Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/146
Karar No: 2020/3420
Karar Tarihi: 25.02.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2020/146 Esas 2020/3420 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2020/146 E.  ,  2020/3420 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
    AVUKAT ...
    DAVALILAR : 1-) VODAFONE TELEKOMÜNİKASYON A.Ş ADINA VEKİLİ AVUKAT ...
    2-) PİEM ENERJİ ELEK. ELEKT. İNŞ. MÜH. TUR. TAAH. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ADINA VEKİLİ
    AVUKAT ...
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 39. İş Mahkemesi


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı ...Ş. vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/02/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ...Ş. adına vekili Avukat Tuğçe Kodaz geldi. Davalı Piem Enerji Elek. Elekt. İnş. Müh. Tur. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı işverenler emrinde baz istasyonları arıza bakım teknikeri olarak çalıştığını, müvekkilinin hiçbir gerekçe gösterilmeden kendisiyle beraber teknisyen olarak çalışan bir kısım arkadaşlarının işten çıkartıldığını, işçilik alacaklarının ödenmediğini, müvekkillerinin emir ve talimatları Vodafone’dan aldığını, işin yapılmasındaki gerekli malzemelerin Vodafone tarafından sağlandığını, sadece sigortalarının çeşitli taşeronlar üzerinden gösterildiğini, bu durumun kanuna karşı hile olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.


    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu :
    İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekili ile davalı ...Ş. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, davalı ...Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı ...Ş. vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun"un 107 nci maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.
    6100 sayılı Kanun"un 107 nci maddesine göre;
    “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası Açabilir.
    (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
    (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.”
    Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.
    Hakime alacak miktarının tayin ve tespitinde takdir yetkisi tanındığı hallerde (Örn: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md 50, 51,56), hakimin kullanacağı takdir yetkisi sonucu alacak belirli hale gelebileceğinden, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız olduğu kabul edilmelidir. Örneğin, iş hukuku uygulamasında, Yargıtayca, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının yazılı belgelere ve işyeri kayıtlarına dayanmayıp, tanık anlatımlarına dayanması halinde, hesaba esas alınan süre ve alacağın miktarı nazara alınarak takdir edilecek uygun oranda indirim yapılması gerekliliği kabul edilmektedir. Bu halde, tanık anlatımlarına dayanılarak hesaplanan alacak miktarından hakimin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak indirim oranı baştan belirli olmadığından, alacak belirsiz kabul edilmelidir.
    Dava açılmasının sonuçlarından birisi de zamanaşımının kesilmesidir. Zamanaşımı dava dilekçesinde belirtilen talep sonucu miktar için kesilecektir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımının dava dilekçesinde belirtilen geçici talep sonucu için mi yoksa yargılama sonucunda miktarı tam olarak belirlenen kesin talep sonucunun tümü için mi dava tarihinde kesileceği konusunda 6100 sayılı HMK"da açık bir hüküm bulunmamaktadır.
    Belirsiz alacak davasının düzenlenme nedeni, davacının dava açarken alacağının tümü için dava açmak istediği hâlde, alacağının miktarını belirlemesi imkânsız veya kendisinden beklenemeyecek olmasıdır. Davacının belirsiz alacak davası açarken amacı alacağının tümünü dava etmek ve tümü hakkında karar verilmesini sağlamaktır. Kısmî dava açmakta olduğu gibi, alacağının bir kısmını dava etmek değildir. Dava dilekçesinde belirttiği talep sonucu da geçicidir, dava açarken asıl amacı alacağının belirlenir belirlenmez bu miktar üzerinden karara bağlanmasıdır. Belirsiz alacak davasında davacıya alacağını belirlemesinin imkânsız veya kendisinden beklenemeyecek olduğu istisnai bir durumda böyle bir dava açma olanağı tanınmıştır. Kanun koyucu alacağın belirlenmesinin imkânsız veya kendisinden beklenemeyecek durumda olması hâlinde belirsiz alacak davası açma imkânı tanıdığına göre, böyle bir davanın sonuçlarının da amaca uygun olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle talep sonucu hangi tarihte kesin olarak belirlenirse belirlensin, dava açıldığı tarihte kesin talep sonucu miktarınca zamanaşımı süresi kesilmiş sayılmalıdır (Pekcanıtez, H.: Belirsiz Alacak Davası (HMK m.107), Ankara 2011, s. 59).
    Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Somut uyuşmazlıkta, dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları belirsiz alacak davası konusu yapılmıştır. Söz konusu alacaklar tanık beyanlarına istinaden kanıtlandığından ve mahkemece uygun bir indirim suretiyle hüküm kurulduğundan, bu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilebilmesi olanaklıdır.
    Bu itibarla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, belirsiz alacak davası olarak açılan fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin gerek dava konusu edilen miktar gerekse talep artırımı ile yükseltilen miktarlar bakımından zamanaşımı dava tarihi itibariyle kesilecektir. Bir başka ifadeyle, zamanaşımı definin ileri sürülmesi durumunda, dava edilen ve artırılan miktarlar bakımından, dava tarihi itibariyle zamanaşımı değerlendirmesi yapılmalıdır.
    Somut olayda, davalı tarafından kanuni süre içinde cevap dilekçesi verilmesine karşın, davaya karşı zamanaşımı defi ileri sürülmemiştir. Bununla birlikte davacının talep artırım dilekçesi vermesinden sonra davalı tarafından ibraz edilen dilekçe ile cevap dilekçesinin ıslah edildiği ve bu suretle zamanaşımı definin ileri sürüldüğü bildirilmiştir.
    Bilindiği üzere kavram olarak ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir (6100 sayılı HMK. m. 176).
    Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı bir irade beyanı olduğundan, kanuni şartları yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı olmaksızın yapılabilir. Davanın tamamen ıslahı mümkün olduğu gibi kısmen ıslahı da mümkündür.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında belirtmek gerekir ki, kanuni süre içinde davaya cevap veren davalının, daha sonra cevabını ıslah suretiyle zamanaşımı defini ileri sürebilmesi olanaklıdır ve bu suretle ileri sürülen zamanaşımı definin dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim davalı ...Ş. vekili tarafından sunulan 21/11/2018 tarihli dilekçe ile cevap dilekçesinin ıslah edilerek zamanaşımı definin ileri sürüldüğü açık bir şekilde ifade edilmiştir.
    Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince, davalının cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zamanaşımı defi dikkate alınarak ve dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süreye göre zamanaşımı hesabının yapılması suretiyle hüküm kurulması isabetlidir. Buna mukabil, Bölge Adliye Mahkemesince, yanılgılı değerlendirme ile eldeki belirsiz alacak davasında ıslaha karşı zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

    Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, davalı ...Ş. yararına takdir edilen 2.540,00 TL. duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi