Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5204
Karar No: 2019/2382
Karar Tarihi: 27.03.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/5204 Esas 2019/2382 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2017/5204 E.  ,  2019/2382 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/09/2016 tarih ve 2014/762 E. - 2016/843 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 12/10/2017 tarih ve 2017/452-2017/552 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkilinin sigorta aracılık hizmetleri faaliyetinde bulunduğunu ve ayrıca Güneş Sigorta A.Ş."nin yetkili acentesi olduğunu, geçmiş 14 yıl boyunca davalı şirketin sigorta işlemlerinin davacı tarafından yerine getirildiğini, 2011 tarihinde davalının işyerinde meydana gelen hasar nedeni ile ekspertiz incelemesi sonucunda 742,480 USD hasar bedeli tespit edildiğini, davalının hasar bedelini yeterli bulmaması ve 800.000 USD zarar ödenmesini talep etmesi üzerine davacının şahsi hesabından 57.526 USD"nin davalıya ödendiğini, buna karşılıkta 10.08.2011 tarihli protokol düzenlenerek rekabet şartları dahilinde 2011/2012/2013 yılları arasında davalının sigorta poliçe yenileme işlemlerinin davacı şirket ile yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşme şartlarına uyulmadığı takdirde 89.500 USD cezai şartın ödeneceğinin düzenlendiğini, 2012 dönemi poliçe yenileme zamanı geldiğinde davalının sigorta işlemlerini Marsh Brokerlik firmasına yaptırdığını, davalının protokol hükümlerine uymadığını ileri sürerek sözleşmede belirlenen 89.500 USD cezai şartın ihtarname tarihi olan 27/11/2012"den itibaren temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, bu talebi kabul olunmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalıya ödenmiş olan 57.526 USD"nin 27/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; müvekkili şirket tesislerinde meydana gelen hasar nedeni ile ekspertiz raporunda 742.480 USD olarak belirlenen zarara karşılık gerçekte 800.000 USD zararın oluştuğunu ve davacı şirketin müşteri memnuniyeti çerçevesinde aradaki farkı müvekkiline ödediğini, buna karşılık rekabet şartları dahilinde davacı ile protokol yapıldığını ancak 2012 yılı itibari ile davalı şirketin yatırımlarının tamamlanması dolayısıyla 2013 yılı için broker firması ile çalışma kararı alındığını, 5684 sayılı Kanunun 32/5. maddesi gereğince sigortacı seçme hakkının kısıtlanamayacağını, bu hususta sözleşmeye konulmuş maddelerin hükümsüz olduğunu, müvekkilinin taahhütte bulunmasının mümkün olmadığını, Marsh Brokerlik şirketinin tespit ettiği ve önerdiği şartlarda davalı şirket lehine hem fiyat hemde hizmet kapsamı olarak daha uygun şartlarda sözleşme yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; sigorta hasar tazminatlarının sigorta şirketleri tarafından ödendiği, acentaların böyle bir görevi ve yükümlülüğünün bulunmadığı, buna rağmen davacının sigorta şirketinin ödemediği bir kısım zararı davalıya ödediği ve bunun karşılığında da davalı ile protokol yapılarak üç yıllık poliçe yenileme işlemlerinin davacı ile yapılacağının kararlaştırıldığını, protokolün davacının portföy getirisi için yapıldığı ve ilk yılının taraflarca karşılıklı olarak yerine getirildiği, rekabet şartları da gözetilerek davacının getirdiği tekliflere öncelik verileceği, acentenin sigorta şirketi nam ve hesabına hareket ettiği, sigorta şirketi ile rekabet edemeyeceği, Sigortacılık Kanununun 12. maddesi gereğince teklifleri serbestçe belirlemeye sigorta şirketinin yetkili olduğu, davalı şirketin, sigorta şirketi ile davacının verdiği teklifin referans numarasının aynı olması nedeni ile teklifin geçerliliğini araştırması için sigorta şirketinin antetli kağıdına yazılmış ve ıslak imzalı teklifi istemesinin yerinde olduğu ve davacının bu teklif talebini yerine getirmediğini, davacının sigorta hukukuna ve teamüllerine uygun teklif vermemesi nedeni ile davalının dava dışı sigorta şirketi ile sözleşme yapmasının yerinde olduğu bu sebeple davacının cezai şart talep edemeyeceği, protokolün Sigortacılık Kanununun 32/5. maddesine göre geçersiz olmadığı ancak davacının bağlı olduğu sigorta şirketinden daha iyi bir teklif vermesinin de mümkün olmadığı, portföy kaygısı ile yapılan sözleşmenin başka sigorta şirketine karşı uygulanması mümkünse de davacının acenteliğini yaptığı sigorta şirketine karşı uygulanamayacağından sözleşmenin geçersiz olduğu bu sebeple yapılan ödemelerin iade edilmesi gerektiği, davalının da sözleşmenin Sigortacılık Kanununun 32/5 maddesi gereğince geçersiz olduğunu ileri sürdüğü ve bu iddiasının kendini bağladığını, sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edildiğinden sözleşme ile alınan ödemenin iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 57.526,00 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının cezai şart talebinin reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce; davacının acenteliğini yaptığı ve davalının sigorta sözleşmesini düzenlediği Güneş Sigorta A.Ş nin 29/12/2015 havale tarihli MUH-ÖS/12-201 teklif numarasının davalı şirket için Marsh Sigorta Broker A.Ş ye verildiği, üretilen teklif numaralarının tek olduğu ve aynı teklif numarasının birden fazla acente veya brokere verilmesinin mümkün olmadığı, davacı şirketin tarafların kabulündeki 10/08/2011 tarihli protokol içeriğine göre rekabet şartları dahilinde davalıya en iyi teklifi yaptığını kanıtlayamaması sebebiyle davacının cezai şart talep edemeyeği ancak protokolün taraflar yönünden geçersiz olduğu ve bu nedenle sözleşme gereği alınan ödemenin iade edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı, bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
    Somut olayda, davacı vekili taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın ödenmesini talep etmiş olup, davacı vekili terditli talepte bulunarak, cezai şart talebinin kabul edilmemesi halinde davalıya ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesini istemiştir. İlk derece mahkemesince sözleşme ilişkisinin sonraki dönemde devam ettirilmemesi nedeniyle ileri sürülen cezai şart talebinin reddine, davacının ödemiş olduğu fazladan ödenen hasar bedelinin iadesine yönelik talebin kısmen kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de sözleşme ilişkisinin devam ettirilmemesi nedeniyle ileri sürülen cezai şart talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi görüşü isabetli bulunmuş, ancak davalı tarafa fazla ödendiği ileri sürülen hasar bedeli yönünden ilk derece mahkemesi kararı isabetli bulunmamıştır. Bununla birlikte Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın, fazla ödenen hasar bedelinin iadesi talebinin niçin kabul edilmediği veya ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararının hangi nedenle isabetli olmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmemiş olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi