Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10112
Karar No: 2019/7871
Karar Tarihi: 08.04.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/10112 Esas 2019/7871 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/10112 E.  ,  2019/7871 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ: ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili, müvekkili işçinin ücret alacakları ödenmediğinden ... 1.Noterliğinin 27/01/2014 tarih ve 02006 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, davacının tüm haklarının kendisine ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Taraflar arasında, 20.04.2009 ve 28.03.2011 tarihli ibranamelerin geçerli olup olmadığı ve kıdem tazminatının hesaplanması noktasında uyuşmazlık vardır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için, kanuni koşulların varlığı aranmalıdır.
    6098 sayılı Kanun"un yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamelerin geçerliliği sorunu ise, Yargıtayın konuyla ilgili aşağıda açıklanan ilkeleri çerçevesinde çözülmelidir:
    a) İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.
    b) İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
    c) İbranamenin geçerli olup olmadığı, 01/07/2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 21.  maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    d) İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
    e) Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
    f) Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
    g) Yine, işçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
    h) İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.Tartışma konusu , 20.04.2009 ve 28.03.2011 tarihli ibranamelerin düzenlenme tarihi itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen şartlara tabi olmadığı açık olup, söz konusu ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtayın konu ile ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.Somut uyuşmazlıkta; davacının hizmet döküm cetveline göre 12.09.2003 – 24.02.2005 , 25.02.2005-20.04.2009 , 05.05.2009 – 28.03.2011 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalıştığı bu tarihten sonra başka iş yerlerinde çalışmasının gözüktüğü sonrasında 20.09.2011 tarihinde tekrar davalı iş yerinde çalışmaya başladığı ve 24.01.2014 tarihine kadar çalışmasının kesintisiz devam ettiği ve dosya içerisinde, 6098 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüğe girmeden önce düzenlenmiş ve davacı tarafından imzalanmış ibranamelerin bulunduğu görülmüştür. Davacı işçiye 20.04.2009 tarihli ibranamede 4.836,95 TL, 28.03.2011 tarihli ibranamede ise 2.443,83 TL kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ödemesi yapıldığı belirtilmiştir. Ayrıca ibranameler dışında davacı tarafça imzalı 20.04.2009 tarihli makbuzda 3.735,15 TL kıdem tazminatı, 1.332,00 TL ihbar tazminatı toplamı 5.067,156 TL den gelir vergisi ve damga vergisi kesintileri düşülerek net 4.836,95 TL’nin, yine davacı tarafça imzalanmış 28.03.2011 tarihli makbuzda da 1.513,35 TL kıdem tazminatı, 1.115,10 TL ihbar tazminatı toplamı 2.628,45 TL’den gelir vergisi ve damga vergisi kesintileri düşülerek net 2.443,83 TL’nin nakden ve tamamen alındığının yazılı olduğu görülmüştür. Davacı vekili bu belgelerdeki imzaların müvekkiline ait olduğunu ancak bu ödemelerin banka kanalıyla yapılması gerektiğini ve kendilerine yapılan gerçekte bir ödeme olmadığını, banka hesap hareketlerinde de böyle bir ödeme gözükmediğini, bu nedenle ödeme yapıldığını kabul etmediklerini beyan etmiş olup mahkemece banka hesap ekstrelerinde ödeme olmadığı veya başkaca ödeme belgesi bulunmadığı gerekçesi ile ibranameler dikkate alınmamış ve davacının 12.09.2003 – 28.03.2011 ile 20.09.2011 – 27.01.2014 tarihleri arasında davalı iş yerinde 9 yıl 10 ay 23 gün süre ile çalıştığı kabul edilerek ve iki hizmet süresi toplamı yönünden en son aldığı ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmıştır. Davacının hizmet döküm cetveline göre davalı iş yerinden 28.03.2011 tarihinde çıkışı yapıldıktan sonra davalı iş yerine yeni girişi arasında 6 aylık bir zaman dilimi olması ve ara dönemde başka iş yerlerinde çalışmış olması sebebi ile 20.09.2011 tarihinde davacının yeni bir iş sözleşmesi ile iş yerinde çalışmaya başladığı kabul edilmeli ve buna göre kıdem tazminatı hesabı yapılarak ibranameler ve makbuzlar ile davacıya bir kısım ödeme yapıldığı anlaşılmakla davacı tarafça imzalanan söz konusu bu belgelere karşı irade fesadına yönelik herhangi bir ispat ortaya konmadığından 20.04.2009 ve 28.03.2011 tarihli ibraname içeriklerine değer verilmelidir. Bu durumda mahkemece davacının 12.09.2003-28.03.2011 tarihleri arasında ki çalışması yönünden 28.03.2011 tarihindeki ücret seviyesinden kıdem tazminatı hesaplanarak çalışma devam ederken 20.04.2009 tarihli ibraname ile ödendiği anlaşılan kıdem tazminatı tutarı avans niteliğinde kabul edilerek faizi ile birlikte mahsup edilmeli, 28.03.2011 tarihli ibraname çalışma sona erdikten sonra alındığından bu ibranamedeki kıdem tazminat tutarı ise faizsiz olarak mahsup edilmeli , davacının 20.09.2011 – 27.01.2014 tarihleri arasında ki ikinci dönem çalışması ise yeni bir iş sözleşmesine dayalı olduğundan bu dönem açısından da 2014 Ocak ayı ücreti üzerinden davacının kıdem tazminatı hesaplanmalı ve sonucuna göre davacının hak kazandığı toplam kıdem tazminat tutarı belirlenmelidir.Anılan yönler düşünülmeden karar verilmesi hatalı olup yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi