Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/38121 Esas 2013/4071 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/38121
Karar No: 2013/4071
Karar Tarihi: 04.02.2013

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/38121 Esas 2013/4071 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2012/38121 E.  ,  2013/4071 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı kıdem tazminatı, tatil ücreti, fazla çalışma ve yıllık izin alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, bilirkişi ücretinin kesin süreye rağmen yatırılmaması nedeniyle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    İş yargılamasında ispat yükü talep edilen alacağın türüne göre değişkenlik gösterir. Kıdem ve ihbar tazminatı açısından ispat yükü sözleşmenin haklı feshedildiğini iddia eden işverene aittir. İşçilik alacakları ücret, fazla çalışma, genel tatil vs. alacaklarına hak kazanıldığını ispat yükü işçide, ödendiğini ispat yükü ise işveren üzerindedir.
    Görüldüğü üzere alacak hesabına yönelik bilirkişi raporu iş yargılamasında davanın ispat araçlarından değildir. Bilirkişi raporu ücretinin delil avansı olarak görülmesi halinde bedeli yatırılmadığında HMK 324 ve HMK Yönetmeliği 45.maddesi gereği o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağı belirtilse de, delil avansı dava şartı olmamakla dava bu sebeple reddedilemez.
    Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur.
    Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır.
    Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur.
    Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
    Somut olayda; mahkemece iddia ve savunma değerlendirilmeden “…davalının kendi aleyhine sonuç doğurma ihtimali bulunan bilirkişi ücretini süre verilse dahi yatırmayacağı düşünülmüş olduğundan davalı tarafa bu yolda süre verilmemiştir. Böylece davacı tarafça açılan davanın sübuta ermediği kanaatine varılarak davanın reddi yolunda aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklinde soyut bir gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
    Yukarıda açıklanan Anayasal ve yasal düzenlemeler karşısında kararın gerekçesiz oluşu bozma sebebidir.
    Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları net bir şekilde ortaya konulup, hangisinin hangi sebeple, hangi deliller nedeniyle üstün tutulduğunun karar gerekçesinde açıklanarak sonuca gidilmesi gerekirken gerekçesiz bir şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.