Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/6-1545
Karar No: 2013/74

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-1545 Esas 2013/74 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/6-1545 E.  ,  2013/74 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :   2009/92631
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : SİNCAN 3. Asliye Ceza
    Günü : 01.07.2008
    Sayısı : 48-496

    Hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından sanık S. O."nun 5237 sayılı TCK’nun 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl hapis, 116/1, 119/1-c maddeleri uyarınca 12 ay hapis ve 151/1 maddesi uyarınca 4  ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve verilen cezanın ertelenmesine ilişkin, Sincan 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.07.2008 gün ve 48-496 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 03.05.2012 gün ve 10788-9477 sayı ile;
    “Suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun Geçici madde; 1/1. fıkrası yollamasıyla aynı kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 231/5-14. madde ve fıkralarının uygulama olanağının karar yerinde tartışmasız bırakılması” isabetsizliğinden başka yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 26.06.2012 gün ve 92631 sayı ile;
    “Sanık olay günü beraberinde diğer sanık da olduğu halde müştekinin ikamet ettiği eve ahşap kapısının kilit kısmını kırmak suretiyle girerek evde bulunan altın eşyaları çaldıktan sonra kuyumcuya sattıkları ve müştekinin zararının karşılanmadığı dosya kapsamından anlaşılmış olmakla Sincan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.07.2008 tarih ve 2008/48-496 sayılı kararının onanması talep ve mütala olunmuş ancak, yüksek daire kararın bozulmasına karar verilmesi nedeniyle itiraz yasayoluna gidilmiştir. Sanık hakkında CMK.nun 231 nci maddesinin uygulanabilmesi için, önemli şart olarak belirttiği zararın giderilmesidir. CMK"nun 231/6-c. maddesi suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 6. Ceza Dairesince itiraz nedenlerinin yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
      TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
     İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık S. O. hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmış olup, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
     15.10.2007 tarihinde ahşap giriş kapısının kilit kısmından kırılmak suretiyle katılanın evine girilerek, 18 adet çeyrek altın, iki adet 8 gram çocuk bileziği, 22 ayar bir çift altın küpe, altın bileklik, iki adet harfli altın kolye, iki adet bayan kol saati, Nokia 2300 marka cep telefonunun çalındığı,
    Olay tespit tutanağına göre, 22.11.2007 günü saat 11.20 sıralarında sanık S. O. ve hakkındaki hüküm inceleme dışı olan sanık Ç."in, Sincan ve Etimesgut başta olmak üzere Ankara ili genelinde hırsızlık olaylarına karıştıkları yönünde ihbar yapılması üzerine  yakalandıkları,
    Sanık S.; Sincan bölgesinde 50’ye yakın eve girdiklerini, katılana ait evden de ziynet eşyalarını çaldıklarını, bileklik dışındakileri kuyumcuya sattıklarını beyan ettiği,
    Sanık Ç."in evinde yapılan aramada, katılanın evinden çalınan altın bilekliğin bulunarak katılana iade edildiği,
    Katılanın son celsede bileklik dışındaki diğer eşyalarının iade edilmediğini ve toplam 2.000 TL zararının olduğunu belirttiği, aynı oturumda hazır bulunan sanığın katılanın belirttiği eşyaların bedelini ödeyecek durumunun olmadığını, taksitler halinde ödeme konusunda da söz veremeyeceğini beyan ettiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının ilkeleri ve uygulanma koşulları üzerinde durulması gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu uygulama 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
    Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi de, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada uğranılan zarardan kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
    Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de mümkündür. Ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli olmayan suçlar yönünden bu şart aranmayacaktır.
    Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak koşuluyla kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hâkimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla tespite çalışmamalıdır. Zira 5271 sayılı Kanunun 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır.
    Diğer taraftan, CYY’nın 231. maddenin 9. fıkrasındaki, “altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen giderilmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir” şeklindeki düzenleme nedeniyle zararın denetim süresi içinde taksitler halinde ödenmesine karar vermek suretiyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verme imkanı bulunmaktadır. Ancak bu ihtimal, CGK"nun 29.09.2009 gün ve 91-212 sayılı kararında da açıklandığı üzere, sanığın zararın tamamını giderme yönündeki samimi iradesine karşın zarar miktarının derhal ödemeyi imkansız kılacak şekilde yüksek olması ve failin ekonomik durumu gibi nedenlerle zararın bir defada karşılanamaması durumunda sözkonusu olabilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Katılanın toplam 2.000 TL olan zararının karşılanmadığını söylediği oturumda sanığın, katılanın zararını karşılamayacağı gibi, taksitler halinde de ödemeye söz veremeyeceğini ifade ettiğinden olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif şartlarından birisi olan mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi şartının yerine getirilmediği görülmektedir. Dolayısıyla objektif şartlardan birisinin gerçekleşmediği bir ahvalde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi amacıyla yerel mahkeme hükmünün bozulmasında isabet bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartları bulunmadığından, haklı nedene dayanan itirazın kabulü ile Özel Daire bozma kararının  kaldırılmasına, hükmün esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi ise; Özel Daire bozma kararının isabetli olduğu ve itirazın reddi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 03.05.2012 gün ve 10788-9477 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, hükmün sanık S. O. yönünden esastan incelenmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.02.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi