14. Hukuk Dairesi 2018/3741 E. , 2019/2630 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.12.2014 gününde verilen dilekçe ile kira şerhinin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, 15146 ada 2 parsel sayılı taşınmazındaki B blok 1 numaralı bağımsız bölüm ile C blok 1 numaralı bağımsız bölümleri davalı şirkete kiraya verildiğini, kira sözleşmesine istinaden 18.03.2009 tarihinde dava konusu taşınmazlara kira şerhi verdiklerini, ancak davalının taşınmazları kira sözleşmesinin bitiminden evvel boşalttığını, daha sonra dava konusu taşınmazlarda başka kiracıların da oturduğunu, davalının taşınmazları bankaya teminat vermesi gerektiğini ancak şerhlerin kaldırılmadığını, davalı şirketi tapuya davet ettiklerini, tapu sicil müdürlüğünden yetki belgesi istendiğini, davalının ticaret siciline yüklü borcu olması nedeniyle yetki belgesi çıkarılamadığını, ... Vergi Dairesinin 28.02.2010 tarihli yazısına göre davalı şirketinin iş terk ettiği ancak tasfiyenin yapılmadığı bildirildiğinden bahisle davalı lehine verilen kira şerhlerinin terkini isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, kira sözleşmesinin 18.03.2009 tarihinde 7 yıl süre ile tapuya şerh edildiği, dava tarihi itibariyle şerh süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Borçlar Kanununun 255. ve bunun paralelinde olan 277. maddesi gereğince bir taşınmaz kira sözleşmesinin tapu siciline şerh verilmesi hususunda iki taraf sözleşme yapabilir. Bu sözleşme kira sözleşmesinden bağımsız bir sözleşme olup, kira sözleşmesi içinde veya ondan ayrı olarak düzenlenebilir.
Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi düzenlemesi ile de tapu kütüğüne şerh edilebilecek kişisel haklar arasında kira sözleşmesinden kaynaklanan kiracılık hakkı da sayılmıştır.
Şerh anlaşmasını içeren bir sözleşmenin tapuya ne şekilde yazılacağı hususunda Tapu Sicil Tüzüğündeki düzenlemelere de bakılmalıdır. Tapu Sicil Tüzüğünün 55/d maddesinde de şerh için kira sözleşmesinin sunulması yeterli görülmüştür. Hemen belirtmek gerekir ki, şerh anlaşması kira sözleşmesinden ayrı düzenlenmiş ise bu sözleşmenin de ibrazı gereklidir. Tüzükte şerh için kişisel hak sahibi ya da kayıt malikinin başvurusu açısından özel bir düzenleme getirilmemiş, kiracıya yetki verilmesi koşulu da aranmamıştır. Ayrıca, Borçlar Kanununun 255 ve parelelindeki 277. maddeleri şerh için şerh anlaşmasını yeterli görmüş, ayrıca yetkilendirme koşulu öngörmemiştir.
Somut olayda; terkini istenen kira sözleşmesi şerhi 18.03.2009 başlangıç tarihli ve 7 yıllıktır. 7 yıllık şerh süresinin hükmün verilmesi, kararın temyiz edilmesinden sonra 18.03.2016 tarihi itibariyle dolmuş olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan bu saptamaya göre hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.