9. Hukuk Dairesi 2011/10762 E. , 2013/15249 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti ile ikramiye alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.05.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı gazeteci, 212 Sayılı Yasa ile tadil edilen 5953 Sayılı Basın İş Yasası kapsamında ve 1986 yılından 17/12/2007 tarihine kadar davalı şirketin bünyesinde yer alan Zaman Gazetesinde yazar olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, mesleki kıdeminin 20 yılı aştığını, son aylık net ücretinin 6.300,00 TL olduğunu belirterek kıdem, ihbar, izin ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının iş sözleşmesinin, davacının asli edimini yerine getirmemesi ve gazetenin itibarını zedeleyici hareketleri sebebiyle haklı nedenle feshedildiğini, davacının davalı şirkete ait Zaman Gazetesinde çalışmaya başladığını, davacının 17/10/2007 tarihinden başlamak üzere zaman gazetesindeki köşesi için haftalık olarak belirlenen sayıda yazı göndermediğini, bu hususun gazetenin yorum sayfası editörlüğü tarafından şirkete bildirildiğini, bunun üzerine davalı şirket tarafından davacıya yazılarını göndermesi için sözlü olarak uyarıda bulunduğunu, ancak dikkate alınmaması üzerine ... 33.Noterliğinden 16/11/2007 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, davacının 22/11/2007 tarihli cevabi ihtarnamesinde yazı göndermemesine gerekçe olarak Ekim 2007"den beri beş yazısının yerlerinin değiştirilerek farklı sütunlarda yayınlandığını ileri sürdüğünü, bu gerekçesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, nitekim taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin 4.maddesinde yazıların ne şekilde yayınlanacağının ve hatta yayınlanıp yayınlanmayacağının takdirinin işverene bırakıldığını, oysa ki davacının yazılarının tamamının yayınlandığını, davacının cevabi ihtarnamesinde 17/10/2007 tarihinden itibaren yazı göndermediğini açıkça kabul ettiğini, davacının bu hareketi ile davalı şirketi okurlarına karşı zor durumda bıraktığını, yine yapılan yazılı ihtara rağmen davacının köşe yazısı göndermemeye devam etmesi ve gazetecinin köşesinin yerinin değiştirilmesinin kendisine uygulanan bir sansür olduğunu belirterek okurlarla yazışmalar yaptığının tespit edildiğini, bunun üzerine davacının asli edimini yerine getirmemesinin yanı sıra gazetenin şöhretine yönelik ağır ve haksız ithamlarda bulunduğu kanaatiyle 13/12/2007 tarihli ihtarname ile davacının iş akdine haklı nedenle son verildiğini, davacıya şirketin kar elde ettiği yıllarda ikramiye alacakları ve primlerinin eksiksiz olarak ödendiğini kaldı ki kabul anlamına gelmemekle birlikte ikramiye taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını ya da karşılığının ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, davacının davalı işverenliğe ait ... Gazetesinde yazar olarak çalıştığı, davalı işverenlik tarafından davacının yazılarının yayınlandığı köşesinin değiştirildiği, yazılarına sansür uygulandığı, davacının da işverenliğin bu uygulamasına tepkisini belirtmek amacıyla yazı göndermediği, bunun üzerine işverenin davacıya gönderdiği ihtarname ile davacının yazılarını göndermemesi nedeni ile iş akdinin feshedildiğinin bildirildiği, gazetenin itibar ve şöhretini ihlal edecek ağırlıkta bir eylem ve hareketinin bulunmadığı gerekçesiyle işveren feshi kaksız olarak değerlendirilmiş ve ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağı ve ikramiye alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasındaki tartışma, işverence yazıların yerinin değiştirilmesine bağlı olarak yeni yazı göndermeyen davacının iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece verilen kararın gerekçesinde davacının yazılarına sansür uygulandığı açıklanmış ise de dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde davacının yazılarına sansür uygulandığı ileri sürülmediği gibi davacı tanığının da bu yönde bir anlatımı bulunmamaktadır. Davacı gazetecinin yazılarına sansür uygulandığı yönündeki gerekçe dosya içeriğiyle uyumlu değildir.
Davacı gazetecinin yazılarının gazetede yayınlandığı yerin işverence değiştirildiği ve davacının da bunun üzerine 17/10/2007 tarihinden itibaren yazı göndermediği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu konu ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde de açıklanmıştır.
Davalı işveren iki ay süreyle davacının ücretini ödemeye devam etmiş, 16/11/2007 tarihli ihtarname ile davacıyı yazılarını göndermesi yönünde uyarmış ancak davacı gazeteci yine iş görme edimini yerine getirmemiştir.
