4. Hukuk Dairesi 2019/797 E. , 2019/6229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 07/11/2008 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/04/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili, duruşmasız olarak incelenmeside davacılar vekili ve davalı ... tarafından süresi içnide istenilmekle, daha önceden belirlenen 25/12/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... adına gelen olmadı. Karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Noksan ikmalinin ardından dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacılar vekili ile davalı ... vekili ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, müteveffa ..."ın davacı ...’ın oğlu diğer davacının ise kardeşi olduğunu, 05/09/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiğini, davacı ..."in başka bir trafik kazası sonucu beyninin bir kısım lobu alındığı için 25 yaşında özürlü hale geldiğini, babalarının da uzun yıllar önce vefat ettiği için maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarını abisi mütevaffanın karşıladığını, evin tek desteği olan oğlunun vefatı ile annesinin zor durumda kaldığını, davalıların kusuru ile meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararlarının davalılardan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, hiçbir uyarıcı işaret ve levha olmadan tamir için yol kenarında bekleyen kamyonete çarpmaktan kaçınamayacağının açık olduğunu, müteveffanın aracında yolcu olarak bulunduğunu, olayda kendisine atfedilebilir bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili; davalının çalışan konumunda bulunduğunu, asıl husumetin işverenine yöneltilmesi gerektiğini, ... için destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanamayacağını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... ise; olayda bir kusuru bulunmadığını, davanın sigorta şirketine ihbarı gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların maddi tazminat istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
a)Anayasa ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu yargı kararlarının gerekçelendirilmesine ilişkin genel kurallar içermektedir. Anayasa’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü amirdir. HMK’nın 27. maddesinde ise hukuki dinlenilme hakkı kapsamında, “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi” düzenlenmektedir. HMK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda gösterilmelidir”.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ... için sigorta şirketlerince yapılan ödemelerin maddi tazminat talepleri yönünden değerlendirmesinin mahkeme hâkimi tarafından re’sen yapıldığı anlaşılmakta ise de bu ödemelerin güncellemesinin yapılıp yapılmadığı yapılmışsa ne şekilde yapıldığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Sigorta şirketi tarafından verilen parayı tazminat hesabının yapıldığı günden önce alan davacılar, bu paranın tazminat hesabının yapıldığı güne kadar işleyen yasal faizi kadar kazanım sağlamış olacağından; zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin, tazminat hesabının yapıldığı güne kadar geçen süreye ilişkin yasal faizinin hesaplanması suretiyle güncelleme yapılarak hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 2011/4-824 esas ve 2012/134 karar sayılı ilamında da belirtilmiştir. Şu halde; davacılara yapılan sigorta ödemelerinin güncellemesi ile birlikte gerekli mahsup işlemleri yapılmak üzere aktüerya uzmanı bilirkişiden ayrıntılı, açık ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
b) Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayın olayın oluş şekli, tarafların kusur oranları, ekonomik ve sosyal durumları, davacıların yaşadığı mağduriyetin büyüklüğü ile yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı az olmuştur, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a,b) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, davalıların tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacılar yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalı ..."a yükletilmesine, davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.