22. Hukuk Dairesi 2013/3665 E. , 2014/2158 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2012
NUMARASI : 2007/743-2012/894
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının iş sözleşemsinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, aidat, vergi iadesinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davacının istifa ederek işten ayrıldığını kıdem ve ihbar tazminatını hak kazanmadığını, diğer isteklerinin de ödendiğini ileri sürerek davanın redine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece aidat ve vergi iadesi istekleri ödendiğinden karar verilmesine yer olmadığına, kıdem ve ihbar tazminatlarının ise bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre kısmen kabulüne karar verilmiştir
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Taraflar arasındaki iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği uyuşmazlık konusudur.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı hak sahibine karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır.
İşçinin haklı sebeple derhal fesih hakkı 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı Kanun"un 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında 4857 sayılı Kanun"da işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
Dosya içeriğinden davacının 1996 yılındna beri davalı banka şubesinde çalıştığı ve son dönemlerde servis yöneticiliği görevini yaptığı ve davacının çalışmakta olduğu bankadan 20.11.2006 tarihi itibariyle istifa ettiğini bildirerek işten ayrıldığı anlaşılmaktadır. Davacı istifa dilekçesinin müfettişlerce bir kısım belgelerle birlikte zorla imzalattırıldığını ileri sürmüş ise de bu konuda şahit olarak annesi ve komşusunun beyanlarının konuyu aydınlatıcı nitelikte olmadığından iradesinin fesada uğradığını ispat edememiştir. İşyerinde davacı hakkındaki ihbar üzerinde yapılan müfettiş incelemesinde, davacının kendi tanıdık ve akraba çevresinde kullandırılan küçük işletme kredilerinden toplam 425,00 TL"nin hesabına aktardığını önce kabul etmediği somut olarak önüne konulduğunda kredi alan kişilerin kendisine borcu olduğunu ileri sürdüğü, davacının bu kişilere paravan kredi kullandırdığı, aralarındaki para trafiğinde bir borç ilişkisine rastlanmadığı, bu kredilerin başka firmaları finanse etme veya başka kredileri kapatma ve dolayısı ile firma hakkında kanuni takibe geçilmesinin önlenmesi amacına yaradığı, krediyi kullananların beyanlarının inandırıcı olmadığı tespit edildiği ve inceleme devam ederken davacının istifa dilekeçsi vererek işyerinden kendi isteği ile ayrıldığı sebeple işverence fesih işlemi yapılmadığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Davacı hakkında yapılan soruşturma devam ederken kendi isteği ile verdiği istifa dilekçesi ile işten ayrıldığı anlaşıldığından istifaya geçerlilik verilerek kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile aksi yönde karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.02.22014 gününde oybirliğiyle karar verildi.