11. Hukuk Dairesi 2017/3343 E. , 2019/2296 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29/11/2016 tarih ve 2015/1225 E 2016/566 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine - kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince verilen 15/06/2017 tarih ve 2017/314-2017/374 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 26.03.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. Kazım Gökhan Engür dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dava dışı şirket tarafından 2001 yılında haksız ve hukuka aykırı olarak elektrik faturası tahakkuk edildiği iddiası ile açılan davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/418 E-2009/270 K. sayılı dosyasında verilen kısmen kabul kararının onandığını ve icraya konulması sonrasında da müvekkili tarafından 25.8.2010 tarihinde 181.271,37 TL ödeme yapıldığını, sözleşme uyarınca müvekkili tarafından yapılan ödemeden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, 181.271,37 TL"nın ödeme tarihi olan 25.8.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahslini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacı şirketteki hisselerinin hisse devir sözleşmesi kapsamında özelleştirildiğini, gerek ihale şartnameleri gerek İHDS hükümlerine göre davacının geriye dönük alacak talebinde bulunamayacağını, devir tarihi itibariyle borç ve alacak devri yapıldığını, rücuya konu dava ihbar edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda verilen ilama istinaden dava dışı üçüncü kişiye yaptığı ödemeyi taraflar arasında imzalanan 24/07/2016 tarihli İHDS uyarınca davalıdan talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 181.271,37 TL"nın dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket tarafından, 2001 yılında dava dışı şirkete haksız ve hukuka aykırı elektrik faturası tahakkuk edilmesi nedeniyle ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/418 E - 2009/230 K sayılı kesinlemiş ilamının icraya konulması üzerine ödeme yapıldığı, dayanak dava 20/09/2001 tarihli elektrik faturasından kaynaklandığından davacının ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı, davacının ... olduğu bedeli İHDS"nin 7.4. ve 7.6 m. uyarınca davalıdan talep hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/11/2016 tarih ve 2015/1225 E- 2016/566 K. sayılı kararının HMK"nın 353/1-.b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın kabulü ile 181.271,37 TL"nın 25/08/2010 ödeme tarihinden itibaren değişen oranda avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 9.286,65 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26/03/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde ... Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile ... özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiye"deki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı ..."a ait olmakla birlikte, ..."tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
... tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı ..."a ait olmak üzere 28.06.2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı Dicle Enerji Yatırım San. ve Tic. A.Ş"ye devredilerek 28/06/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 28/06/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce 04/09/2009 tarihinde yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında 28/06/2013 tarihinde ...tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle ...nin özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı ..."tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 28.06.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ..."ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 28/06/2013 tarihi öncesi, 04/09/2009 tarihinde yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı ..."tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 28.06.2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 28.06.2013 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen 04/09/2009 günlü dava konusu ödemeden dolayı, 28.06.2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile dava reddedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddiyle yazılı gerekçe ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.