Esas No: 2021/1975
Karar No: 2021/8424
Karar Tarihi: 16.06.2021
Danıştay 6. Daire 2021/1975 Esas 2021/8424 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/1975
Karar No : 2021/8424
TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
II- MÜDAHİLLER (DAVACI YANINDA)
1- … Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
2- …
…
24- …
VEKİLLERİ : Av. …
25- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri (…)
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … Mühendislik Proje ve Madencilik
Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Bursa İli, Yenişehir İlçesi, … Mahallesi, … paftada gerçekleştirilmesi planlanan "Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme (Flotasyon) Tesisi ve Atık Barajı Projesi" ile ilgili olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen … tarihli, … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; ÇED raporu içeriğinde yer alan tüm veri, bilgi, tespit ve değerlendirmelerin bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, ÇED raporuna yönelik hazırlanan bilirkişi raporunda tespit edilen hususlardan su kaynaklarına etki, depremsellik, flora üzerinde etki, tarım arazileri ve hayvancılık üzerinde etki ve atık yönetimine ilişkin değerlendirmelerin ÇED raporunu kusurlandırıcı nitelikte bulunmadığı ve hükme esas alınamayacağı, ÇED raporu kapsamında yapılan çalışmaların ve projenin olumsuz çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için öngörülen önlemlerin yeterli olduğu, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek III kısmında sayılan çevresel etki değerlendirmesi genel formatının ihtiva etmesi gereken parametrelere uygun şekilde ÇED raporunda yeterince irdeleme yapıldığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davacı tarafından; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği belirtildikten sonra bizzat Mahkemece belirlenen bilirkişilerden oluşan heyetin hazırladığı rapora itibar edilmemesinin çelişkili olduğu; öte yandan, bilirkişi raporunda tespitler çürütülürken, davacı tarafın iddialarına itibar edilmeyip, sadece müdahil firmanın beyanlarının dikkate alındığı; bilirkişi raporunda, proje alanında koruma altında bulunan hayvan ve bitki türlerinin, ayrıca alana 3 km mesafe içinde zeytinliklerin bulunduğunun belirtildiği, proje alanının tarım arazilerine sadece 300 metre mesafede olup, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'nin depolama tesislerinin yer seçimine ilişkin 24. maddesinde belirtilen mesafe koşullarını da sağlamadığı, çevresel etki değerlendirmesi sürecinin, halkın katılımı vb. hususlarda mevzuatta öngörülen usullere uygun olarak yürütülmediği, dava konusu işlemin usul ve yasaya aykırı olarak tesis edildiği ileri sürülmektedir.
2- Davacı yanında müdahiller tarafından, Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği belirtildikten sonra bizzat Mahkemece belirlenen bilirkişilerden oluşan heyetin hazırladığı rapora itibar edilmemesinin çelişkili olduğu; öte yandan, bilirkişi raporunda tespitler çürütülürken, davacı tarafın iddialarına itibar edilmeyip, sadece müdahil firmanın beyanlarının dikkate alındığı; teknik ve özel bilgiyi gerektiren bir konuda uzman bilirkişilerden ek rapor alınmamasının gerekçeli karar hakkının ihlali niteliğinde olduğu, bilirkişi raporunda, proje alanında koruma altında bulunan hayvan ve bitki türlerinin, ayrıca alana 3 km mesafe içinde zeytinliklerin bulunduğunun belirtildiği, proje alanının en yakın konuta 250 metre, en yakın mahalleye 550 metre uzaklıkta olup, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'nin depolama tesislerinin yer seçimine ilişkin 24. maddesinde belirtilen mesafe koşullarını da sağlamadığı, çevresel etki değerlendirmesi sürecinin, halkın katılımı vb.. hususlarda mevzuatta öngörülen usullere uygun olarak yürütülmediği, dava konusu işlemin usul ve yasaya aykırı olarak tesis edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : 1- Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin ususl ve yasaya uygun olarak tesis edildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalı idare yanında müdahil tarafından, dava konusu işleme dayanak ÇED Raporunun, mevzuatta belirtilen usule uygun olarak hazırlanıp, gerekli bütün inceleme ve değerlendirmelerin söz konusu rapor kapsamında yapıldığı; dava konusu işlemin, usul ve yasaya uygun olarak tesis edildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17/2. maddesi uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek ve dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Üye …'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olayın yeterince açıklığa kavuşturulmadığı kanaatine varıldığından, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Bursa İli, Yenişehir İlçesi, … Mahallesi, … paftada gerçekleştirilmesi planlanan "Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme (Flotasyon) Tesisi ve Atık Barajı Projesi" ile ilgili olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, … tarihli, … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinde; ''Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.'' hükmü yer almaktadır.
