21. Hukuk Dairesi 2018/484 E. , 2018/6371 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi:
Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01/01/1987 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı ... Kurumu vekili özetle; Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, çalışma olgusunun yöntemine göre kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince; “ Davacının tanıklarından birisi eşi, birisi de eniştesidir. Çalışmanın varlığı konusunda beyanda bulunmuş iseler de bu tanıklar yukarıda bahsedilen nitelikte tanıklardan değildir, bu nedenle beyanları hükme esas alınamaz. Komşu iş yeri tanığı saptanamamış, dönem bordrosu da bulunmadığından bordro tanığı dinlenememiştir. İş yerine tebligat yapılamamış, davacı kapandığını söylemiş, iş yeri dosyası da temin edilememiştir. Çalışmayı gösterir herhangi bir yazılı delil de sunulmamıştır. Davacı bildirgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ileri sürmüş , mahkememizce ikisi adli tıptan olmak üzere 4 ayrı rapor aldırılmış , tamamında imzanın davacıya ait olduğunu gösterir bulguya rastlanmadığı sonucuna varılmıştır. Böylece davacı fiili çalışmasının var olduğunu ispatlayan herhangi bir delil sunamadığından davanın reddi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davacı vekili süre tutum niteliğinde istinaf başvuru dilekçesi sunmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""Yerleşik Yargıtay kararlarına göre bordro veya komşu işyeri tanığı dinlenemediği açık ise de işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgileri ile davacının nüfus kayıtlarının uyumlu olduğu, sigortalı sicil numarasının davacının daha sonraki çalışmalarında kullanılan sicil numarası ile aynı olduğu, işyerinin bu tarihte Kanun kapsamında olduğu, sigorta sicil numarasının 01.01.1987 serilerinden olduğu, davacı tanıklarının çalışmayı doğruladığı, Kurum kayıtlarında gözüken sigortalılık başlangıç tarihine göre eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu, sigortalı işe giriş bildirgesinin hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmesi nedeniyle hak düşürücü sürenin işlemediği, mahkemece hüküm altına alınan sigorta başlangıç tarihinin 01.04.1981 tarihinden sonra olması nedeniyle 506 sayılı Kanun"un 60/G maddesine göre 18 yaşın ikmalinin gözetildiği, işe giriş bildirgesine yönelik sahtelik iddiasının bulunmadığı, Anayasal sosyal güvenlik hakkı kapsamında davacının işe giriş bildirgesinde yazan tarihte fiili çalışmasının bulunduğunun ve işverenin bordro verme yükümlülüğü ile Kurumun denetim görevine yerine getirmemesinin sonucunun sigortalıya yüklenemeyeği kabul edilerek 01.01.1987 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesiyle
“ 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin HMK"nın 353/1-b.2 bendi uyarınca KABULÜ"NE
2-... 37. İş Mahkemesine ait 19.10.2016 gün ve 2016/884 E. 2016/362 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, yerine,
3-Davanın KABULÜ ile davacının 01.01.1987 tarihinde bir gün süreyle ... Ticaret Limited Şirketine ait ... sicil sayılı işyerinde hizmet akdi ile çalıştığının ve davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.01.1987 olduğunun tespitine, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Dosya kapsamında bordro ya da komşu işyeri tanıkları dinlenememiş, yalnızca davacının kayınbiraderi ve eşinin tanıklığına dayanılmıştır. Komşu iş yeri, dönem bordrosu bulunamadığı gibi iş yerine de ulaşılamadığından iş yeri dosyası dahi temin edilememiştir. Çalışmayı gösterir işe giriş bildirgesinden başkaca herhangi bir yazılı delil de bulunmamaktadır. İşe giriş bildirgesindeki imzaya ilişkin olarak ise davacı imzanın kendisine ait olduğunu belirtmişse de dosya kapsamında ikisi adli tıptan olmak üzere tam 4 adet bilirkişi raporu aldırılmış; ancak tamamında imzanın davacıya ait olduğunu gösterir bulguya rastlanmadığı kanaatine varılmıştır. Davacının fiili çalışmasının var olduğunu ispatlayan herhangi bir delil bulunmazken Bölge Adliye Mahkemesince verilen kabule ilişkin karar usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 31/03/1963 doğumlu, davacının bildirgedeki giriş tarihi olan 01.01.1987 tarihinde 23 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinin, 155494. sicil numaralı, Üçel Ticaret Ltd. Şti. Ünvanlı, Tunalı Hilmi Cad. 68/12 Ankara adresindeki işyerinden 25/02/1987 tarihinde Kuruma verildiği, sigorta sicil numarasının 1987 yılı serilerinden olduğu, ikisi adli tıptan olmak üzere 4 ayrı bilirkişi raporu alındığı ve tamamında bildirgedeki imzanın davacıya ait olduğunu gösterir bulguya rastlanmadığı sonucuna varılmış olduğu, Üçel Ticaret Limited Şirketine ait iş makinası yedek parça alım ve satım işi yapılan 155494.06 sicil sayılı işyerinin 01/01/1987-30/03/1997 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, işyerinden dönem bordrosu verilmediği, davacının hizmet cetvelinde 01/05/1992 tarihinde 4/a çalışmasının başladığı, zabıta tarafından yapılan komşu iş yeri araştırmasında;, aradan geçen süre sebebi ile çevredeki tüm iş yerlerinin değiştiği en eskisinin 15 yıllık olduğu, komşu iş yeri bulunamadığının bildirildiği, davacının Mart 1991-Kasım 1991 tarihleri arasında kısa dönem askerlik yaptığı, dinlenen tanıklardan birinin davacının eşi, diğerinin eniştesi olduğu, tanıkların fiili çalışmayı doğrulayacak vasıfta olmadıkları, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; tahkikatı genişleterek, öncelikle Kurumdan, Vergi Dairesinden, Belediyeden araştırma yaparak komşu işyerleri tespit etmek, o dönemde bu işyerlerinde kayıtlı çalışanlar ya da işyeri sahiplerinin beyanlarına başvurmak, bu kişilerin sigorta kayıtlarını ve işyeri tescil bilgilerini getirterek beyanlarının içeriğini sorgulamak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı BOZULMALIDIR.
G)SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/09/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.