20. Hukuk Dairesi 2017/6750 E. , 2019/7469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli .... köyünde bulunan;
110 ada 22 parsel sayılı 10.500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
110 ada 23 parsel sayılı 4.300 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ¼"er hisse ile davalılar ..., ..., ... ve ... adlarına,
110 ada 27 parsel sayılı 9.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
110 ada 33 parsel sayılı 16.500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
110 ada 49 parsel sayılı 2.946.400 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına,
110 ada 51 parsel sayılı 45.200 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına,
111 ada 10 parsel sayılı 23.200 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak niteliğinde Hazine adına,
111 ada 11 parsel sayılı 761.100 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına,
109 ada 23 parsel sayılı 3.200 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
109 ada 64 parsel sayılı 27.400 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
109 ada 65 parsel sayılı 12.800 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
109 ada 69 parsel sayılı 3.200 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ...adına,
109 ada 86 parsel sayılı 3.500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ... adına,
109 ada 87 parsel sayılı 25.500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kargir 3 katlı ev ve tarla niteliğinde davalı ... adına,
109 ada 88 parsel sayılı 6.200 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde davalı ....adına,
109 ada 108 parsel sayılı 131.296,17 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına,
109 ada 109 parsel sayılı 161.700 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına,
128 ada 6 parsel sayılı 6.711,20 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak niteliğinde davalı Hazine adına,
128 ada 7 parsel sayılı 13.600 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı Hazine dava dilekçesi ile birlikte ....köyünde yapılan arazi kadastrosu esnasında köy sakinlerine ait hayvanların otlatıldığı ve köyün orta malı olan yerlerin hatalı olarak davalılar adına tespit ve tescil edildiğini,....parseller, 110 ada 22, 23, 27, 33, 49 ve 51 numaralı parseller, 111 ada 10 ve 11 parsel numaralı taşımazlar ile 128 ada 6 ve 7 parsel numaralı taşınmazların tapularının iptaliyle mera vasfıyla sınırlandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; orman mühendisi bilirkişi raporuna göre dava konusu yerlerin 6831 sayılı Kanun gereğince yeşil alan sayılan orman niteliğinde olduğu, HMK usul kuralları gereğince mahkemenin taleple bağlı olacağı, davacının talebinin dışında başka bir şeye hükmedemeyeceği, davacı tarafın kendisine süre verilmesine rağmen davada ıslah hakkını kullanmadığı, davayı Orman İdaresine ihbar etmediği ve mevcut haliyle bitirilmesini talep ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı Hazine ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve mera olarak tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazların orman niteliğinde olduğu, HMK usul kuralları gereğince mahkemenin taleple bağlı olacağı, davacının talebinin dışında başka bir şeye hükmedemeyeceği, davacı tarafın kendisine süre verilmesine rağmen davada ıslah hakkını kullanmadığı, davayı Orman Yönetimine ihbar etmediği ve mevcut haliyle bitirilmesini talep ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden getirtilerek dava konusu taşınmaz üzerinde uygulanmadığından yapılan orman araştırması yeterli olmadığı gibi, dayanak vergi kayıtları getirtilerek keşifte uygulanmamış, usulüne uygun mera araştırması yapılmamıştır.
Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede tespit tarihinden önce yapılan orman kadastrosu bulunup bulunmadığı araştırılarak; yapılmış ise buna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği, çekişmeli taşınmazların tümünü ve yakın çevresinde bulunan taşınmazlarla birlikte geniş çevresini bir arada gösterir şekilde orijinal kadastro paftasının bir sureti ile en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl öncesine (1985 – 1990) ait hava fotoğrafları ile memleket haritaları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu ile irtibatlı kroki düzenlettirilip taşınmazın tahditteki konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı ..., 4342 sayılı Kanun uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve işlemler kesinleşmiş ise mera tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, yöreyi iyi bilen yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ile fen memuru ve ziraat bilirkişiler, tesbit bilirkişileri hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte, mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı ve fen memuru yardımıyla her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesi bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli, dayanak 1937 tarih 325, 351, 353, 364, 456, 469, 472, 511 ve 551 tahrir sayılı özel idare arazi kayıtları yerel bilirkişi beyanı ve fen bilirkişi aracılığıyla uygulanmalı, meraların 3402 sayılı Kanunun 18/2. maddesi gereğince zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı, aynı Kanunun 16/B maddesi gereğince özel siciline yazılması gerektiği düşünülmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin baskın olduğu ve zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı yönünden uzman ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp açıklattırılmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği hususu gerek mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla gerekse hava ve uydu fotoğraflarıyla tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/12/2019 günü oy birliği ile karar verildi.