Katı Atıkların Kontrolu Yönetmeliği'nin işlem tarihinde yürürlükte olan "Katı Atık Depo Tesislerinin Yer Seçimi" başlıklı 24. maddesinde; Evsel ve evsel nitelikli endüstriyel katı atıkları ve arıtma çamurlarını düzenli olarak depolamak amacıyla inşa edilen depo tesisleri, Bakanlık veya ilgili belediyeler tarafından içme suyu temin edilen ve edilecek olan yüzeysel su kaynaklarının korunması ile ilgili olarak çıkarılan yönetmeliklerde, çöp dökülmeyeceği ve depolanmayacağı belirtilen koruma alanlarında kurulamayacağı, depo tesislerinin, en yakın yerleşim bölgesine uzaklığı 1000 metreden az olan yerlerde inşa edilemeyeceği, ancak, depo tesislerinin çevresinde tepe, yığın ve ağaçlandırma gibi engeller varsa mahalli çevre kurullarının karar ve gerektiğinde Bakanlığın uygun görüşü ile, bu mesafeden daha az olan yerlerde de ilgili belediye ve mahallin en büyük mülki amirliğince depo kurulmasına müsaade edilebileceği, taşkın riskinin yüksek olduğu yerlerde, heyelan, çığ ve erozyon bölgelerinde, içme, sulama ve kullanma suyu temin edilen yeraltı suları koruma bölgelerine katı atık depo tesislerinin yapılmasına müsaade edilemeyeceği, bu alanlar işletmeye açıldıktan sonra iskana açılmayacak şekilde planlanacağı ve etraflarına bina yapılmasına müsaade edilemeyeceği kurala bağlanmış, 25. maddesinde; depo tesislerinin taşıması gereken özellikler belirtilmiş, 3. fıkrasında; planlanan depo tesisinin bir çit ile çevrileceği kurala bağlanmış, 26. maddesinde; depo tabanının teşkili ve sızıntı suyunun toplanmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, 29. maddesinde; depo tesisinde toz, koku, kağıt ve gürültü gibi çevreyi olumsuz yönde etkileyecek tesirlere karşı ve haşere ile sinek üremesini önleyecek tedbirlerin alınacağı kurala bağlanmış, 46. maddesinde ise; bu Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında Kanunun 15 ve 16 ncı maddelerinde belirtilen merciler tarafından gerekli işlemlerin yapılacağı ve 26 ncı maddedeki yaptırımların uygulanacağı, Kanunun 24 üncü maddesindeki merciler tarafından 20, 21 ve 23 üncü maddelerinde belirtilen idari nitelikteki cezaların verileceği hüküm altına alınmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Kanun'un 266. maddesinde, Mahkemenin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca; zeytinlik alanlarda yürütülecek faaliyetlere ilişkin olarak öncelikle dikkate alınması gereken özel düzenlemenin 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri olduğu; anılan Kanunun 20. maddesinin, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemeyi amaçladığı ve Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı karşısında da, artık kamu yararı kararı alınarak dahi kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesislerin zeytinlik sahalara 3 kilometre mesafe içerisinde yapılmasının mümkün olmadığı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; Mahkemece, orman mühendisliği, maden mühendisliği, ziraat mühendisliği, çevre mühendisliği, kimya mühendisliği, arkeoloji ve jeoloji mühendisliği alanlarında uzman kişilerden oluşturulan bilirkişi heyeti ile 29/06/2020 tarihinde, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda, "Dava konusu projenin gerçekleştirileceği alanda ve 3 km mesafe içerisinde zeytinlik bulunup bulunmadığı:Yapılan incelemelerde tapu kayıtlarında dava konusu projenin gerçekleştirileceği alanda ve 3 km mesafe içerisinde zeytinlik olmadığı, tapu kaydında olmamakla birlikte 3 km mesafe içinde tarla vasıflı kısmi zeytinliklerin var olduğunun tespit edildiği, bu zeytinliklerin topografık olarak tepenin maden sahası tarafına değil de İznik Gölü tarafına bakan kısımlarında olduğu," şeklinde tespitte bulunulduğu, ancak Mahkeme kararında, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri göz önünde bulundurularak, söz konusu tespite ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış olup, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın verilen Mahkeme kararında, bu yönüyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan; bilirkişi raporunun diğer bölümlerinde özetle; - Projenin doğal yaşam habitatları, ormanlık alan, çevredeki tarım alanları, hayvancılık ve arıcılık faaliyetleri üzerindeki etkileri yönünden: Proje alanının 1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı onama sınırları dışında kalmakta olup 1/100.000 ölçekli 2020 Yılı Bursa İl Çevre Düzeni Planı kapsamında bir kısmı "Diğer Tarım alanlarında" bir kısmı da "Orman Alanlarda" kalmakta olduğu, projeyi kapsayan toplam 23,65 ha ÇED Alanı içerisinde orman ve şahıs arazilerinin mevcut olduğu, ÇED alanının 17,4 ha'lık kısmı orman, 6,25 ha'lık kısmının şahıs arazisi olduğu, ÇED raporunda, ÇED işlemlerinin tamamlanması akabinde 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu gereğince projenin uygulanacağı alanda bulunan şahıs arazileri (6,25 ha'lık) için alan dışına çıkartma izinlerinin alınacağı, izinler alınmadan faaliyete başlanmayacağı ifadelerinin yer aldığı, bu bilgiler ışığında yapılan incelemeler sonucunda, maden sahası (ÇED alanı) içinde ve çevresinde tarım arazilerinin mevcut olduğu, ÇED alanının 4 km'lik yarıçapı içinde 9 köy bulunmakta ve bu köylerde yaşayan insanların tarım ve hayvancılık yapmakta ve geçimlerini