3. Hukuk Dairesi 2020/3849 E. , 2020/5969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
(İLK DERECE SIFATIYLA)
Taraflar arasındaki tahkim kurulu kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kulüple aralarında yaptıkları 07.07.2009 başlangıç tarihli Profesyonel Futbolcu Sözleşmesi kapsamında vergisel yükümlülüklerini ihlal etmesi nedeniyle İtalyan Vergi makamlarınca 128.855,49 Euro vergi ödemekle yükümlendirildiğini, bunun davalı kulüpten tahsiline yönelik TFF Uyuşmazlık Çözüm Kuruluna (UÇK) ikame ettiği davanın kabulle sonuçlandığını, ancak itiraz üzerine TFF Tahkim Kurulunca UÇK kararı kaldırılıp alacak talebinin reddine karar verildiğini, Tahkim Kurulu kararının kabul edilemez olduğunu ileri sürerek; TFF Tahkim Kurulu"nun 11.04.2019 tarih ve 2019/109 E., 2019/149 K. sayılı kararının HMK 439. maddesi gereğince iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.
İstinaf Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; davacının davalı kulüpten olan alacağının tahsili için 27.12.2017 tarihinde Uyuşmazlık Çözüm Kuruluna (UÇK) başvurduğu, UÇK"nın 24.01.2019 tarih 2017/659 E. ve 2018/435 K. sayılı kararı ile talebin kabulü ile 128,855,49 Euro"nun davalı futbol kulübünden tahsiline karar verdiği, bu karara karşı davalı Beşiktaş Futbol Kulübünce TFF Tahkim Kuruluna itirazen müracaat edildiği, TFF Tahkim Kurulunca 11/04/2019 tarih 2018/109 E., 2019/149 K. sayılı kararı ile UÇK kararının kaldırılmasına ve davacı futbolcu ..."nin alacak talebinin reddine karar verildiği, eldeki iş bu davada ise HMK 439. maddesi uyarınca TFF Tahkim Kurulu kararının Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla incelenerek iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
İstinaf Mahkemesince "Anayasa Mahkemesinin 2017/136 Esas ve 2018/7 Karar sayılı kararı ile 5894 sayılı TFF Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasını iptal etmiştir. İptal edilen bu madde ile TFF"nin uyuşmazlıkların çözümündeki münhasır yetkisi ortadan kalkmıştır.
Ancak dava konusu UÇK kararının tarihi 24/01/2019"dur. Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen kararının yürürlük tarihi ise 02/03/2019"dur. Dolayısıyla dava konusu yapılan karar Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğünden önce verilmiş bir karar olup karar tarihi itibariyle geçerli bir karardır." gerekçesi ile HMK 439.maddedeki şartlar oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf mahkemesi kararı bu haliyle değerlendirildiğinde, karar tarihinde yürürlükte olan yasa hükmü gereğince TFF kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6/4 maddesindeki " Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz." şeklindeki düzenlemede yer alan " .... ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz" kısmı Anayasa Mahkemesi"nin 26.02.2011 tarihli 2010/61 esas 2011/7 sayılı karar ve " tahkim kurulu tarafından verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağı belirtilerek, tarafların yargı mercileri önünde dava haklarını kullanmaları engellenmektedir. Yasa koyucu, taraflara görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere tahkim kuruluna başvurma yükümlülüğü getirebilir ise de, bu kurulun kesin ve nihai kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamaması Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü alanına yapılmış açık bir müdahale niteliğinde olup, hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz" gerekçesi ile Anayasa’nın 9. ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararda ayrıca, kanun koyucunun, futbol sporu alanındaki uyuşmazlıkları çözmek üzere görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce Tahkim Kuruluna başvurma yükümlülüğü getirebileceğini ancak bu aşamadan sonra kararı benimsemeyen tarafa yargı yolunun açık tutulması gerektiğini vurgulamıştır.
Anayasa Mahkemesi"nin anılan kararından sonra Anayasa’nın 59. maddesine 6214 sayılı Kanunla üçüncü fıkra eklenerek; spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği, tahkim kurulu kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı öngörülmüştür. Anayasa’nın 59. maddesinde spor federasyonlarının yalnızca spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği ve tahkim kurulu kararlarına karşı yargı merciine başvurulamayacağı öngörülmüştür.
Anayasa’nın 59. maddesinin değişiklik teklif gerekçesine göre; Anayasada yapılan bu değişiklikle, sportif faaliyetlerin yönetilmesine ve disiplinine ilişkin ihtilafların süratle ve yargı denetimine tabi olmaksızın kesin olarak çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Bu çerçevede ilgili kurulların müsabakalarla, kulüplerle, sporcularla ve sporla ilgili diğer kişiler hakkında verdikleri müsabakadan men, küme düşürme, ligden ihraç, ihraç, seyircisiz oynama ve puan tenzili gibi kararlarına karşı süratli ve kesin bir denetim yolu öngörülmektedir. Bununla birlikte, kulüpler ile sporcu ya da teknik adamlar gibi diğer kişiler arasındaki alacak uyuşmazlıkların bu şekilde çözüme kavuşturulmasına dair bir zorunluluk bulunmamaktadır. Dolayısıyla, spor kulüpleri ile sporcu, teknik adam ve sporla ilgili diğer kişiler arasındaki alacak haklarına dair uyuşmazlıklar yetki ve göreve ilişkin genel hükümler çerçevesinde adli yargı yerlerinde görülecektir. Böylece, sporla ilgili hizmet, vekalet veya benzeri diğer sözleşmelerden kaynaklanan ifa, ifa etmeme, fesih ve tazminat gibi uyuşmazlıklar ile diğer alacak hakları, genel hükümlere tabi olacaktır.
Adalet Komisyon raporuna göre; spor federasyonlarının organ ve kurullarının, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olarak ihtar, kınama, para cezası, küme düşürme, hak mahrumiyeti, ligden ihraç, tescil iptali, üyeliğin askıya alınması ve üyelikten ihraç gibi bunun yanı sıra sporun yönetilmesine yönelik statü, talimat ve benzeri hukuki düzenlemeleri, müsabakaların icrasına, tatiline, ertelenmesine gibi verdikleri tüm kararlarına karşı sadece zorunlu tahkim yoluna gidilebileceği, zorunlu Tahkim Kurullarının kararlarının kesin olduğu, bu kararlara karşı istinaf, temyiz, karar düzeltme gibi kanun yollarına başvurulamayacağı, bu kararların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla tespit, iptal ve tazminat davası açılması mümkün olmadığı vurgulanarak yeniden yazılmıştır. Bu düzenleme karşısında kulüp, sporcu, teknik adam, sağlık personeli, menajer ve maç organizatörü gibi sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları transfer, geçici transfer, menajerlik, hizmet, vekalet ve maç organizatörlüğü gibi tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacak iddia ve talepleri ile mali haklar, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olmadığından bu kapsam dışındadır. Bu çerçevedeki uyuşmazlıklar ya yargı mercileri nezdinde dava yoluyla ya da tarafların tercihine göre, karşılıklı yazılı mutabakatları ile yargı denetimine tabi olmak üzere spor federasyonlarının kurulları önünde de çözülebilecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı, Anayasa"nın 59 maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemenin spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin olduğu ve anılan konularda çıkan uyuşmazlıklarda zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği, tahkim kurulu kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağının öngörüldüğü, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tahkim kurulunca verilen kararlara karşı ise yargı yolunun açık olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca HMK 439. maddesi kapsamında değerlendirme ve inceleme yapılarak sonucu çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 44,40 TL peşin harcın istek halinde iadesine, 21/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.