihindeki yevmiyesi belirlenirken %26,1 oranında enflasyon (endeks) farkı eklenerek hesaplama yapılmıştır.
    Ne var ki, 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. Dönem TİS"in 40"ıncı maddesinin "Birinci Yıl Zammı" başlıklı birinci fıkrasında işçilerin ücretlerine 01.01.1990 tarihinden geçerli olmak üzere %80 oranında ve ilaveten 334-TL; birinci yıl ikinci 6 aylık dönemde ise %40 oranında ve ilaveten 2.334-TL zam yapılacağı belirtildikten sonra "İkinci Yıl Zammı" başlıklı ikinci fıkrasının (a) bendinde ikinci yıl birinci 6 aylık zam olarak 01.01.1991 tarihinden geçerli olmak üzere 31.12.1990 tarihindeki işçi ücretlerine %25 oranında zam öngörülmüştür. İkinci yıl ikinci 6 aylık zam olarak ise (b) bendinde işçilerin, 30.06.1991 tarihindeki günlük ücretlerine 01.07.1991 tarihinden geçerli olmak üzere %20 oranında zam yapılacağı hüküm altına alınmıştır. (c) bendinde ise "Toplu İş Sözleşmesinin 2. yılında gerçekleşecek T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü"nün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli endeks artış oranı (Aralık 1991 endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayısı) %45"i aştığı takdirde aşan kısım 01.01.1992 tarihi itibariyle yeni dönem toplu iş sözleşmesinde dikkate alınacaktır." hükmü bulunmaktadır.
    Öte yandan 01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. Dönem TİS"in yine ücret zammına ilişkin 40"ıncı maddesinin "Birinci Yıl Altı Ay Zammı" başlıklı birinci fıkrasında "Bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerlerinde çalışan sendika üyesi işçilerin 31.12.1991 tarihindeki günlük ücretlerine 01.01.1992 tarihinden geçerli olmak üzere %50 oranında zam yapılmıştır." düzenlemesinin yer aldığı görülmektedir.
    Bu durumda 7. Dönem TİS"in ücret zammına ilişkin 40"ıncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen ve bu TİS"in ikinci yılında gerçekleşecek T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü"nün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli endeks artış oranı (Aralık 1991 endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayısı)"nın %45"i aşan kısmının 8. Dönem TİS"in 40"ıncı maddesinde belirlenen ücret zamlarının tespiti aşamasında dikkate alındığını kabul etmek gerekir. Kaldı ki, süresi sona eren 7. Dönem TİS"in anılan bu hükmünün 8. Dönem TİS bakımından bağlayıcı olduğu da söylenemez.
    Şu hâlde hükme esas alınan bilirkişi raporunda 7. Dönem TİS"in 40//II-c bendinde belirlenen endeks artış oranının (%26,1) 31.12.1991 tarihli yevmiyenin tespiti sırasında hesaba katılması yerinde görülmemiştir.
    Bununla birlikte Mahkemece, Ankara 14. İş Mahkemesinin 2013/319 E.-2013/635 K. sayılı davasında verilen direnme kararının HGK tarafından onanması nedeni ile bu dosyanın emsal olduğu gerekçe yapılmış ise de, emsal olduğu belirtilen HGK kararında direnme konusunun "kıdem terfi" zammına ilişkin olduğu dikkate alındığında, bu dava için emsal olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
    Ayrıca Mahkemenin verdiği ilk kararın Özel Dairece davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönem yevmiyesine kıdem terfi zammı eklenmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmasından sonra, bozmaya uyularak verilen ikinci karar bu sefer %26,1 oranında endeks sayısı eklenmemesi gerektiği belirtilerek yeniden bozulmuş ise de, Mahkemenin ilk kararını bozan Özel Dairece "sair temyiz itirazlarının reddine" karar verilmediğinden davacı lehine oluşan bir usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
    Her ne kadar Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında 7. Dönem TİS hükmünün açık olduğu, 8. Dönem TİS"in birinci yıl birinci 6 aylık zam oranı karşısında endeks sayısının 8. Dönem TİS"te dikkate alındığının kabul edilemeyeceği, bu nedenle direnme kararının doğru olduğu ve onanması gerektiği gibi, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlarının kesinleşeceği, kesinleşmiş bu kısımların lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturacağı, Mahkemenin ilk kararının Özel Dairece endeks farkına değinilmeden kıdem terfi zammı nedeni ile bozulduğu, bozmaya uyularak verilen kararın bu sefer daha önce bozma nedeni yapılmayan ve alacağın hesaplanmasına esas alınan endeks farkından bozulduğu, bu durumun usuli kazanılmış hak ilkesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
    Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    S O N U Ç: Davalı Bakanlık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.06.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.


    KARŞI OY

    Yerel Mahkeme ile Yüksek Yargıtay 22. Hukuk Dairesi arasındaki temel uyuşmazlık “fark alacak miktarlarının tespiti bakımından yapılan yevmiye tespiti sırasında 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. Dönem ve 01.01.1992 – 31.12.1992 yürürlük süreli 8. Dönem Toplu İş Sözleşmelerinin ücret zammını düzenleyen hükümleri karşısında davacı işçinin 31.12.1991 tarihindeki yevmiyesine %26,1 oranında endeks sayısı eklenmesinin mümkün olup olmadığı” noktasında toplanmaktadır.