Davalı işveren 17/12/2007 tarihinde iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini bildirmiştir. Fesih yazısında 17/10/2007 tarihinden itibaren köşe yazılarını göndermeme gerekçesinin yasal olmadığı, iş sözleşmesi hükümlerine göre yazıların gazetede yayınlanacağı yeri belirleme konusunda yetkinin işverende olduğu açıklanmış ve feshin, Basın İş Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, Disiplin Yönetmeliği ile iş sözleşmesi hükümlerine göre yapıldığı bildirilmiştir.
Davacının yazar olarak çalışmalarıyla ilgili olarak taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 4. maddesinde, işçinin işveren yayın politikasına uyması gerektiği belirtilmiş ve yazıların mahiyetini tayin etme ve yayınlama yetkisinin işverene ait olduğu açıklanmıştır. Davacının yazılarına bir sınırlama getirilmemiş, yazılar başka bir bölümde yayınlanmaya başlamıştır. Konu işverenin yönetim hakkıyla ilgili olup, işveren davranışının hukuka aykırı bir nedene dayandığı da yöntemince kanıtlanabilmiş değildir. Davacı tanığı, yazının yerinin değiştirilmesinin gazeteciye kendisiyle çalışılmak istenmediğine dair mesaj mahiyetinde olduğu yönünde kişisel görüşünü açıklamıştır.
Davacı gazeteci ...’da ikamet etmektedir. Köşe yazarı olmakla, günlük yazılarını yayınlanmak üzere işverene iletme şeklinde iş görme edimini yerine getirmektedir. Davacının yazılarının gazete içinde farklı bir bölümde yayınlanmaya başlanması, işçiye tabi olduğu 5953 sayılı Yasa kapsamında bir hak bahşetmez. Bu durumda davacı gazetecin yazı göndermeme şeklinde uygulama ile iş görme edimini durdurmasının yasal ve haklı bir yönü bulunmamaktadır.
Davacının iş görme edimini yerine getirmemesi, fesih öncesinde çeşitli haber portallarında haber konusu olmuştur. Davacı gazetecinin köşe yazılarının gazetede yer almaması ile ilgili haberlerde, son dönemdeki köşe yazılarının içeriği sebebiyle davacının yazılarının işverence yayınlanmadığı yönünde çeşitli yorumlar yapılmıştır. Davalı işveren fesihten sonra 24/12/2007 tarihinde bir yazı yayınlayarak konuyla ilgili gelen çok sayıda mail yazısına bir açıklama getirdiğini bildirmiştir.
5953 sayılı Yasanın 11/3. maddesinde, “Vazifesinin ifasiyle ilgili hususlarda gazetecinin bilerek veya ağır bir ihmali neticesi olarak mevkutenin itibar veya şöhretine halel verecek fiil ve harekette bulunması hali işverene ihbar mühletini beklemeden iş akdini derhal feshetmek hakkını veren ağır sebeplerden sayılır” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
İlgili hükme göre gazetecinin bilerek ve isteyerek görevini ihmal etmesi ve bu durumun gazetenin itibar ve şöhretine halel getirmesi işveren açısından haklı fesih nedenidir.
Somut olayda davacı gazetecinin yasal bir hakka dayanmaksızın uyarıya rağmen yazılarını göndermeyerek iş görme edimini yerine getirmemesi ve bu nedenle konuyla ilgili sosyal medyada çok sayıda olumlu-olumsuz haber yapılması, davalı gazeteye mailler gönderilmesi suretiyle gazetenin itibarına zarar verdiği anlaşılmaktadır.
Davalı işverence davacı gazetecinin iş sözleşmesinin feshi 5953 sayılı Yasa’nın 11/3. maddesi kapsamında değerlendirilmeli ve haklı nedene dayanan fesih karşısında davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığı kabul edilmelidir.
Diğer taraftan genel hükümlere göre ücreti ödenmeyen işçinin iş sözleşmesini her zaman haklı olarak feshedebileceği kabul edilmektedir. Aynı şekilde fesih tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu’nun 344. maddesinde, “Muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerek iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnü niyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder” şeklinde kurala yer verilmiş olmakla işçinin en esaslı borcu olan iş görme ediminin yerine getirilmemesi işveren açısından “muhik sebep” olarak değerlendirilmelidir.
Gerçekten bir iş ilişkisinde işçi için en önemli hak ücret, en temel borç da iş görme edimidir. Gazetecinin ödenmeyen ücreti için haklı fesih hakkının varlığı kabul edilmiş olmakla(Yargıtay 9. HD., 24.06.2008 gün, 2008/17396 E., 2008/17526 K.), yasal bir hakka dayanmaksızın iş görme edimini yerine getirmeyen gazeteci yönünden de işverenin haklı fesih imkanının olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda davacının iş sözleşmesinin işverence feshi haklı bir nedene dayandığından davacının ihbar ve kıdem tazminatlarının reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 990.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.