21. Hukuk Dairesi 2017/1577 E. , 2018/6334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar ile feri müdahil Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyerinde 16.05.2001 – 01.01.2005 tarihleri arasında geçen ve Kurum"a bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece, davanın kabulüne davacının davalı iş yerinde 16/05/2001 - 01/01/2005 tarihleri arasında 3 yıl 7 ay 15 gün süre ile hizmetinin olduğu ve asgari ücret karşılığında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; işyerinin 1988-2010 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu, işveren tarafından davacının 01.01.2005-30.01.2010 tarihleri arasındaki çalışmalarının Kurum"a bildirildiği, dönem bordrosunun verildiği, dönem bordrosunda davacının adının olmadığı, iddia edilen dönemde bordro çalışanlarının olduğu, bordro tanıklarının dinlenmediği, komşu işyeri tanıklarının dinlendiği, iddia edilen dönemin bir kısmında ( 16.05.2001-08.12.2002) davacının çalışmaları dava dışı işyerleri tarafından Kurum"a bildirildiği, anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş, davalı işyerinde 2001-2002 yılları arasında çalışması bildirilen bordro çalışanlarını tanık olarak dinlemek, iddia edilen dönemin bir kısmında ( 16.05.2001-08.12.2002) davacının çalışmaları dava dışı işyerleri tarafından Kurum"a bildirildiğinden, davacının dava dışı işyerlerinde fiili çalışması bulunup bulunmadığını tespiti için davacı adına hizmet bildiriminde bulunan dava dışı işyerlerinin bordro tanıklarını dinlemek, davacının dava dışı işyerlerinde fiili çalışması tespit edilirse dava dışı işyerleri tarafından bildirimi yapılan süreleri dışlamak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna talebi aşmayacak şekilde karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalılar vekili ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 13.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.