8. Hukuk Dairesi 2014/27709 E. , 2017/3124 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı Hazine vekili, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve davalı lehine 3402 sayılı Yasa"nın 14. ve 17. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı gerekçeleriyle dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazın murislerinden intikal ettiğini ve tarım arazisi olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın son 15 yıldır kullanılmayan taşlık ve bor halinde olduğu, tarımsal faaliyetin yapılmadığı, 20 yıldan fazla süredir malik sıfatıyla zilyetliğin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile aynı vasıf ve mesaha ile davacı Hazine adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yazılı yargılama usulüne (HMK. md. 118-186) tabidir. Dava dilekçesinin davalılara tebliğinden (HMK. md. 122) sonra hangi usuli işlemlerin yapılacağı 6100 sayılı HMK"nun 122 vd. maddelerinde; yargılamadaki dilekçelerin değişimi (HMK. md. 126-136), ön inceleme (HMK. md. 137-142) kesitleriyle ilgili usulü işlemlerin tamamlanması, varsa dava şartları ve ilk itirazlar hakkında bir karar verilmesi (HMK.md.138), yoksa tahkikat aşamasına (HMK. md. 143 vd.) geçilerek sonucuna göre karar verilmesi şeklinde gösterilmiştir. 6100 sayılı HMK"nda kesitli yargılama öngörülmüş olup, ön inceleme duruşması ile tahkikat aşaması kesitleri ayrı belirlenerek, ön inceleme ve tahkikat duruşmasının bir arada yapılması koşulları yine yasada gösterilmiştir.
6100 sayılı HMK"na göre, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra, ön inceleme yapılması zorunludur (m. 137/1). Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerin sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (m. 137/2). Şu halde, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verilmesi mümkün ise de, bu yönlerden yapılan inceleme tamamlandıktan sonra tahkikat için duruşma günü tebliğ edilip, taraflara bildirilmesi usulen zorunludur. Çünkü tahkikat, tarafların ön inceleme duruşmasında anlaşamadıkları hususlar esas alınarak yürütülecektir (m. 140/3).
Somut olaya gelince; Mahkemece düzenlenen tensip tutanağında ön inceleme duruşmasının 07.12.2012 tarihinde yapılmasına karar verilmiş, davalıya dava dilekçesi, tensip zaptı ve duruşma günü tebliğ edilmiş; ancak davalı taraf belirlenen ön inceleme duruşmasına gelmemiştir. Mahkemece, ön inceleme duruşması yapılmasına karar verildiği, davalının duruşmaya gelmediği ve ön inceleme duruşmasında dava usule ilişkin sebeplerle karara bağlanmayıp tahkikat aşamasına geçildiğine göre, davalının HMK"nun 147/1 maddesi gereğince tahkikat duruşmasına davet edilmesi zorunludur. Bu yasal zorunluluğun gereği yapılıp, davalının tahkikat duruşmasında bulunmasına olanak sağlanmaksızın, davanın esası hakkında hüküm kurulması, davalının hukuki dinlenilme hakkına (HMK md. 27) aykırı olmuştur.
Diğer yandan HMK’nun 280.maddesinde (HUMK’nun 282. m.) “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” denmektedir. Buradaki amaç tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleridir. Bu durumda, taraflara raporun tebliğ edilmesi ve sonrasında taraflarca rapora itiraz edilmemesi halinde rapor itiraz etmeyen bakımından kesinleşir. Artık rapora itiraz etme imkanı ortadan kalkar. Bu husus kesin sürelerle ilgili düzenlemelerin de bir sonucudur. Mahkemece, 12.04.2014 tarihli keşif sonrasında alınan bilirkişi raporları da davalı tarafa tebliğ edilmemiştir. Bilirkişi raporlarının HMK’nun 280. maddesi (HUMK"nun 282. m.) davalıya tebliğ edilmemesi de yukarıda zikredilen hukuki dinlenilme hakkının ihlali anlamındadır.
Taraflar yargılamanın her aşamasında yargılamada başarı olanaklarını zayıflatacak her türlü sunumdan bilgi edinme hakkına sahiptirler. Bu hakkın ihlali de AİHM tarafından AİHS’nin ihlali olarak kabul edilmektedir. O halde davalı tarafa, ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa"nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6., 1982 Anayasası"nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkı da gözetilerek özellikle, davalı tarafın HMK"nun 147/1 maddesi gereğince tahkikat duruşmasına davet edilmesi, HMK’nun 280.maddesi (HUMK’nun 282. mad.) gereği bilirkişi raporlarının usule uygun şekilde tebliğ edilerek itirazlarını sunması için süre ve imkan verilmesi, bu hususta gerekirse HMK’nun 145. maddesinin de göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde yargılamaya devam edilerek işin esasına ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelen temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.