bu faaliyetlerden sağlamakta olduğu, kırsal yerleşimlerde, yöre halkının ekonomik faaliyetlerini kısıtlamanın kentlere göç etmelerine neden olduğu ve yaşama haklarına ihlal teşkil ettiği, proje tanıtım dosyasında, bölgede tarım ve hayvancılık faaliyetleri yapıldığı belirtilmiş olmasına karşın, bu faaliyetler üzerine maden işletmesinin olumsuz etkilerini bertaraf etmeye yönelik açıklamaların yetersiz olduğu, hem işletme sahası içinde hem de civarındaki arazilerde tarım arazileri olduğu ve yoğun hayvancılık faaliyetlerinin yapıldığı dikkate alındığında çevresel etkilerinin olacağının düşünüldüğü, parsellerin tarım dışı amaçlı kullanım izni alınmadan sahada hiçbir işlem yapılmayacağı belirtilmesine karşın inşaat çalışmalarının başladığı, dava dosyasında tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına ilişkin izin alındığına dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, bu durumun 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na aykırı olduğu, madencilik faaliyetleri aşamasında çıkan tozların, bitkilerin yapraklarının üst ve alt yüzeylerinde bulunan stomaların kapanmasına neden olabileceği, bitkinin gaz alış-verişini kısmi de olsa olumsuz olarak etkileyeceği, maden işletmesinde ve nakliye güzergahında önlemler alınmadığı takdirde toz emisyonunun hem insan sağlığına hem de çevre ekosistem için risk teşkil edeceği, toz emisyonunun özellikle insanlarda akciğer/solunum yolu hastalıklarına neden olacağı, bitkilerde de stomaların (gaz alışverişini sağlayan yapı) kapanmasına neden olabileceği, bunun sonucunda da bitki verim ve kalitesinin olumsuz etkileneceği, hayvanların beslenme kalitesinin düşeceği ve arıcılık faaliyetlerinin olumsuz etkileneceği, keşif günü yapılan incelemede, ÇED taahhüdü olan toz emisyonlarının sulama yöntemi ile durdurulması uygulamasının yapılmadığının tespit edildiği; çinko, bakır ve kurşun gibi ağır metallerin hava, su ve toprak kirliliğine yol açması nedeniyle insan, hayvan ve bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyebildiği, belirli düzeyleri aştıklarında toksik etki gösterebildikleri, bu nedenle, maden sahasında meydana gelebilecek sızıntı anında, maden sahasının topografik yapısı dikkate alındığında, Yenişehir ovasını olumsuz etkileyebileceği, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını kirletebileceğinin düşünüldüğü, ÇED raporunda, mevcut toprak kalitesi izlemesinin yapılacağının bildirildiği, ancak nerelerden ve hangi sıklıkla yapılacağı ve olumsuz bir durum anında alınacak önlemlerin açıklanmadığı... - Proje alanının jeolojik özellikleri dikkate alınarak Deprem Yönetmeliği ve ilgili mevzuat çerçevesinde öngörülen tedbirlerin yeterli olup olmadığı yönünden: Tesis proje alanının Kuzey Anadolu Fay hattının güney kolu olan lznik-Mekece fay hattına 3,85 km mesafede olduğu, bölge jeolojisinin yaşlı volkanik kayaçlardan oluşmakta olup söz konusu saha zeminlerinin kum taşı-çamurtaşı-kireçtaşı-karasal çökel kaya, andezit ve karasal volkanik kayalardan oluştuğu, Geoteknik değerlendirme raporuna göre zemin etüt raporu ve zemin logları incelendiğinde, özellikle SK3 kuyusunda yapılmış olan SPT deneyleri göz önüne alındığında, taşıma kapasitesi düşük tabakalar gözlemlendiği, yapı yükleri de dikkate alınarak sahanın bu kesimlerinde SPT değerlerinin raporda 10 metreye kadar 20 ve üzerinde bahsedilirken değerlerin 12-16-17 seviyelerinde olduğu alanların bulunduğunun göze çarptığı, zemin emniyet gerilmesinin bu bölgelerde 200 kpa civarlarında hesaplandığı, ancak alanda farklı zemin yapıları bulunmasına rağmen tek bir zemin emniyet gerilmesinin 285 kpa olarak sunulduğu, mevcut geoteknik raporlar ve alınan saha numunelerine bakıldığında, yapılan zemin değerlendirme deneylerinde eksiklikler olduğu, bunun neticesinde yapılan zemin temel iyileştirmelerinde de yapılmayan işlemlerin gözlemlendiği, mevcut sahada yapılan fore kazık çalışmalarının temel sağlamlığından ziyade sahanın oldukça eğimli olmasından kaynaklı heyelan ve kaymalara önlem amaçlı yapıldığının düşünüldüğü, Birleşmiş Milletler Çevre Raporu'na göre, son 30 yılda dünyada deprem nedeniyle 14 atık maden barajı kazasının yaşandığı, mevcut tesise yapılacak olan atık barajının da hem bu risk altında yapılmakta hem de Yenişehir ovasına %15-20 eğimli arazi üzerine planlandığı, ileride olabilecek bir yüksek şiddetli deprem de gövdenin patlaması halinde bütün atığın Yenişehir ovasına akacağı ve doğal yaşamı tehdit edeceği, - Raporda, flotasyon işleminde kullanılan kimyasalların depolanması, kontrolü ve bertarafı ve kimyasallara bulaşık atıkların nasıl ve ne suretle depolanacağı ve bertaraf edileceğine yönelik öneriler getirilip getirilmediği yönünden: Rapor içinde kimyasal depolama alanının 2 kattan oluşacağının belirtildiği, 1. katın katı ve sıvı kimyasal maddelerin deposu olacağı şekilde, ikinci katın ise kimyasalların hazırlandığı bölüm olacağı şekilde ifadelerin yer aldığı, fakat; 1. kat ile 2. kat arasındaki kimyasal taşıma şeklinin nasıl olacağının net belirtilmediği, gezer vinç yardımı ile platforma taşınacağı belirtilse de gezer vince yapılacak yükleme şeklinin net olmadığı, o esnadaki kimyasal dökülmesine karşın önlemlerin madde madde belirtilmediği, depo binasının 2. katta bulunacağı