Hukuk Genel Kurulu 2015/3028 E. , 2018/1177 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 7. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.07.2013 gün ve 2012/194 E., 2013/447 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 24.12.2014 gün ve 2014/22767 E., 2014/36823 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 03.11.2005 tarihinde işe girdiğini, 22.06.2011 tarihinde işyeri temsil yetkilisi tarafından haksız olarak işten çıkartıldığını, raporlu olan müvekkilinden haksız olarak fazla kesinti yapıldığını, haklarının ödenmediğini, plastik pencere aksesuarlarının kaplama işinde usta olarak çalışıp 1.100,00 TL maaş almasına rağmen asgari ücretten gösterildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddiasının aksine 2007 yılında davalı şirket ile belirsiz süreli iş sözleşmesi imzaladığını, işyerinin adres değişikliği sebebiyle kayıtlarda davacının işe giriş-çıkışlarının gözüktüğünü, 10.05.2011 tarihli tutanakta belirttiği üzere çalışma arkadaşının bir esprisine davacının orantısız tepki vererek onu yumrukladığını, bu sırada düşüp kolunu incittiğini, rapor alarak işin aksamasına sebep olduğunu, rapor bitiminde işe başlamadığını, aksine noterden gönderdiği ihtarname ile haksız yere işten çıkartıldığını belirterek haklarını talep ettiğini, iddialarının doğru olmadığını, ücretinin bordroda belirttiği kadar olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla mesai yapıp yapmadığı noktasındadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şahit beyanlarına göre davacının hafta içi 08:00-18:30 saatleri arasında, ayda iki Cumartesi günüde aynı saatlerde çalıştığının kabulü ile buna göre davacının haftalık 4.5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davacı ve davalı şahit beyanları dikkate alındığında davacının hafta içi 08:00-18:00 saatleri arasında ve ayda iki Cumartesi günüde aynı saatlerde çalıştığı, davacı ve davalı şahit beyanlarına göre ara dinlenme süresinin 1.5 saat olduğu dikkate alınmak suretiyle fazla mesai alacağının hesaplanması gereklidir. …”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde usta olarak aylık 1.100 TL ücret ile 03.11.2005-22.06.2011 tarihleri arasında çalıştığını, haftanın dört günü fazla çalışma yaptığını, cumartesi günleri de çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve ulusal bayram, genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 03.08.2006 tarihinde çalışmaya başladığını, ücretinin brüt 803,19 TL olduğunu, fazla çalışma yapmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının fazla çalışma yaptığını ve resmî tatillerde çalıştığını ispatladığı, davalı tarafça buna ilişkin herhangi bir ödeme belgesi sunulmadığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ve iş mevzuatına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücretinin bozma kararında yazılı şekilde hesaplandığı, bu hesaplamada herhangi bir yanlışlık bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: fazla çalışma alacağı hesabının tanık beyanlarına uygun olarak hesaplanıp hesaplanmadığı, hangi çalışma saatlerinin esas alınması gerektiği, burada varılacak sonuca göre hüküm altına alınan fazla çalışma alacağı miktarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda fazla çalışmanın ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla çalışmanın ispatında, ispat yükü genel hükümlere tabidir. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi kural olarak, bu iddiasını ve fazla çalışma yaptığı gün ile saatleri ispat etmek zorundadır. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan, kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir; bu bağlamda tanık da dinletebilir (HGK’nın 27.04.2016 gün 2014/22-886 E., 2016/550 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.).
İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, davalı işyerinde 03.08.2006-21.06.2011 tarihleri arasında plastik pencere aksesuarlarını kaplama işinde usta olarak çalışan davacının fazla çalışma ücreti, tanık beyanları uyarınca haftanın beş günü bir buçuk saat ara dinlenmesi ile 08.00-18.30 saatleri arasında, ayda iki cumartesi günü yine bir buçuk saat ara dinlenmesi ile 08.00-18.30 saatleri arasında çalıştığı dolayısıyla haftalık dört buçuk saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplanan bilirkişi raporuna itibarla hüküm altına alınmıştır.
Davacı tanığı ..., işyerinde haftanın beş günü 08.00-18.00 saatleri arasında ve ayda iki cumartesi çalıştıklarını, davacı tanığı ... haftanın beş günü ve ayda iki cumartesi günü 08.00-18.30 saatleri arasında mesai yaptıklarını beyan etmiştir. Davalı tanıkları ... ve Ferhat Köse ise işyerinde haftanın beş günü 08.00-18.00 saatleri arasında, ayda iki cumartesi günü öğlene kadar çalışma yapıldığını belirtmiştir.
Bu durumda, davalı tanıkları ve davalı işyerinde çalışmış, davacının eşi olan davacı tanığı ... işten çıkış saatinin 18.00 olduğunu belirtmiştir. O hâlde yapılan işin niteliği ve çıkış saatinin 18.00 olduğuna dair tanık beyanları dikkate alındığında davacının işten çıkış saatinin 18.00 olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre davacının, haftanın beş günü bir buçuk saat ara dinlenmesi ile 08.00-18.00 saatleri arasında ve ayda iki cumartesi yine birbuçuk saat ara dinlenmesi ile 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.06.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.