Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3707 Esas 2020/5862 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3707
Karar No: 2020/5862
Karar Tarihi: 20.10.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3707 Esas 2020/5862 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı bankadan telefonla kullandırılan kredinin ödemesi için babasının hayat sigortası yaptırması gerektiği ve davalının bu sigortayı yapmadığı gerekçesiyle menfi tespit davası açan davacının talebi reddedilmiş. Ancak davacı tarafın Tüketici Korunması Kanunu'na göre hak talep etme hakkı bulunduğu ve açılan davanın havale edilmesi gerektiği, ayrıca davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur. Kararda, miras ortaklığı hükümleri gereğince, tüm mirasçıların davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği ifade edilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri.
3. Hukuk Dairesi         2020/3707 E.  ,  2020/5862 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, babası ..."un, davalı ...’ın ... Şubesinden 18.000,00 TL krediyi 02/03/2015 tarihinde telefonla yapılan sözlü görüşme ile kullandığını, toplamda 1.554,00 TL"sinin davalıya ödendiğini, ancak babasının 04/06/2015 tarihinde kalp yetmezliği sebebiyle vefat ettiğini, bunun üzerine davalı bankanın bakiye borcu mirasçılardan tahsil etmek üzere harekete geçtiğini, mirasçıları tek tek arayarak babalarının borcunu ödemelerini talep ettiğini, baba..."in bu krediyi banka şubesine telefon etmek vasıtasıyla kullandığını, bu konuşmanın ilgili banka tarafından kayda alındığını, ..."in bankacının sorduğu sorulara onaylıyorum şeklinde cevap verdiğini, hayat sigortası yapılırken de onayladığını ancak bankanın bu sigortayı yapmadığını, bu konuşmalarda kızı ..."un müteveffanın yanında olduğunu, görevini ihmal ederek hayat sigortası yapmayan davalı bankanın bu açığını borçlusunun mirasçılarından karşılamaya çalıştığını, bunun kötüniyet göstergesi olduğunu, haklı davalarının kabulü ile davalıya böyle bir borcunun olmadığının tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davanın Tüketici Mahkemesinde açılması gerektiğinden görev yönünden ve davanın diğer mirasçılarla birlikte açılması gerektiğinden sıfat yokluğundan, yine telefonda kullandırılan kredi sebebiyle de resen hayat sigortası yaptırma hak ve yetkisi bulunmadığından kredi kullanan şahsın poliçeyi bizzat imzası gerektiğinden bahisle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    1-Davacı taraf, muris babasının telefon görüşmesi ile kredi kullandığını fakat, hayat sigortasını da onayladığını belirterek vefat eden murisin kredi borcundan dolayı sorumlu olmadığının tespit edilmesini talep etmiştir. Öncelikle, kullandırılan kredinin evrakları getirtilerek bu hukuki ilişki içerisinde davacı taraf ile davalı banka arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekmekteyken mahkemece bu hususun gözardı edildiği anlaşılmaktadır. Görevle ilgili
    düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Yukarıda açıklanan husus değerlendirilerek, mahkemece, taraflar arasındaki Kredi Sözleşmesinin getirtilerek, ilişkinin niteliği belirlendikten sonra davanın tamamı yönünden işin esasına girilmesi gerekirken aksi şekilde Genel Mahkeme Sıfatıyla davaya devam olunması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2- Davacı, murisin malvarlığına ilişkin olarak tek bir mirasçı olarak eldeki davayı açmış olup, miras ortaklığı hükümleri gereğince murisin malvarlığına ilişkin olarak açılmış olan davalara tüm mirasçılar tarafından birlikte devam edilmesi gerekecektir. Zira, miras ortaklığında tüm mirasçılar arasında elbirliği (iştirak) mülkiyet hükümleri geçerli olup, tüm mirasçılar zorunlu dava arkadaşı konumundadır (TMK 640, 702). Bu durumda, mahkemece, muris ..."un, veraset ilamı getirtilerek varsa mirasçıları davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme sonucu taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
    3-Bozma nedenlerine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda bir ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.