Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3292
Karar No: 2020/1476
Karar Tarihi: 17.02.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/3292 Esas 2020/1476 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/3292 E.  ,  2020/1476 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/09/2017 tarih ve 2016/453 E- 2017/752 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 09/05/2019 tarih ve 2018/258 E- 2019/589 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı şirketin yurt dışında birçok ülkede yatırılan paraların istenildiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile davalı tarafa ortaklık durum belgesi karşılığı 46.950,00 DM (24.005,15 Euro)"nin TL karşılığı 78.808,41 TL verdiğini, müvekkilinin ihtiyacı nedeniyle ödediği parasını talep ettiğini, ancak ödediği parayı bir türlü geri alamadığını, hukuken geçerli bir ortaklığının bulunmadığını, davalıların planlı olarak belirsiz bir durum yaratarak çift kayıt tuttuğunu, davalıların hukuka aykırı olarak hisse senetlerini izinsiz olarak halka arz ettiğini, davalı şirket ve temsilcisinin Sermaye Piyasası Kurulu"nun haklarında yasal işlem başlattığını, davalıların Bankacılık Kanunu"na aykırı şekilde mevduat topladığını, diğer davalı gerçek kişilerin de şirket veya şirketlerin yöneticisi olması nedeniyle müvekkilini zarara uğrattığından sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin davalı şirketlerde geçerli bir ortaklığı bulunmadığının tespiti ile müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 46.950,00 DM (24.005,15 Euro)"nin TL karşılığı 78.808,41 TL"nin yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının davalıların yüksek kâr payı vaadinde bulunduğu yönündeki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının oyalandığı ve hileye maruz kaldığı yönündeki iddiaların da hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ödeme tarihinden itibaren ticari faiz talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın hak düşürücü süre ve zaman aşımı def"inin yerinde olmadığını, davalı şirketin SPK"ya kendisinin sunduğu CD"ler gereğince alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalı şirkete 16.432 Euro ödeme yaptığını, tediye veya kasa tediye makbuzundan dolayı 820 Euro, Baco Assets İnc. Başlıklı belgeden dolayı 4.001 Euro kâr payı adı altındaki ödeme belgesinden dolayı 1.275 Euro olmak üzere toplam 6.096 Euro"luk ödemenin mahsubu sonucu davacının bakiye 10.336,00 Euro alacağı kaldığı, davacının alacağın temerrüt tarihi itibariyle Merkez Bankası efektif satış kurunun 1 Euro"nun 3,28 TL"den hesabı ile 33.902,08 TL olduğundan,33.902,08 TL"nin dava tarihi olan 24/06/2016 tarihinden itibaren yıllık %10.50 ve değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılar Bera Holding A.Ş. ve ..."dan müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı yönünden ise davalı şirketçe, dosyaya sunulan 28/02/2000 tarihli Baco Accest İnc başlıklı ödeme belgesinin, kâr payı ödemesinin ve diğer ödeme belgelerinin SPK"ya bildirilen listelerde yer aldığı, davacının yatırdığı 16.432 Euro"dan tediye ve kasa tediye makbuzundan dolayı 820 Euro, Baco Accest İnc başlıklı belgeden 4.001 Euro, kâr payı adı altındaki ödeme belgesinden dolayı 1.275 Euro"nun mahsubu sonucu bakiye 10.336 Euro davacı alacağı kaldığı, ayrıca, ödeme iddiası yargılamanın her aşamasında iddia edilebileceğinden, davalı tarafça istinaf dilekçesine ekli kâr payı ödemesine yönelik 6.356 DM"nin tespit edilen alacaktan düşümünün yapılmadığı, 6.356 DM"nin Euro karşılığının 3.249 Euro olup, söz konusu ödemenin SPK"ya bildirilen CD-3 12.liste EK-8.a-b. Kombassan Holding A.Ş. 1997 Kâr Payı Tablosunda 3.249 Euro olarak yer aldığı da gözetildiğinde, söz konusu ödemenin tespit edilen 10.336 Eurodan mahsubu sonucu davacının 7.087 Euro alacağı kaldığı, davacı dava dilekçesinde tercihini TL"den yana kullandığından dava tarihi itibariyle Merkez Bankası efektif satış kuruna göre 1 Euro = 3,28 TL"den 23.245,36 TL"yi talep ve dava hakkı bulunmakla, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 23.245,36 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar vermesi gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulu ile ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına, davacı tarafın davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, davacı tarafın alacak davasınn kısmen kabulü ile 23.245,36 TL"nin dava tarihi olan 24/06/2016 tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte müteselsilen davalılar Bera Holding A.Ş. ve ..."dan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
    (1) Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespitine ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ""31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun"un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
    Bu durum karşısında, Bölge Adliye Mahkemesince taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu"nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re"sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    (2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekili ile davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 17.02.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dairemiz çoğunluğunun bozma düşüncesine dayanak teşkil eden 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile çeşitli kanunlara eklenen Geçici 4. madde, kanaatimce, her şeyden önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve bu maddede öngörülen karar alma hakkıyla birlikte ele alındığında Anayasa’nın 36. maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyetini ihlal eden bir yasal düzenlemedir.
    Öte yandan, söz konusu hüküm, yine Anayasa’nın 9. maddesindeki yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin hükme, kanun maddesinin kamuoyunca bilinen ve sınırlı sayıdaki sermaye şirketi ile ve bu şirketler aleyhine açılan davalarla ilgili olduğu düşünülecek olursa Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi kapsamındaki 10/4. maddesi ile yasama meclisinin bir devlet organı sıfatıyla bu ilkeye uygun hareket etme zorunluluğuna ilişkin 10/5. maddesine, yine Anayasa’nın 35. maddesinde belirtilen ve kişinin temel hak ve hürriyetleri kapsamındaki mülkiyet hakkına ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılacağına ilişkin hükme aykırı olduğu gibi, buradan hareketle, devletin, kişinin temel haklarını hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmaya çalışması gerekmesine karşın hak arama ve mülkiyet hakkının kullanımının önüne geçen bir düzenleme olarak ortaya çıkmış bulunması nedeniyle Anayasa’nın 5. maddesine, keza düzenlemenin kişinin temel hak ve özgürlükleri kapsamındaki hak arama ve mülkiyet hakkının özüne dokunan niteliği gözetildiğinde Anayasa’nın 13. maddesine, Anayasa’nın 138/3. maddesinde görülmekte olan somut davalarla ilgili olarak yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili görüşme dahi yapılamayacağı hükme bağlanmış iken dava hangi nedenle açılmış olursa olsun verilecek kararın ve hatta yargılama giderlerinin dahi ne şekilde hükme bağlanacağının düzenlenmiş olması nedeniyle söz konusu hükme de aykırı düşmektedir.
    Her ne kadar Anayasa’nın 167. maddesinde devletin para, kredi, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alacağı öngörülmüş ise de, alınacak bu tedbirlerin herhalde Anayasaya aykırı bir kanuni düzenleme yoluyla gerçekleştirilmesi düşünülemeyecek olup aksinin kabulü Anayasa’nın başlangıç hükümlerine açıkça aykırı düşecektir.
    Tüm bu nedenlerle, çoğunluk kararının dayanağı yasa hükmünün, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması ve buradan çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi