Hukuk Genel Kurulu 2018/396 E. , 2018/1170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı İzmir 8. İş Mahkemesince davalı ... Gıda Ltd. Şti. yönünden dosyanın işlemden kaldırılması sebebiyle üç aylık süre dolmadığından davanın tefrikine, diğer davalı yönünden ise davanın kabulüne dair verilen 27.12.2011 gün ve 2011/331 E.-2011/871 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 08.11.2012 gün ve 2012/4352 E.-2012/24550 K. sayılı kararı ile bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2017 gün ve 2017/22-2936 E.-2017/1582 K. sayılı kararı ile direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu kararının maddi hata istemi nedeniyle incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usuli kazanılmış hak denilir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun çeşitli istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nın 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E.- 19 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E.- 2010/54 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü – C. V, 6. b İstanbul 2001, s 4738 vd).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Maddi hata ise maddi (ve hukuki) bir olayın olup olmadığında (meydana gelip gelmediğinde) veya koşul yahut niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yayınları, Genişletilmiş Beşinci Baskı, 1996, s.:505).
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
O nedenledir ki; Yargıtay, bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 gün ve 2002/10-895 E.- 2002/838 K. ; 02.07.2003 gün ve 2003/21-425 E.- 2003/441 K.; 13.04.2011 gün ve 2011/9-101 E.- 2011/128 K. sayılı kararlarında da; maddi yanılgıya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı, iş mahkemelerince verilen kararlara karşı karar düzeltme yolunun kapalı oluşunun maddi yanılgıya dayalı yargı kararlarının düzeltilmesine engel olamayacağı, hatalı biçimde hak sahibi olmanın evrensel hukukun temel ilkelerine ters düşeceği, maddi gerçeğin her zaman önde geleceği kabul edilmiştir.
Ne var ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile karar düzeltme kanun yolu kaldırıldığından artık bu Kanun döneminde açılan işçilik alacaklarına ilişkin kararlara karşı maddi hata talebinde bulunulamayacağı açıktır.
Bununla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 304’üncü maddesi uyarınca, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilecektir (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 459’uncu md.).
Ancak iş mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtay tarafından verilen kararlara karşı maddi hatanın düzeltilmesi isteminin yukarıda belirtilen yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalara ilişkin olması gereklidir. İşin esasına ve hukuki olgu ile delillerin değerlendirilmesine yönelik maddi hatanın düzeltilmesi isteminde bulunulması mümkün değildir.
Sonuç olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile karar düzeltme kanun yolu kaldırıldığından artık bu Kanun döneminde açılan işçilik alacaklarına ilişkin kararlara karşı basit yazı ve hesap hataları ile benzeri açık hatalar dışında işin esasına ilişkin olarak maddi hatanın düzeltilmesi isteminde bulunulamayacaktır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2017 gün ve 2016/(7)22-2005 E.-2017/972 K. sayılı kararı ile de bu sonuca varılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilinin Hukuk Genel Kurulu kararına yönelik maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin itiraz nedenlerinin yazım ve hesap hataları ile benzeri açık hatalara ilişkin bulunmayıp işin esasına yönelik olduğu görülmekle davalı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oy birliği ile kabul edilmiştir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE, 06.06.2018 gününde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.