20. Hukuk Dairesi 2019/4555 E. , 2019/7492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davalı apartman yönetimi tarafından bina içerisine ve dışarısına güvenlik kameraları takıldığını, davacının bu hususta esas itibari ile bir itirazı bulunmadığını, zira davacının da daha öncesinden binada güvenlik önlemlerinin yeterli olmamasından dolayı kendi konutu için güvenlik kamerası taktırdığını, dava konusu olan kaldırılması istenen kameraların davacının evinin giriş kapısı karşısına takılan ve yalnızca davacının konutunu, evinin balkonunu gören kamera olduğunu, güvenlik amacı ile olmayan, yalnızca davacının evinin giriş kapısını gören, davacının mahremiyetini ihlal eden işbu kameranın takılması konusunda usulüne uygun alınmış bir kat malikleri kurul kararı dahi bulunmadığını, bu kameralardan alınan görüntülerin nerede saklandığını, kim tarafından izlendiğini gibi hususların davacıda ciddi huzursuzluğa sebebiyet verdiğini, belirtilen sebeplerle davanın kabulü ile apartman yönetimi tarafından bina içerisine ve dışarısına taktırılan güvenlik kameralarından sadece davacının evinin girişi ve balkonunu gören kameraların kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Davalı-karşı davacı yönetim vekilinin cevap dilekçesinde, davacı-karşı davalının kendi insiyatifiyle, apartman yönetiminin ve kat maliklerinin tüm karşı çıkmalarına, savcılık nezdinde suç duyurusunda bulunmalarına, bu konuda haklarında cezalandırmaya gidilmesine rağmen, apartmanın içine ve dışına kamera sistemi kurdurduğunu, davacı/karşı davalının kat malikleri kurulu kararı olmadan ana gayrimenkule ilişkin kendiliğinden, 7/24 saat esasına göre gerçek zamanlı olarak evindeki televizyon ekranından herkesi izleyebildiği kamera sistemi kurdurmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bina içine kurdurulan kameranın ise duman dedektörü görünümlü gizli kamera olduğunu ve tavana monteli bu kameranın apartmana gelen misafirleri izlendiklerini anlayamayacağı şekilde dizayn edildiği için her şeyden önce kişi hak ve özgürlüklerine aykırı bir eylem teşekkül ettiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davacı/karşı davalının kurdurduğu kamera sisteminin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece 10.05.2016 gün ve 2015/1911 E. - 2016/898 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı - karşı davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.12.2018 gün ve 2017/2277 E. - 2018/7965 K. sayılı kararı ile “...Mahkemece davanın kısmen kabulü, müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirilme yönünde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya, kurulan hüküm de infaz etmeye elverişli değildir. Buna göre; mahkemece yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu içeriğinden ortak alana kamera ünitesinin yerleştirildiği anlaşılmaktadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin ikinci fıkrasına göre, kat maliklerinden biri bütün kat maliklerinin beşte dördünün rızası olmadıkça anataşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklik yaptıramaz. Kanunun bu hükmü dikkate alınarak, hem asıl davaya hem de karşı davaya konu edilen kameralara ilişkin olarak, karar defterleri de incelendikten sonra alınan kat malikleri kurulu kararlarında kat maliklerinin beşte dördünün rızasının olup olmadığı değerlendirilmeksizin, kurulan hükümde kameraların sadece yer ve açılarının değiştirilmesi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amir olup, hüküm fıkrasının tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, açık ve maddeler halinde oluşturulması gerekir. Buna göre; Asıl davaya yönelik kurulan hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde; "15/04/2016 tarihli bilirkişi raporunun 7. sayfasının alt kısmında gösterilen şekilde 3 ve 7 numaralı kameraların alınabilecekleri konuma getirilmesi suretiyle" şeklindeki genel ve soyut ifadelerle, bilirkişi raporunun eki olan "kamera açılandırmalarına ilişkin kroki" de dikkate alınmaksızın sadece bilirkişi raporuna atıf yapılması ile yetinilmesi, kaç numaralı kameranın nereyi göreceği ve açılandırılmasının nasıl olacağı somut olarak belirtilmeksizin, her bir kamera yönünden duraksamaya yol açmayacak şekilde infaza elverişli hüküm kurulmaması, yukarıda anılan 297. maddesi hükmüne aykırı olup, hüküm fıkrasının açık, şeffaf, uygulanabilir ve gerekçe ile uyumlu olma, talepleri tek tek karşılama ilkesine aykırı, infazda tereddüt yaratacak ve duraksamaya yol açacak nitelikte olması nedeniyle” bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; her iki davanın da kabulü ile ..... asıl davacı tarafından ve karşı davalı tarafından konulan kameraların dava konusu taşınmazdan kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hâkimin müdahalesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve gereği yerine getirilerek, yazılı olduğu şekilde karşı davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 16/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.