10. Hukuk Dairesi 2019/6897 E. , 2021/2624 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
...
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, 07.11.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden kazalının hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca tahsili talebidir.
II-CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca sebepsiz zenginleşme amacı taşıdığını, davacının maddi giderim taleplerinin zamanaşımına uğradığını, raporlar arasında çelişkilerin mevcut olduğunu, bu raporda da önceki raporlardaki gibi çelişkilerin giderilmediğini, bu rapor ile yeni çelişkiler yaratıldığını, müteveffanın işe başladığı tarihten itibaren sürekli aynı işi yaptığını, işyerinde işçiye gerekli iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin verildiğini, kazalının kendisine verilen görev ve talimatların dışına çıkarak gereksizyere risk aldığını, müvekkillerine atfedilen kusuru kabul etmediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"Davacının davasının KABULÜNE,
Davacının talep gibi 55.546,04 TL"nin ilk peşin sermaye onay tarihi olan 23/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine" karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
"1-Davalılar ..., ... ve ...,... Tarım Gıda Besicilik ve Seracılık San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, kazalının asli ve tam kusurlu olduğunu, raporlar arasında çelişki oluştuğunu, davalılardan ...,... yönünden gelirin yarısının esas alınması gerektiğini ve hatalı hesap raporuna göre hüküm kurulduğunu beyanla davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1) Davacı Kurum, 07.11.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle kazalının hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan kurum zararının tahsilini talep etmiş olup davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanununun 12. ve 21. maddeleridir.
5510 sayılı Kanun"un iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21"inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumu"na karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun"un 12. maddesi hükmüne göre alt işveren, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverinin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Somut olayda, iş müfettişi tarafından davalı ...Döküm A.Ş."nin işveren olarak kabul edilmesi, davacı kurum denetmen raporunda ise ... firmasının (davalı ... ve ...) işveren olarak kabul edilmesi karşısında öncelikle bu çelişkinin giderilmesi; davaya konu iş ve faaliyet kapsamında davalılar ...,... ile ...Döküm A.Ş. arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı; giderek kabule konu olduğu üzere davalı gerçek kişilerin, davalı ...Döküm şirketinin işveren vekilleri olup olmadığı araştırılıp irdelenerek işverenlik sıfatı açık ve net bir biçimde belirlenip bu çerçevede belirlenen sıfatlara göre davalıların kusur oran ve aidiyetleri ayrı ayrı belirlenmek suretiyle, ayrıca bu belirleme yapılırken ceza ve tazminat dosyası içerikleriyle varsa rücu dosyası içeriği de gözetilerek inceleme yapılmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davalıların istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.