Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/3-1443
Karar No: 2013/73

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/3-1443 Esas 2013/73 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/3-1443 E.  ,  2013/73 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2007/193966
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KARAMÜRSEL Asliye Ceza
    Günü : 30.03.2007
    Sayısı : 317-96

    Kasten yaralama suçundan sanık M.D.nin 5237 sayılı TCK’nun 86/2, 29, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca 1.500 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.03.3007 gün ve 317-96 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 08.02.2012 gün ve 6233-3872 sayı ile;
    "...b)Sanık M. D. hakkında verilen hükmün temyiz incelemesinde:
    Sanık hakkında hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı yasanın 3-b maddesi ile değişik 1412 sayılı yasanın 305/1. maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından, aynı yasanın 317. maddesi uyarınca katılan sanık H. S. müdafiinin temyiz talebinin reddine” karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 08.05.2012 gün ve 193966 sayı ile;
    “5271 sayılı Kanunun 298. maddesinde "Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder", hükmü yer almaktadır.
    5271 sayılı Kanunun 272. maddesinde;
    (1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re"sen incelenir.
    (2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.
    (3) Ancak;
    a) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
    b)Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
    c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, Karşı istinaf yoluna başvurulamaz, hükmü yer almaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.06.2011 tarih 2011/7-48 Esas ve 2011/128 Karar sayılı kararında; "Yargıtay"ın görevi, yasaların ülke genelinde hukuka uygun olarak uygulanıp uygulanmadığını denetlemek, içtihatları ile ülkede yasaların ve hukuk kurallarının uygulanmasındaki birliği sağlamaktır. Bu görev gözetildiğinde, temyiz incelemesine konu olan hükümde, suç niteliğinde bir isabetsizlik saptandığı takdirde, aleyhe temyiz olmasa bile bu husus bozma nedeni yapılacaktır. Aksinin kabulü, hukuk kurallarının ülke genelinde farklı uygulanmasına yol açar ki, bu da Yargıtay"ın kuruluş amacına ve eşitlik ilkesine aykırı olur. Zira aynı eylem nedeniyle değişik mahkemelerde yargılanan sanıklardan, suç niteliği doğru olarak belirlenen sanığın mahkûmiyeti ile ceza zamanaşımı, memuriyetten yoksun bırakılma, seçilme hakkının kaybı, olası bir af yasası vb. değişik durumlarla karşılaşması halinde olumsuz sonuçlara muhatap olabileceği, buna karşın, suç niteliği yanlış olarak belirlenen sanığın, açıklanan olumsuz sonuçlarla karşılaşmamasının söz konusu olabileceği, bu durumun da, eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi, hak ve adalet duygusunu da inciteceğinde kuşku yoktur" denilmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun 06.12.2011 tarih 2011/3-185Esas ve 2011/249 Karar sayılı kararında;
    "5271 sayılı Yasanın 223 ve 1412 sayılı CYUY"nın 305. maddeleri ile yargısal kararlarda varılan ilkeler dikkate alındığında, 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uygulanmak suretiyle tayin edilen sonuç adli para cezasının miktarına bakılmaksızın, maddedeki; "bu hükmün uygulanması kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" düzenlemesi uyarınca temyiz yeteneği bulunmakta ise de, benzer düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle 5237 sayılı TCK"nun 50 veya 52. maddeleri uygulanmak suretiyle hükmolunan ve başkaca herhangi bir hak kısıtlaması doğurmayan 2000 Liraya kadar (2000 Lira dahil) adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri kesin nitelikte olup, bu hükümlere karşı temyiz yasa yoluna başvurulamaz. Ancak kesin nitelikteki bu hükümler, kesinlik sınırını aşar nitelikle yaptırım içermek koşuluyla suç vasfına yönelik temyiz üzerine, bu hususla sınırlı biçimde temyiz incelemesine konu olabilirler" denilmiştir.
    Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.03.2007 gün ve 2006/317 E, 2007/96 K sayılı hükümde, sanık TCK’nun 86/2, 29, 62, 52/2-4. maddesi gereğince şahsi ve sosyal durumu, suçun işleniş biçimi, önem ve değeri gözetilmek sureti ile seçimlik cezalardan adli para cezası tercih edilmek sureti ile 1500 TL adli para cezasına mahkum edilmiştir. Karar tarihi itibariyle verilen adli para cezası kesinlik kapsamaktadır. Katılan vekili temyiz dilekçesinde müvekkilinin, sanığın eylemi neticesinde ciddi şekilde yaralandığını, kaşında oluşan yaranın sabit eser niteliğinde bulunup bulunmadığının tesbiti bakımından 6 ay sonra muayene edilerek rapor tanziminin gerektiği ancak mahkemece bu muayene işlemi yaptırılmadan ve rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği belirtilerek verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir.
    Kocaeli Devlet Hastanesi Adli Tıp Bölümünce H. S. hakkında tanzim edilen 31.07.2006 tarihli raporda, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile iyileşmeyeceği, hayat fonksiyonlarını hafif 1. derecede etkileyecek şekilde kemik kırığının meydana geldiği, yüzdeki yaralanmanın sabit eser niteliğinde olup olmadığı konusunda rapor tanzimi için 6 aylık sürenin geçmesi gerektiğini belirtilmiştir. Sabit eser konusunda herhangi bir inceleme yaptırılmadan hüküm tesis edilmiştir.
    Katılan vekilin; kesin nitelikte olan bu hükmü suç vasfına yönelik olarak temyiz ettiğinden katılan vekilinin uygulanmasını istediği maddeler, kesinlik sınırını aşar nitelikte yaptırım içerdiğinden Yüksek Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bu görüşünün yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmıştır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesince itiraz nedenlerinin yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık M. D."nin katılan H. S."e karşı gerçekleştirdiği kasten yaralama suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmış olup, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairece, katılan H.S. vekilinin sanık M. D. hakkındaki mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Sanık M.D.hakkında 12.11.2006 tarihli iddianame ile, kullandığı iş makinesiyle katılan H. S."e çarptıktan sonra birde tekme ve tokat ile vurarak yaraladığı iddiasıyla kamu davası açıldığı,
    Katılan H. S."in aşamalarda istikrarlı olarak, kendisinin ...... 1 isimli sitenin yöneticisi olduğunu, olay tarihinde H. C. B."un rıhtımda çalışma yapmak için iş makinesi getirttiğini, iş makinesinin rıhtıma zarar vereceğini söyleyerek söz konusu yerden değil de diğer girişten gelmesini istediğini, H. C."in de iş makinesi sürücüsüne gelmesi için işaret ettiğini, bunun üzerine durması için iş makinesinin yanına gittiğini, iş makinesini kullanan M. D."nin kendisine sinkaflı küfürler ettikten sonra iş makinesinin üzerinde ayağa kalkarak tekme ile göğsünün sol üst tarafına vurduğunu, bu sırada iş makinesinin sahibi S. E."in kollarından tuttuğunu, H.C.in de cep telefonu ile alnına vurduğunu, sanıklardan kurtulmak için denize atladığını, denizden çıkınca H. C.ile tekrar birbirlerine girdiklerini, parmağının da bu sırada kırılmış olabileceğini beyan ettiği,
    Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda sanığın katılana tekme vurmak suretiyle yaraladığı kabul edilerek sanığın TCK"nun 86/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği,
    Katılan vekilinin de 09.05.2007 tarihli temyiz dilekçesinde, başlık kısmına müşteki sanık olarak M. D."nin ismini yazıp, H. C. B. ve Ş. E.yönünde tevsii tahkikat taleplerinin olduğunu beyan ettikten sonra, katılanın beyanları doğrultusunda olayı anlattığı, sanığın katılana bir kez tekme ile vurduğunu, katılanın alnının açılmasına sebep olan H. C.B. ve ona yardım eden S. E. hakkında dava açılmadığını, tevsii tahkikat taleplerinin reddine karar verildiğini, katılanın kaşında meydana gelen yaranın sabit eser niteliğinde olup olmadığı konusunda olay tarihinden altı ay sonra rapor aldırılmadan karar verildiğini belirttiği,
    Anlaşılmaktadır.
    5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibariyle uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 305. maddesi uyarınca, ceza mahkemesince verilen hükümler temyiz yasa yoluna tabidir.
    Ancak;
    1 - İkimilyar liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,
    2 - Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
    3 - Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
    Kesin olup, bu hükümler hakkında temyiz yasa yoluna başvurulamaz.
    “İkimilyar liraya kadar (İkimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümlerin” temyiz edilemeyeceğine ilişkin 1412 sayılı CMUK"nun 305. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendinin, Anayasa Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren 23.07.2009 gün ve 65–114 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra verilen, ister hapis cezasından çevrilen, ister doğrudan hükmolunan adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin 14.04.2011 tarihine kadar hiçbir miktar gözetilmeksizin, 14.04.2011 gün ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 23. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nun 272. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde “hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen 3.000 Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yasa yoluna başvurulamayacağı” şeklinde yapılan değişiklik ve aynı kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Yargılaması Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen, “bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz” şeklindeki geçici 2. madde gözönünde bulundurulduğunda, 14.04.2011 tarihinden sonra ise, ancak doğrudan hükmolunan 3.000 Türk Lirasından fazla adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümlerinin temyizinin olanaklı hale geldiği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun 30.09.2003 gün ve 226-229 ile 27.01.2004 gün ve 3-14 sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere; bahse konu iptal kararının, yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan hükümlerin nasıl etkileneceği sorunu, usul yasalarının zaman bakımından uygulanması ile ilgilidir.
    Usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan, aksi açıkça düzenlenmiş olmadıkça "hemen (derhal) uygulama” ilkesidir. Bu ilke uyarınca usul işlemleri, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan usul kanunu hükümlerine tabi olacaktır. O halde, ceza yargılaması sırasında, kanunda değişiklik olduğunda veya dayanılan bir usul kuralına ilişkin kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi halinde, yeni kanun ya da iptal sonucu ortaya çıkan usul prosedürü hemen uygulanmalıdır. Ancak, 5320 sayılı Kanunun 4/2. maddesinde de ifade edilen bu durum, önceki kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde, o kanuna uygun biçimde yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmez.
    Bu ilkenin sonucu olarak;
    a- Usul işlemleri kural olarak yürürlükteki kanuna göre yapılacaktır.
    b-Yürürlükteki kanuna göre yapılmış işlemler, sonradan yürürlüğe giren kanun nedeniyle geçerliliğini yitirmeyecektir.
    c- Yeni kanunun ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğünden sonra yapılması gereken usul işlemleri ise yeni kanuna ya da iptal kararıyla ortaya çıkan usule tabi olacaktır.
    d- Yeni kanunun uygulanmasında, sanığın leh veya aleyhinde sonuç doğurmasına bakılmayacaktır.
    Anayasa Mahkemesi iptal kararının yürürlük tarihinin 07.10.2010 (Resmi Gazete"de yayımlandığı 07.10.2009 tarihinden 1 yıl sonra) olması nedeniyle; yerel mahkemenin 30.03.2007 tarihli hükmünün temyize tabi olup olmadığı sorununun, iptal kararıyla ortaya çıkan yeni duruma göre değil, 30.03.2007 tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
    5271 sayılı Kanunun 223 ve 1412 sayılı CMUK’nun 305. maddeleri ile yargısal kararlarda varılan ilkeler dikkate alındığında, 647 sayılı Kanunun 4. maddesi uygulanmak suretiyle tayin edilen sonuç adli para cezasının miktarına bakılmaksızın, maddedeki; “bu hükmün uygulanması kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez” düzenlemesi uyarınca temyiz yeteneği bulunmakta ise de, benzer düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 50 veya 52. maddeleri uygulanmak suretiyle hükmolunan ve başkaca herhangi bir hak kısıtlaması doğurmayan 2000 Liraya kadar (2000 Lira dahil) adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri kesin nitelikte olup, bu hükümlere karşı temyiz yasa yoluna başvurulamaz. Ancak kesin nitelikteki bu hükümler, kesinlik sınırını aşar nitelikle yaptırım içermek koşuluyla suç vasfına yönelik temyiz üzerine, bu hususla sınırlı biçimde temyiz incelemesine konu olabilirler.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Katılan vekilince verilen temyiz dilekçesinde ileri sürülen ve eylemin vasfına yönelik olan iddiaların, hakkında dava açılmayan ve bu nedenle de hüküm kurulmayan H. C. ve S. ile ilgili olması, sanık M."un eylemi ile ilgili olarak vasfa yönelik bir temyizin bulunmaması ve bu durumun temyiz dilekçesinden de açıkça anlaşılması karşısında, üzerine atılı eylemin vasfına yönelik bir temyiz başvurusu bulunmayan sanık M. hakkında hükmolunan para cezası miktar itibariyle kesin nitelikte olup, temyiz yeteneği bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, sanık hakkında kurulan hükmün temyizi kabil olmadığından, katılan vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin Özel Daire kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dokuz Genel Kurul Üyesi itirazın kabulü gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.02.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi