1. Hukuk Dairesi 2017/3998 E. , 2020/3282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın önşart yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, aralarındaki ilişki nedeniyle dava dışı ...’e verdiği teminat senedine dayanılarak davalı ... tarafından ... İcra Müdürlüğünün 1999/848 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi sonucunda yapılan ihale ile, adına kayıtlı ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 1/6 payının davalı ...’e satıldığını, icra takibinin ve dayanak senedin iptali istemiyle açtığı davada, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/354 Esas, 2008/14 Karar sayılı kararı ile takip dosyasının iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davalıların birlikte hareket ettiklerini, iyi niyetli olmadıklarını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa taşınmaz payının dava tarihi itibariyle değeri olmak üzere şimdilik 50.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir. Yargılama sırasında davalı ... aleyhine açılan dava tefrik edilip eldeki esası almıştır.
Mahkemece, kesin süreye rağmen davalının adresinin bildirilmediği veya herhangi bir beyanda bulunulmadığı gerekçesiyle davanın ön şart yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında ""Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini"" içermesi gerektiği belirtilmiştir. Aynı Yasanın 298/2. maddesinde ise ""Gerekçeli karar, tefhim olunan hüküm sonucuna aykırı olamaz."" düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme ile, duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçe arasında farklılık yaratılamayacağı kuralı kabul edilmiştir.
Bilindiği üzere, mahkeme kararları gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup, gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmı birbirine uymuyorsa bu çelişki yaratır. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler.
Somut olayda, mahkemece, "bu davalı aleyhine açılan davanın HMK"nın 119/2-son cümle maddesi uyarınca ön şart yokluğundan açılmamış sayılmasına karar verilmiş;" şeklinde gerekçe yazıldığı halde, hüküm kısmında “...1.Davanın ÖN ŞART YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda kararın anılan yasal düzenlemeler ve hükümlere uygun olduğu söylenemez. Bir başka ifade ile gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, 10.04.1992 günlü ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Kabule göre de, HMK"nin 119/1-b maddesi gereğince davacıya davalının adresini bildirme yükümlülüğü getirilmiş, aynı maddenin 2. fıkrası gereğince ise bu yükümlülüğün verilen 1 haftalık kesin süre içinde yerine getirilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacının dava dilekçesinde davalının adresini ".... Mah., ... Cad., No:..., .../..." olarak bildirdiği anlaşılmaktadır.
Çeşitli sebeplerle davalının adresinin doğru olmayabileceği, doğru olsa dahi tebligat imkansızlığı hallerinin oluşabileceği bir gerçektir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davalının mernis adresinin tespiti ile bu adrese tebligat yapılmak suretiyle işin esasına girilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.