    İlk Derece mahkemesi ilk kararının “kıdem terfi zammı nedeni ile bozulması üzerine bozmaya uymuş ve endeks oranı yönünden bozma yapılmaması nedeni ile endeks sayısı eklenmesi ile alacakları hüküm altına almış ve verilen kararın temyizi üzerine Özel Yüksek Dairece daha önce bozma konusu yapılmayan endeks sayısı eklenmesi nedeni ile bozması üzerine bu kez “emsal mahiyetteki Ankara 14. İş Mahkemesinin 2013/319 E. sayılı davasında mahkemece verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulu (HGK) tarafından onandığı, HGK kararı gereğince bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalarda mevsimlik işçilikte geçen dönem için kıdem terfi zammı eklenmediği, davacının kadroya geçtiği 2007 yılından itibaren uygulandığı, Ankara 14. İş Mahkemesi kararının emsal olduğu” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
    Kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine çoğunluk görüşü ile Özel Yüksek Dairenin “01.01.1990 – 31.12.1991 yürürlük süreli 7. Dönem TİS’in ücret zammını düzenleyen 40/II-c ve 01.01.1992 – 31.12.1992 yürürlük süreli 8. Dönem TİS’in ücret zammına ilişkin 40/I’inci maddesi hükümlerine aynen yer verildikten sonra 8. Dönem TİS ile 7. Dönem TİS’in 40/II-c maddesinde enflasyon farkı dikkate alınarak ücretlere zam yapıldığı, bu durumda 7. Dönem TİS’e göre ücret zammı olarak %26,1 artış oranının uygulanmasının hatalı, davacının 31.12.1991 tarihindeki ücretine endeks sayısı eklenmeden hesaplama yapılması gerektiği, yürürlüğü biten bir Toplu İş Sözleşmesi hükmünün yeni Toplu İş Sözleşmesi döneminde uygulanmayacağı” gerekçesi yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    1.Usul açısından;
    a) Yerel Mahkeme kararında belirtildiği gibi emsal mahiyetteki Ankara 14. İş Mahkemesinin 22.10.2013 gün ve 2013/319 E. 2013/635 K. Sayılı kararında davacının fark alacakları hesaplanırken, kıdem terfi zammı dikkate alınmamış, ancak 7. Dönem TİS hükmü nedeni ile 26,14 lük enflasyon endeks farkı uygulanmıştır. Yerel mahkemenin bu kararı Özel Yüksek Dairenin bozmasına karşı direnmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2017 gün ve 2015/22-563 E. , 2017/424 K. sayılı ilamı ile onanmıştır. Yine birçok emsal geçen kararda alacaklar hesaplanırken endeks farkı uygulanmıştır. (Dosyada 7,9 ve 22. Hukuk Dairelerinin kararları mevcuttur.) Hukuk güvenliği açısından birçok emsal karar verildiği halde bu dosyada ikinci bozmadan sonra verilmemesi isabetsiz olmuştur.
    b) Diğer taraftan vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur.
    Somut uyuşmazlıkta yerel mahkemenin ilk kararında endeks farkı uygulanarak alacak hesaplanmış, temyiz üzerine Özel Yüksek Dairece bu farka değinilmeden sadece kıdem terfi zammı uygulanması nedeni ile bozma yapılmıştır. Yerel Mahkemece bozmaya uyulmuş ve karar verilmiştir. Ne var ki Özel Yüksek Dairece daha önce bozma nedeni yapılmayan ve alacağın hesaplanmasına esas olan fark endeks bu kez bozma nedeni yapılmıştır. Bu usulü kazanılmış hak ilkesine aykırı olmuştur.
    2. Esas açısından;
    İlke olarak Yürürlüğü sona eren Toplu İş Sözleşmesi hükmünün yenisi yürürlüğe girince uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Ancak somut uyuşmazlıkta 01.01.1990 – 31.12.1991 tarihleri arasında yürürlükte olan 7. Dönem Toplu İş Sözleşmesi 01.01.1991 ve 01.06.1991 tarihinde uygulanan zam oranlarını belirledikten sonra “Toplu İş Sözleşmesinin 2. yılında gerçekleşecek T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli endeks artış oranı (Aralık 1991 endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayısı) %45’i aştığı takdirde aşan kısım 01.01.1992 tarihi itibariyle yeni dönem toplu iş sözleşmesinde dikkate alınacağını belirtmiştir. 1991 yılı endeks sayısı %71,14 gerçekleşmiştir. Endeks farkı açık olup, bu oranı aslında önceki sözleşme sonraki sözleşmeye bırakmıştır. Toplu İş Sözleşmesi düzeni içinde bu hüküm önceki TİS’in değil, yeni Toplu İş Sözleşmesinin bir hükmü olarak değerlendirilmelidir.
    Yerel Mahkeme kararının hukuk güvenliği, usulü kazanılmış hak ilkeleri uyarınca onanması gerekirken bozulmasına karar verilmesinin yerinde olmadığı düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi