(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2016/29510 E. , 2016/21373 K.
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, işyerinde 3 vardiya olarak çalışıldığını, 19/05/2015 günü resmi tatil olduğu halde çalıştırılmak süretiyle saat 07:20 sıralarında uyuduğu iddiası ile işine son verildiğini iddia ederek işe iadesini, işe başlatılmaması halinde en az 4 aylık brüt ücreti tutarında işe başlatmama tazminatı ödeneceğinin belirlenmesini, boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık brüt ücretinin ödenmesinin tespitini talep etmiştir.
Davalı, davacının vardiyada defalarca uyuduğu tespit edilerek fotoğrafının çekildiğini, davacının çalıştığı süre boyunca pek çok kez ihtar aldığını, disiplin kurulunda yaptıklarının tekrarlanması halinde iş akdinin tazminatsız olarak feshedileceğinin kendisine bildirilmesine rağmen davacının inatla iş başında uyumaya devam ettiğini, son olarak savunması alındığında da bir daha uyumayacağına garanti veremeyeceğini belirtmesi üzerine 21.05.2015 tarihinde iş akdinin iş kanunu 25/II maddesi uyarınca feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının 21/02/2015 ve 18/05/2015 tarihlerinde uyuduğunun fotoğraflar, tutanaklar, tanık beyanları ve davacının savunma yazıları ile sabit olduğu, davacının yine 14/09/2014 tarihinde mesai saatleri içerisinde büro kısmında uyuduğunun 14/09/2014 tarihli tutanak ile tespit edildiği, dosya kapsamına göre davacı hakkında tanzim edilen iş bu tutanaklarda imzaları bulunan şahıslar ile davacı arasında herhangi bir husumetin bulunduğunun iddia edilmediği gibi bu konuda herhangi bir delilin de ibraz edilmediği, dolayısıyla bu tutanaklara itibar edilmesi gerektiği, kaldı ki davacının disiplin kurulu toplantısında da " çalışırken yorulunca uyuyabiliyorum, bir daha uyumayacağıma da söz veremem " demek suretiyle uyuma konusundaki ısrarını teyit ettiği, davacının sabit olan ve davacı tarafından tekrarlanan birden fazla uyuma eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteliğinde olduğu, davacının bu şekilde davranışının iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gibi diğer çalışanlara da kötü örnek teşkil ettiği, davacının iş akdinin feshinin ölçülülük ilkesine uygun olduğu ve feshin haklı olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Somut olayda; işverence, davacının iş sözleşmesi görevli olduğu gece vardiyasında uyuduğu gerekçesi ile sona erdirilmiş olup, davacı işçinin aynı eylemi birkaç kez tekrarladığı anlaşılmaktadır. Dosyanın incelenmesinde İş Kanunu’nun 69. maddesi ile yine aynı kanunun 76. maddesine dayanan postalar halinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde çalışmalara ilişkin özel usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğe aykırı olarak işçilerin sürekli olarak gece postasında çalıştırılmaları yasaklanmasına karşın yasal düzenlemeye aykırı olarak sürekli gece vardiyasında çalıştırılan davacı işçinin kısa sürelerle uyuması sırasında yaptığı işe dair herhangi bir rizikonun varlığından da söz edilmeden doğrudan fesih yoluna gidilmesi ölçülülük ilkesine aykırı olup feshin geçersizliğine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle 4857 sayılı Kanun"un 20/3 maddesi gereğince mahkemece verilen kararın bozularak ortadan kaldırılması ve dairemizce aşağıda yazılı hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalıya ait işyerinde İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın miktarının davacının kıdemi de dikkate alınarak takdiren 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL harcın davalıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu 197,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
9-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 19.12.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.