4. Hukuk Dairesi 2017/2372 E. , 2019/6239 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... Başkanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 10/03/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 19/01/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davaya konu yazının amacının kamuoyu nezdinde müvekkili olan İşçi Partisi"nin saygınlığını, şeref ve haysiyetini zedelediğini, müvekkilinin kimsenin talimatı ile hareket etmediğini, ötekileştirme ve hedef gösterme amacını taşıyan dava konusu ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını belirterek müvekkilinin uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.
Davalılar; dava konusu yazı ile davacıyı ötekileştirme, onur ve saygınlığını rencide etme amacının olmadığını, yazının hukuka uygun bir eleştiri yazısı olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı gazetenin "İşçi Partisi Sol Oyları Bölüyor" başlıklı yazısının kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal edici nitelikte olduğu bu nedenle manevi tazminatın koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu yayın bir bütün halinde değerlendirildiğinde, yazının, yerel seçim arifesinde davacı partinin aday belirleme stratejisini sert bir dille yermek amacıyla yazıldığı, konunun davalı gazete tarafından eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınmasında kamu yararı bulunduğu, söylenen söz ve düşüncelerin güncel ve olguya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre dava konusu yayında kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığının kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.