23. Hukuk Dairesi 2019/1116 E. , 2019/3288 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
K A R A R
Davacı vekili, borca batık durumdaki müvekkili şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı şirketin borca batık durumda olduğu, sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı gerekçesiyle, iflas erteleme talebinin reddiyle, davacı şirketin iflasına dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 28.11.2018 tarih ve 2018/1590 E., 2018/5523 K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Bu kez, Dairemiz kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve HUMK"un 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarına gelince;
Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK"nın m. 377, İİK"nın m.179 vd.). Borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut olayda, Dairemiz bozma ilamından önce alınan 09.07.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda, 31.03.2013 tarihi itibariyle, davacı şirketin rayiç değerler üzerinden -7.433.715,38 TL düzeyinde borca batık olduğu tespit edilmiştir. Kayyım raporlarında borca batıklık incelemesi kaydi değerler üzerinden yapılmış olup, mahkemece borca batıklık yönünden kaydi değerlere göre inceleme yapan kayyım raporu esas alınarak, hükmün gerekçesinde; en son kayyım raporunda şirketin 31.12.2017 tarihi itibariyle borca batıklık miktarının 118.819.163,05 TL olduğu belirtilmiştir. Aradan geçen uzunca süre dikkate alınarak, şirketin güncel durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığı kesin olarak tespit edilmeden sonuca varılması doğru olmamıştır.
Davacı şirket vekili, karar düzeltme dilekçesinde, şirketin aktifinde bulunan taşınmazların aradan geçen zamanda çok fazla değerlendiğini, böylelikle şirketin borca batıklıktan kurtulduğunu ileri sürmüş ve bu husustaki uzman mütalaası ile gayrimenkul değerleme raporlarını dosyaya sunmuştur.
Bu durumda, mahkemece, konusunda uzman yeni oluşturulacak bir bilirkişi kurulundan alınacak raporla, yukarıda açıklanan ilkeler çereçesinde davacı şirketin, son durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, borca batıklıktan çıkmış olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi borca batıklığın devam ettiğinin tespiti halinde ise; dosyada mevcut raporlar kapsamında iyileştirme projesinde yer almakla birlikte ortaklara ait gayrimenkullerin satılarak şirkete nakdi sermaye olarak konulmadığı, sermaye konulmadığı için inşaat eksikliklerinin giderilmediği, şirketin tek malvarlığı olan tesisin bu nedenle faaliyete geçirilmediği, hisse satışlarınında yapılmadığı nazara alınıp, karar tarihine kadar gerçekleşen değişikliklerde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Dairemizce, yukarıda açıklanan sebeplerle yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, davacı şirket vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile onama kararının kaldırılması ve kararın davacı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 28.11.2018 tarihli, 2018/1590 Esas, 2018/5523 Karar sayılı onama ilamı (2 numaralı bendi) kaldırılarak, yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcı ile karar düzeltme harçlarının istek halinde davacıya iadesine, 04.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.