ifade edilen kimyasal hazırlama bölümündeki karıştırma tanklarının bir kısmının sac, bir kısmının pvc olacağının raporda belirtildiği, fakat hangi kimyasalların PVC'de hangilerinin sac tankta olacağının net olmadığı, bu ifadelerin 25, 49, 171 ve 172. sayfalarda da kullanıldığı, kimyasal depolama ve hazırlama bölümü projesi olarak ifade edilen EK7'nin aynı sayfalarda adres gösterildiği, fakat ilgili ekte; hangi kimyasalın hangi koşullarda saklanacağı ile ilgili detay verilmediği, havalandırma ve diğer detaylar ile ilgili yerleşim planının görülmediği, sadece kaba ölçüler verildiği, ÇED Raporunun 22. sayfasında belirtildiği üzere, günlük 1000 ton cevher zenginleştirme planlanmakta olup, bunun 42,20 tonu çinko(Zn) konsantre, 12,92 tonu kurşun(Pb) konsantre olması şartlara bağlı olarak düşünüldüğü, tüm bu zenginleştirme flatasyon işleminin sonunda; sayfa 163 tablo 72'ye göre K94, 88 ton/günlük katı atık (tehlikeli atık) çıkacağı, 162. sayfa, bölüm 3.11.1 Tablo 7'de belirtilen "Projenin İnşaat ve işletilmesi Aşamasında Oluşan Muhtemel Katı Atıklar" - işletme Aşaması - Maden Atıkları Bölümünde, çıkan katı atıkların 0103 04* atık kodu ile "Sülfürlü cevherlerin işlenmesinden kaynaklanan asit üretici maden atıklarının, (A) yani tehlikeli atık statüsünde olduğunun anlaşıldığı,-Raporda, herhangi bir kimyasalın dökülmesi durumunda alınacak önlemlere yer verilip verilmediği, var ise söz konusu önlemlerin yeterli olup olmadığı, kimyasalların depolama ve saklama koşullarının neler olduğu yönünden: Gelecek olan kimyasalların maden sahasına kadar olan "taşınma şekli "ve "depoya yüklenme" şekli ile ilgili önlemlerin rapor içinde görülmediği, raporda atık sahası içindeki kimyasal atık dökülmesine karşın, atık sahasının nasıl olacağının belirtildiği, fakat kör kuyunun kapasitesi ve kontrolünün nasıl sağlanacağının net anlaşılamadığı, aynı rapor içinde; Türkçe olarak Potasyum Etil Ksantat, Potasyum Amil Ksantat ve Bakır Sülfat Güvenlik Bilgi Formlarının görüldüğü, Çinko Sülfatın İngilizce dilinde güvenlik bilgi formu bulunduğu, fakat ilgili yönetmeliğe göre kullanılacak kimyasalların güvenlik bilgi formlarının "Türkçe" olmak zorunda olduğu, - Projede kullanılacak kimyasalların nasıl ve ne suretle depolanacağı ve sızdırmazlığının nasıl ve ne suretle sağlanacağının Raporda değerlendirilip değerlendirilmediği, olası olumsuzlukların nasıl ve ne suretle önleneceğine yönelik öneriler getirilip getirilmediği yönünden: Kimyasalların ve atıkların depolanması ile ilgili açıklamaların raporda görüldüğü fakat bir kimyasal depolama matrisi kullanılıp kullanılmayacağının, örneğin kullanılacak bazı katı maddelerin kendiliğinden alevlenebilir olduğu, dolayısı ile özel önlemler altında depolanması gerektiğinin güvenlik bilgi formlarında da belirtildiği, bu sebeple özellikle bu tip kimyasalların nasıl bir ortamda depolanacağının net ifade edilmesi gerektiği, açılmış torbaların nasıl muhafaza edileceği, yarım ambalajlar ile ilgili ne gibi önlemler alınacağı, varillerin delinmesi durumunda ne olacağı, varilden sızan kimyasallar ile katı torbaların temas etmemesinin nasıl sağlanacağı konusunda detayların görülmediği, aralarındaki mesafeler, hava akım miktarları, depolanma şeklinin vb. görülmediği, (kullanılacaksa dolaplar, raflar vb) depodan malzemelerin çekiş sırası, insanla yapılıp yapılmayacağı gibi detayların verilmediği, tüm bunların hesaplanıp, kimyasal deposunun düzenlenmesi ile ilgili bir "Patlamadan Korunma Dokumanının" da dosyada görülmediği, ilgili kimyasal maddelerin içinde statik elektrikten, ısı kaynaklarından uzak tutulması gereken maddeler görüldüğü, aynı alanda, gezer vinçten söz edildiği, gezer vincin erişemediği noktalarda ne tip hareketli ekipmanların kullanılacağı, varsa bu ekipmanlardan kaynaklı sürtünme ile oluşabilecek risklere karşı ne gibi önlemler alındığının da raporda görülmediği, "Statik elektrikten" kaynaklanabilecek kıvılcımları elimine etmek için nasıl önlemler alındığının raporda görülmediği, neticede alevlenebilir, tutuşabilen kimyasallar için statik elektrik patlama ve yangın tehlikesi nedeni ile risk oluşturmakta olduğu, tüm bu detay risk ve tehlikeleri içinde tanımlaması, alınacak önlemleri göstermesi ve proje aşamasında yapılması gereken "Kimyasal Risk Analizinin" dosya içinde görülmediği, -Proje kapsamında elde edilen cevherlerin sülfürlü olup olmayacağı, sülfurlü olması durumunda sülfürün havaya karışması ve böyle bir tehlikenin mevcudiyeti halinde gerekli ve yeterli tedbirlerin öngörülüp görülmediği yönünden: Zenginleştirme tesisine girecek olan olan cevher, Galenit (PbS) vc Sfalerit (ZnS) S; kükürt elementinin, sülfür içerikli olduğu, dolayısı ile cevher konsantreleri ve atıkları, kükürt elementi ve bileşikleri içereceği, kimyasal açıdan kükürt elementinin diğer elementlerle birleşme eğiliminin fazla olduğu, atmosferde bulunan bu elementler gaz halinde bulunduğundan, kükürtle birleşimleri sonucunda ortama zehirli gazların ve ilgili asit bileşiklerinin çıkmasının kaçınılmaz olduğu, özellikle flotasyon sonucunda oluşacak atığın yönetiminde asit üretimini gidermek yada azaltmak adına izlenecek yolun dosya üzerinde ve keşif esnasında net anlaşılmadığı, tesis ziyaretinde, atık sahasında oluşabilecek tehlikeli gazlar ile ilgili önlemlerin sorulduğu, tehlikeli gaz oluşumunun imkansız olduğunun ifade edildiği, ayrıca flotasyon işlemi esnasında ph ayarında asit kullanılıp, kullanılmayacağının sorulduğu, fakat herhangi bir aşama da tesiste asit bulunmayacağı ve kullanılmayacağının ifade edildiği, ayrıca ilgili firmanın ÇEDFEM tarafından 2018 yılı Aralık ayında hazırlanan Ocak Pasa Alanı ve Atık Barajı Maden Atıkları Yönetmeliği Yönetim Planı bölüm 4, sayfa 7 de belirtilen "Madencilik faaliyetleri sonucu oluşan atıkların fiziksel ve kimyasal özellikleri" konu başlığının içinde "Ocak alanındaki pasa atıkları için fiziksel ve kimyasal özellikler; belirlemek için analiz yapılmamış olup, sahada yapılan gözlem sonucunda pasanın içerisinde ...aktinolit- tremolite... mineralleri olduğu düşünülmektedir" ifadesinin kullanıldığı, ÇED Raporu sayfa 163'te zenginleştirme işlemine girecek olan cevher anlatılırken; "Geriye Kalan Kükürt (S) minerali de birlikte bulunan gang mineralleri olan pirit (FeS2), hematit (Fe2 O3). kuvars (SiO2)... Aktınolit tremolit (Ca2(Mg, Fe)5Si8O22(OH)2) hangi oranlarda atık içinde bulunacağı tesis işletmeye geçtikten sonra yapılacak analizlerle belirlenebilecektır. " ifadesinin kullanıldığı, buradaki ifadelerden yola çıkarak zenginleştirme ve madencilik faaliyetleri sonucunda asbest lifinin ortaya çıkabileceği, asbest liflerinin Serpantin ve Amfibol olarak iki grupta incelendiği, aktinolit ve tremolit, amfibol grubu asbest türlerinden olup, maruziyet süresine ve miktarına göre değişmek sureti ile lif yapısı sebebi ile solunması durumunda oldukça tehlikeli hastalıklara neden olabileceği, (asbestozis, malign mezotelyoma; yani karm ve veya akciğer zarı kanseri, akciğer kanseri, plevral plak vb,); flotasyon sonucunda, atık alanında madende çalışacak olan personel, madene malzeme ve personel taşınmasına servis hizmeti verenler ve çevre halkının maruz kalabileceği, bu yüzden bu konu yetkili kişi ve kurumlarca çözülüp, net analiz raporları ile madende herhangi bir tür asbest olup, olmadığı veya madende yapılacak işlemlerin sonunda asbest liflerinin ortaya çıkıp çıkmayacağının belirlenmesi gerektiği, - Sonuç olarak; Proje konusu tesisin yakın çevresinde (3km mesafe içinde) tarım, hayvancılık, çevre ve halk sağlığı yönünden yaratacağı etkiler değerlendirildiğinde; yakın çevredeki tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyeceği, projede meydana gelecek emisyonların yörenin coğrafyası da göz önüne alındığında bölgedeki halkı olumsuz etkileyeceğinin düşünüldüğü, bilirkişi raporumuzda ÇED raporunda eksiklik olarak belirtilen hususların giderilmesi halinde bile, ortaya çıkabilecek doğal afetlerin (deprem, tsunami, sel vb.) sebep olabileceği büyük riskler ve bölgenin 1. derece deprem kuşağında yer aldığı gerçeklerini değiştirmeyeceği, proje alan seçimi yapılırken, tarım alanlarının yeterince gözetilmediği, tarımsal alanlar konusunda oluşturabileceği olumsuzlukların ÇED raporunda irdelenmediği, maden zenginleştirme tesisinin yerinin hatalı seçildiği, her ne kadar maden ocakları belirli arazilerde oluşturulması gerekirse de zenginleştirme tesisinin çevresel etkileri, konumu işlevselliği, ulaşımı vb yukarıda sunulan teknik nedenlerden dolayı, doğru belirlenmediği, dolayısıyla yukarıda açıklanan olumlu ve olumsuz gerekçeler de dikkate alındığında, ÇED raporunda bazı önemli eksiklikler ve belirsizlikler olması nedeni ile ÇED Olumlu kararının teknik olarak yeterli bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı şeklindeki tepitlere yer verilmiştir.
Temyize konu Mahkeme kararında ise, ÇED Raporu ve bilirkişi raporu incelenip değerlendirilmek suretiyle bir sonuca varılmıştır. Kararda; "A-) Su kaynaklarına etkiler yönünden; ÇED raporunun Bölüm 3 başlığı altında yer alan 3.9. Kısmında, su ihtiyacının sağlanacağı kaynaklara yer verildiği (İznik Gölü ve Göllüce Sulama Kooperatifi), sulama kooperatifi tarafından tahsis edileceği belirtilen su için proje aşamasında gerekli izinlerin alınacağının taahhüt edildiği, buna göre Yenişehir Ovasında aramaya açık alanda açılacak kuyudan, İznik Gölünden, Ocak alanında açılacak bir adet kuyudan ve Göllüce Sulama Kooperatifinden su temini için DSİ'den izin alınacağının taahhüt edildiği, depolama alanında toplanan suyun yeniden prosese alınması nedeniyle temiz su ihtiyacının azalacağının belirtildiği görülmekte olup, bilirkişi raporunda da yer altı ve yerüstü su kaynaklarına olumsuz bir etki beklenmediği görüşüne yer verildiği,
B-) Floraya etkiler yönünden; ÇED raporunda, tesis içi yolların düzenli olarak temizleneceği, tozumaya karşı sulama, süpürme, toz bağlayan maddelerle işlem yapılması gibi önlemlerin alınacağı hususlarına yer verildiği, bilirkişi raporunda da kazı ve hafriyattan kaynaklı toz oluşumu gibi olumsuzlukların olası çevresel etkilerinin inşaat ve işletme aşamalarında izlenmesi gerektiği, kullanım yollarının sık aralıklarla sulanmasının toz taşımınını minimuma indireceğinin belirtildiği, ÇED raporunda belirtilen taahhütlere uyulup uyulmadığının inşaat ve işletme aşamasında ilgili idarelerce denetleneceğinin ve denetim neticesinde tespit edilebilecek aykırılıklar yönünden yaptırım uygulanabileceğinin açık olduğu, bu nedenle ÇED raporunda belirtilen önlemlerin flora yönünden yeterli olduğu,
C-) Tarım ve hayvancılık üzerindeki etkiler yönünden; bilirkişi raporunda, proje sahası içinde ve çevresinde tarım arazilerinin bulunduğu, projenin tarım ve hayvancılık faaliyetleri üzerindeki etkilerini bertaraf etmeye yönelik açıklamaların yetersiz olduğu, tesisin yer seçiminin hatalı olduğu belirtilmekte ise de; projenin ne tür olumsuz etkileri olacağı ifade edilmeden ÇED raporundaki önlemlerin yetersizliği konusunda eleştiri getirildiği, ÇED raporunda 5403 sayılı Kanun uyarınca tarım dışı kullanım amaçlı izinlerin alınacağının ve izinler alınmadan faaliyete başlanılmayacağının taahhüt edildiği, ayrıca bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere, toz emisyonlarının sulama yöntemi ile durdurulacağının taahhüt edildiği, inşaat ve işletme aşamasında bu taahhütlerin yerine getirilmediği tespit edilir ise ilgili idare tarafından yaptırım uygulanabileceğinin açık olduğu, raporda, çinko-bakır ve kurşun gibi ağır metallerin hava, su ve toprak kirliğine yol açması nedeniyle insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkileri olduğunun, meydana gelebilecek bir sızıntı halinde Yenişehir Ovasının ve yer üstü ve yeraltı kaynaklarının olumsuz etkileneceğinin belirtildiği, ancak raporda sahada yüzeysel su kaynakları bulunmadığı, proje alanı içinde de yeraltı su kaynağı bulunmadığına ilişkin yer verilen tespitler karşısında, bilirkişiler tarafından varılan kanaatin adı geçen kimyasalların genel etkilerine ilişkin olup, proje özelinde meydana gelebilecek bir riskin varlığını işaret etmediği,
-Tesisin yer seçimi yönünden yapılan değerlendirmede; bilirkişi raporunda "maden ocakları belirli arazilerde oluşturulması gerekirse de zenginleştirme tesisinin çevresel etkileri, konumu işlevselliği, ulaşımı vb yukarıda sunulan teknik nedenlerden dolayı doğru belirlenmediği" şeklinde değerlendirmeye yer verilmiş ise de; ÇED Raporunun 1.7 kısmında; madencilik projelerinde rezervin yeri ve özelliğinin madencilik faaliyetinin yerini de belirlediği, projede kullanılacak alanların mevcut topografyaya en uygun ve ocağa yakın mesafede konumlandırıldığı, projede belirtilen tesisin malzeme seçimi, işletmeye alınması ve çalıştırılması aşamalarında ulusal ve uluslararası standartlara uyulacağının taahhüt edildiği, sahanın rezerv yerini değiştirmek mümkün olmadığından iki alternatif belirlendiği, iki alternatifte de atık barajının yerinin aynı kaldığı, bunlardan biri için orman izni alınmış olması nedeniyle bu seçeneğin avantajlı olduğu, atık barajı inşa edilirken kazı-dolgu miktarlarının dengelenmesi ve maliyetler açısından derin, dar vadilerin tercih edildiği, atık barajlarına atığın deşarjı, suyun geri devir yapması gibi zorunluluklardan dolayı atık barajının zenginleştirme tesisine yakın yapılmasının tercih edildiği hususları belirtilerek proje yeri ve etki alanının mevcut çevresel özellikleri konusunda açıklamalara yer verildiği, buna göre proje alanının yerleşim birimlerine mesafesinin, tarım arazilerine, yer altı ve yüzey sularına, deprem kuşaklarına, jeolojik yapıya, ulaşım ağına, enerji iletim hatlarına, sanayi bölgelerine olan yakınlığının değerlendirilerek seçildiği, projenin onaylı imar planlarındaki durumu da irdelenerek 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "tarım alanları" ve "maden işletme tesisleri ve ocaklarına" ilişkin plan hükümlerine göre uygulama yapılacağı ve 3194 sayılı İmar Kanunu gereğince plan değişikliği yapılacağı, plan değişikliği talebinin uygun görülmemesi halinde uygulamaya geçilemeyeceğinin belirtildiği, ayrıca projenin orman alanlarına etkisinin sadece izin alınacak alanlar ile sınırlı kalacağı, kesilecek ağaç sayısının 5 katı fidan dikileceği taahhüt edilerek sahaya ilişkin Meşçere Haritası, Röleve Planı ve Rehabilitasyon Projesinin eklendiği, bilirkişi raporunda da Röleve planı ve rehabilitasyon projesinin bölgeyi iyi şekilde yansıttığı ve teknik olarak eksiklik bulunmadığı görüşüne yer verildiği, buna göre bilirkişi raporunda tarım alanları ve ormanlık alanlara yakınlık nedeniyle tesisin yer seçiminin hatalı olduğu belirtilse de, ÇED kararlarının ilgili mevzuat uyarınca alınması gereken onay, izin, ruhsat gibi yükümlülükleri ortadan kaldırmadığı, uyuşmazlığa konu proje alanında orman alanı bulunması nedeniyle 6131 sayılı Orman Kanunu uyarınca izin alındığı/alınacağı ve yukarıda belirtilen imar planı değişikliği ve faaliyet bitiminde fidan dikilmesi gibi yer verilen taahhütlerin yeterli olup, bu taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğinin proje aşamasında izlenmesi gerektiği,
D-) Depremsellik (doğal afet durumu) yönünden; bilirkişi raporunda, yapılan zemin değerlendirme deneylerinde eksiklikler olduğu, bunun neticesinde yapılan zemin temel iyileştirmelerinde de yapılmayan işlemlerin gözlemlendiği, mevcut sahada yapılan fore kazık çalışmalarının temel sağlamlığından ziyade sahanın oldukça eğimli olmasından kaynaklı heyelan ve kaymalara önlem amaçlı yapıldığının düşünüldüğü, Birleşmiş Milletler Çevre Raporu'na göre, son 30 yılda dünyada deprem nedeniyle 14 atık maden barajı kazasının yaşandığı, mevcut tesise yapılacak olan atık barajının da hem bu risk altında yapılmakta hem de Yenişehir ovasına %15-20 eğimli arazi üzerine planlandığı, ileride olabilecek bir yüksek şiddetli deprem de gövdenin patlaması halinde bütün atığın Yenişehir ovasına akacağı ve doğal yaşamı tehdit edeceği yönünde değerlendirmelere yer verilmiş ise de; ÇED raporunda proje alanı yakınındaki İznik ve yakın çevresini kapsayan alan içinde meydana gelen depremler (tarih ve şiddetleriyle gösterilerek) seçilerek deprem riskinin analiz edildiği, "Sismik Tehlike Analiz Raporu" düzenlendiği, bu raporda, proje alanı ve yakın çevresinin aktif fayların yoğun olduğu bir lokasyon olduğu belirtilerek olabilecek en yüksek şiddetli depremde dahi yapının önemli hasar görse bile ayakta kalabileceğinin belirtildiği, alanın 1. derece deprem bölgesi olduğu belirtilerek, zemin etüdü ve geoteknik incelemesi yapıldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere sahanın eğimli olması nedeniyle oluşabilecek risklere karşı fore kazık yönteminin öngörüldüğü, bunun yanında Geoteknik Değerlendirme Raporu düzenlendiği, bu raporda; "projeye ilişkin ana tesis yapısı ve havuz yapısının temellerinin geoteknik olarak incelendiği, söz konusu tesis kapsamında yapılacak tesisler ve zemine aktarılan gerilme değerlerine geoteknik inceleme raporunda yer verildiği, her bir yapı için ayrı ayrı gerilme değeri öngörüldüğü, SPT deneyinin zeminin dayanımı hakkında geoteknik değerlendirmeler için bilgi verdiği, inceleme sahasında 7 kuyuda sondaj çalışması gerçekleştirildiği, sondajlar sırasında SPT deneyleri yapıldığı, deneyler sonucunda zeminin suya doygun olmadığı, belirgin bir serbest su tablası bulunmadığı, zeminin ıslanması durumunda şişme potansiyelinin düşük olduğu, yine de yapı yüklerinin düşük olması sebebiyle temel zeminin çevre drenajı ile ıslanmaya karşı korunmasının önerildiği, proje kapsamında yapılacak yapıların zemine aktaracakları toplam gerilme bilgilerine yer verildiği, inceleme sahasında temel seviyesinde çok katı-sert (SPT/N=15-30) kil birimler ile karşılaşıldığı, yer yer ise çok sıkı kum birimler bulunduğu, bu tip zeminlerde taşıma gücü probleminin beklenmediği," hususlarına yer verildiği, ayrıca ÇED raporunda, proje alanı ve yakın çevresinin jeolojik özellikleri ile doğal afet durumu incelenerek alana ait jeoloji haritasına yer verildiği, 7269 sayılı Umumi Hayata Müesir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlere İlişkin Kanun, 14.07.2007 tarih ve 26582 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik ve 06/03/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılacağının taahhüt edildiği, buna göre proje alanının jeolojik özellikleri ve depremselliği ile ilgili olarak yer verilen bu bilgilerin yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine uygun ve dolayısıyla yeterli olduğu,
E-) Atık yönetimi (kimyasalların depolanması, bertarafı, sızdırmazlığı ve niteliği) yönünden; ÇED raporunda, patlayıcı ve diğer kimyasalların tutulacağı depo ve stok binası hakkında bilgilere yer verildiği, depolama alanı içerisinde herhangi bir kimyasalın dökülmesinin temizliği sırasında oluşacak sıvının çevre kirliliğine sebep olmaması için ayrı bir drenaj hattı yapılacağı ve hattın sonunun sızdırmaz bir toplama tankına bağlanacağının belirtildiği ve kimyasal depo ve hazırlama bölümü projesinin rapora eklendiği, zenginleştirme tesisinden çıkan maden atığının zemin sızdırmazlığı sağlanmış alanda depolanacağının öngörüldüğü, zenginleştirme tesisinde, flotasyon işleminde kullanılacak kimyasalların özelliklerine göre depolanacağı, kimyasal depolama ve kimyasal hazırlama yerinin 30 cm kalınlığında C30 beton ve demir donatılarla inşa edilen bölümlerden oluşturulacağı, en son katın epoksi zemin olacağı, kimyasal depo alanının iki kat halinde oluşturulacağı ve sıvı ve katı cinsteki kimyasalların ne şekilde depolanacaklarına ilişkin bilgilere yer verildiği, birinci katta depolanan kimyasalların ikinci katta hazırlanacağı, katı atıkların torbalar ile sıvı atıkların ise varillerde depolanacağı, variller ve torbaların gezer vinç yardımı ile kimyasal hazırlama platformuna taşınacağı, bu platformdan insan gücü ile tanklara aktarılacağının belirtildiği, buna göre bilirkişi raporunda gezer vinçe yükleme yönteminin net olmadığı, katlar arasındaki yükleme şeklinin net olmadığı belirtilse de, ÇED raporunda atıkların gezer vinçe yükleme şekillerine ilişkin bilgilere yer verildiği, birinci katta hazırlanan atıkların gezer vinç yardımı ile ikinci kata taşınacağının anlaşıldığı, atık depolama sahasının yapımı sırasında, atıklardan çıkacak sızıntı sularının yeraltına akışını engellemek için atık depolama sahasının projelendirilmesinde geçirimsiz malzeme yayılması, membran ve gerekli permeabilite testlerinin yapımı gibi gerekli önlemlerin alınacağı, proje alanında drenaj hendeği oluşturulması, arazinin, eğimli olması, alanda killi malzeme bulundurulacak olması ve su birikintisine neden olabilecek çukurlar bırakılmaması vb. önlemlerle yeraltı ve yüzeysel suların drenajının sağlanmış olacağı, üretilen atığın tehlikeli atık olduğu ve ÇED raporunda tehlikeli atıkların yönetimine ilişkin detaylara yer verildiği, bu bağlamda; ÇED raporunda atıkların Atık Yönetimi Yönetmeliği uyarınca sınıflandırılmasının yapıldığı, projenin inşaat ve işletilmesi aşamasında oluşması muhtemel katı atıklar ve miktarlarının belirtildiği, katı atıkların fiziksel ve kimyasal özellikleri hakkında orta düzeydeki bir sınıfta ve ilkbahar mevsimi için yapılmış genel analiz sonuçları yer verildiği, bazı elementlerin hangi oranda atık içerisinde bulunacağının tesis işletmeye geçtikten sonra yapılacak analizlerle anlaşılacağının belirtildiği, tehlikeli atık olarak kabul edilen atıkların yönetimi konusunda Maden Atıkları Yönetmeliğine uyulacağının taahhüt edildiği, Projenin inşaat ve işletme aşamasında oluşacak tehlikeli atıkların, diğer atıklardan ayrı olarak biriktirileceği ve oluşturulacak Tehlikeli Atık Geçici Depolama Sahasında geçici olarak depolanacağı, tehlikeli atığın, çevrimiçi atık yönetim sistemi ve mobil cihazlar kullanılarak lisanslı tesislere gönderileceği, işletme aşamasında tesiste oluşacak atıklar için her üç yılda bir Endüstriyel Atık Yönetim Planı hazırlanarak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sunulacağı hususlarına yer verildiği, bilirkişi raporunda, atık sahasının nasıl olacağının ÇED raporunda belirtilmesine rağmen kör kuyunun kapasitesinin ve kontrolünün nasıl sağlanacağının anlaşılamadığı ifade edilmişse de olası dökülmelere karşı zemin eğiminin kör kanala yönlendirilmesi, kör kuyunun yağışlardan etkilenmemesi için atık sahası içinde konumlandırılması, geçici depolama sahasında sızdırmaz özellikte minimum 25 cm kalınlığında beton veya C30 (STS) özelliğinde çimento kullanılması, bu şart sağlanamıyor ise, beton ile toprak zemin arasına en az 1 mm’lik membran serilerek geçirimsizlik sağlanabileceği, atıkların birbirlerinden ayrı olarak, tank ve konteynırlar içerisinde depolanacağı, her atık türünün depolanacağı bölme üzerinde; atık türünü belirten bir levha bulunacağı, tehlikeli atıkların depolanacağı bölümlerin yağışlardan korunması amacıyla üzerinin ve dört tarafının kapalı olarak inşa edilmesi gerektiğinin öngörüldüğü,
- bilirkişi raporunda, zenginleştirme ve madencilik faaliyetleri sonucunda asbest lifinin ortaya çıkabileceği, bunun da çevre ve insan sağlı yönünden tehlikeli olacağına ilişkin ifadelere yer verilmiş ise de; hangi oranda elemetlerin asbest lifi oluşumuna yol açacağının somut olarak ifade edilmediği, buna göre afaki değerlendirme suretiyle asbest lifi oluşacağının öngörüldüğü, buna karşın ÇED raporunda zenginleştirme işlemine girecek olan cevherde bulunacak element isimlerine yer verildiği, bunların atık içinde hangi miktarlarda bulunacaklarının tesis işletmeye geçtikten sonra yapılacak analizler sonucunda anlaşılacağının belirtildiği, tehlikeli atık yönetiminin ise ÇED raporunda öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Yine, bilirkişi raporunda, ÇED dosyasında güvenlik bilgi formlarının bulunduğu, ancak Çinko Sülfat elementine ilişkin güvenlik bilgi formunun İngilizce dilinde bulunduğu ve bu durumun eksiklik teşkil ettiği görüşüne yer verildiği görülmekte olup, "Zararlı Maddeler ve Karışımlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formları Hakkında Yönetmelik'te güvenlik bilgi formlarının Türkçe hazırlanacağı düzenlenmekte ise de, İngilizce dilinde hazırlanmış olan güvenlik bilgi formunun Türkçe olarak düzenlenerek ilgili dosyasında ve tesiste hazır bulundurulmasının mümkün olduğu anlaşıldığından, bu hususun tek başına ÇED raporunu sakatlamayacağı açıktır." gerekçeleriyle, yukarıda özetine yer verilen bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Çözümü hukuk dışında teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişilere başvurulacağı ve bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu açıktır. Mahkemece, bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin, ÇED Raporunun incelenmesi suretiyle çürütüldüğü; ancak bu inceleme sonucunda elde edilen bilgiler çekince olarak sunulmak suretiyle, söz konusu verilere rağmen ÇED Raporunun eksik ve yetersiz kabul edilip edilemeyeceği yönünde mevcut bilirkişilerden ek rapor almak ya da gerekli görülmesi halinde, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle söz konusu hususlar da açıklığa kavuşturulmak üzere yeniden bir keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yoluna gidilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, bilirkişi raporunda yer verilen tespitlere, salt ÇED Raporunun incelenmesi suretiyle itibar edilmeyerek, ÇED Raporunda yer verilmiş olan ve Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmeme gerekçesi olarak kabul edilen inceleme ve değerlendirmelere rağmen, ÇED Raporunun, dava konusu işlemi hukuken geçersiz kılacak şekilde yetersiz olarak kabul edilip edilemeyeceği yönünde mevcut bilirkişilerden ek rapor alınması ya da gerekli görülmesi halinde, yeni bir bilirkişi heyetiyle mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği sonucuna ulaşıldığından; belirtilen nitelikte bir inceleme yaptırılmaksızın verilen Mahkeme kararında, bu açıdan da hukuka uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ile davacı yanında müdahillerin temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davalı yanında müdahile iadesine,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 16/06/2021 tarihinde usulde oyçokluğu, esasta oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.