Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalının, eşine; hastalığını bahane ederek ondan iğrendiğini ve karılık yapmayacağını söylediği, davacının da, davalıya, namusuyla ilgili ağır sözler sarfettiği ve evden kovduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen olaylara göre, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı daha ziyade kusurlu ise de, davalı da kusurludur. Davalının, davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve cocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamıştır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre tarafların Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.12.2008 (Çrş.)