Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/4447
Karar No: 2020/6951
Karar Tarihi: 01.12.2020

Resmi belgede sahtecilik - iftira - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/4447 Esas 2020/6951 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen kararı onadı. Ancak, iftira suçundan verilen kararın bozulmasına karar verildi. Sanığın kimlik bilgilerini başkasının adına kullanması nedeniyle iftira suçu oluşmadığı ve yalan beyanda bulunma suçu da kanıt edilemedi. Bunun yerine, sanık hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1 maddesinde düzenlenen \"kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak\" kabahatini işlediği belirtildi. Bu nedenle, sanık hakkında idari para cezasına hükmedilmedi. Kanun maddeleri: 765 sayılı TCK'nin 503/1. maddesi, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi, CMK'nin 253/1 ve 254. maddeleri, TCK'nin 58. maddesi, 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesi ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1 ve 20/2-c maddeleri.
11. Ceza Dairesi         2018/4447 E.  ,  2020/6951 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, iftira
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    A) Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talebinin incelenmesi:
    Resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin aldatma niteliği yönünden; dosya içerisinde mevcut suça konu sürücü belgesi üzerinde Heyetimizce yapılan gözlemde, belgenin taşıdığı özellikler ve kullanım şekli itibarıyla aldatma niteliğini taşıdığı ve mahkeme tarafından da gözlem yapılarak aynı sonuca varıldığı anlaşıldığından; belgenin aldatma niteliğinin bulunmadığına yönelik bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, sanık hakkında tekerrür uygulamasına esas alınan ilamın 765 sayılı TCK’nin 503/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK’nin 253/1. maddesi uyarınca, basit dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK"nin 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemi yerine getirildikten sonra, söz konusu ilam veya diğer adli sicil kayıtlarının esas alınarak TCK"nin 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı, incelenen dosyaya göre hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış; sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,
    B) İftira suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talebinin incelenmesi:
    TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
    TCK"nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
    29.01.2009 tarihli tutanak içeriğine göre, 29.01.2009 tarihinde yapılan yol kontrolünde sanığın üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ... isimli kişiye ait kimlik bilgilerini içerir sahte sürücü belgesini ibraz ettiği, sanığın durumundan kuşkulanan güvenlik güçlerinin kimliği incelediklerinde kimliğin sahte olduğunu tespit ettikleri, bunun üzerine sanığın isminin ... olduğunu beyan edip tutanağı bu isimle imzaladığı, sanığın gerçek ismi olduğunu beyan ettiği ..."ye ait bilgiler internet ortamına TC kimlik numarası ile giriş yapılarak sorgulandığında kişi kaydının bulunmadığı, bu nedenle sanığın kimlik tespitinin yapılamadığının söz konusu tutanakta belirtildiği, daha sonra parmak izi çalışması sonucu ve kardeşi ... tarafından teşhis edilmesi sonucunda sanığın açık kimliğinin tespit edildiği somut olayda; sanığın gerçek kimliği tespit edilene kadar kendisini tanıttığı ... adına herhangi bir soruşturma yürütülmediği, iftira suçunun ve TCK’nin 268. maddesindeki başkasının kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun yasal unsurları itibari ile oluşmadığı gibi, her ne kadar 29/01/2009 tarihli tutanak ... ismiyle imzalanmış ise de söz konusu tutanak içerisinde sanığın kimliğinin tespit edilmediğinin belirtildiği, bu durumda sanığın beyanının ispat edici bir güce sahip olduğundan bahsedilemeyeceğinden yalan beyanda bulunma suçundan da söz edilemeyeceği, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden iftira suçundan hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Kanun"un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Kanun"un 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 28.01.2009 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK’nin 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 01.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi