13. Hukuk Dairesi 2016/17456 E. , 2018/585 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... ile davalı ...A.Ş. vekili avukat .... ile diğer davalı ... vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacılar, murisleri ...."in fıtık şikayeti ile oldukça güvenilir olduğunu düşündüğü davalı ... Hastanesi"ne başvurarak tedavi altına alındığını, ultrason muayenesini müteakiben prostat olduğu iddiasıyla tedaviye başlandığını ve ardından 12.01.2004 günü biyopsi yapıldığını, ertesi gün yüksek ateş ve titreme nöbeti ile davalı hastanenin acil servisine başvurulduğunu, murisin tedaviye başlanmadan önce Panalgine ve türevi ağrı kesicilere alerjisi olduğunu, önceden anaflaktik şok geçirdiğini açık ve net dile getirdiğini, bu hususların kabul formlarına hasta beyanı olarak yansıtılmış olmasına rağmen, Novalgin ilaç verilmesi konusunda talimat verildiğini, murisin önceden belirttiği hususları tekrarlamasıyla ilacı geri çevirmesine rağmen, "nasıl olsa olabilecek en güvenli yerde, hastanedesiniz, şoka girerseniz kolayca müdahale edilebilir" denildiğini, akabinde birkaç kez Novalgine uygulaması yapıldığını ve hastaya da "gördüğünüz üzere Novalgine"e alerjiniz yok" denildiğini, ancak akşam 4. doz Novalgine enjeksiyonunun hemen sonrasında anaflaktik şok geliştiğini, hemşire tutanaklarında da bu şekilde kayıt altına alındığını, anaflaktik şok sonrası 8 dakikadan fazla tüm hayat fonksiyonları duran murisin kalbinin yapılan müdahaleler sonucu dakikalar sonra tekrar çalıştırılabildiğini, çünkü hastanenin ve doktorların kusuru nedeniyle hastanın yoğun bakım odasında değil de normal odada yatırıldığını, bu nedenle de müdahalenin ancak dakikalar sonra yapılabildiğini, çok kıymetli anların boşa harcandığını, hastanın bitkisel hayata girdiğini ve 2 ay yoğun bakım, 6 ay ise yarı yoğun bakımda acılar içinde iaç tedavileri gördüyse de, durumunda olumlu bir değişiklik yaşanmadığını, yaşayan ölü haline gelen murisin 5 yıl boyunca gırtlağında ve göbeğinde açılan bir delikten tüp yardımıyla beslenerek ancak acılara duyarlı olarak Darüşşafaka Kurumu"nda yatağa bağlı şekilde yaşadığını, 11.03.2009 tarihinde de 62 yaşında hayatını kaybettiğini, tüm bu yaşanılanların davalıların kusur ve sorumluluğunda bulunan komplikasyonların bir neticesi olduğunu ileri sürerek, maddi manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tüm uyarılara rağmen kullanılan ilaç sonucu geçirilen anaflaktik şok ve akabinde zamanında müdahale yapılamaması nedeniyle, murisin bitkisel hayata girdiği iddiasına dayalı maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, davalı tarafa kusur atfetmeyen, dosya içerisinde bulunan, 28.05.2014 tarihli Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu raporu ve 26.03.2015 tarihli Adli Tıp Genel Kurul raporu benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Alınan ATK raporları incelendiğinde, kişinin ölümünün prostat biyopsisi sonrası gelişen prostatit tedavisi sırasında ateş yükselmesi nedeniyle uygulanan Novalgin alerjisi sonrası arrest tablosu ve gelişen hipoksik iskemik enseralapoatiye bağlı komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunun kabul edildiği anlaşılmakla birlikte, davacıların tüm iddialarını aydınlatıcı şekilde hazırlanmadığı değerlendirilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, davaya konu olayda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında dava konusu hususta uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği ve uygunluğu hususunda, davacı iddialarını, özellikle gelişen tablo karşısında gecikmiş müdahale olup olmadığını aydınlatacak şekilde, davalı tarafa atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, bu şekilde zararın artıp artmadığı yönünde detaylı incelemenin temini için, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalı tarafın kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.