22. Hukuk Dairesi 2019/2034 E. , 2019/7792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalı işyerinde 2002 tarihinden bu yana çalıştığını, 5 yıldan fazla sürede davalı Belediyenin ulaşım biriminde otobüs - minibüs şoförü olarak görev yaptığını, davalı işveren ile Genel İş Sendikası arasında bağıtlanan ve işyerinde geçerli Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını, işyerinde haftanın 6 günü 06:45 - 19:30 saatleri arası çalıştığını, yapılan şikayet üzerine işyerinde Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı İş müfettişlerince inceleme yapıldığım inceleme sonucu işyerinde haftada 25 saat 30 dakika fazla çalışma yapacak mahiyette çalışıldığının tespit edildiğini, Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereği fazla çalışma ücretinin normal ücretin % 100 zamlı olarak tespit edildiğini, işyerinde 14/03/2012 tarihinden sonra fazla mesailerin bordrolarda gösterilmeye başlandığını, ancak ödemelerinin yapılmadığından icra takibine konu edildiğini beyanla 14/03/2012 tarihînden öncesi dönemde de davacının aynı koşullarda çalıştığından 14/03/2012 tarihine kadar olan dönem için fazla mesai alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Belediye vekili; 6360 sayılı Kanun kapsamında ... Belediyesinin tüzel kişiliğinin sona erdiğini, söz konusu belediyede çalışan işçilerin bir kısmının ... Belediyesine devir olduklarını, davacının da her türlü hak ve alacakları ile birlikte ... Genel Müdürlüğü"ne devir olduğunu, ... Belediyesine devredilmediği için davacıya ait hiçbir bilgi ve belgenin ellerinde olmaması dolayısıyla davanın esasına karşı beyanda bulunduklarını ve husumetin... Genel Müdürlüğü"ne yöneltilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddedilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 17/04/2018 tarihli bozma ilamı ile karar bozulmuş bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:Tarafların hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. 6217 sayılı Kanunun 30.maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuku Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/2.maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, temyiz edenden 434.madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verileceği düzenlenmiştir..
Somut olayda dosya içeriğinden, ... 1.Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 19/07/2018 tarihli tensip zaptı ile; taraflara duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmesine, bozma kararına uyulup uyulmama konusunun duruşmada dikkate alınmasına, duruşmanın 26/07/2018 günü saat 10:00’a bırakılmasına karar vermiştir. Söz konusu tensip zaptı ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma kararı 24/07/2018 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 24/07/2018 tarihli dilekçesi ile; 26/07/2018 günü İzmir 8. İş mahkemesinin 2017/342 esas sayılı dosyasının duruşmasına katılacağını bildirilerek mesleki mazeretinin kabulü ile yeni duruşma günün UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. ... 1.Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 26/07/2018 günlü (saat 10:05’de) yapılan duruşmasında; Davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu görüldü. Okundu, dosyasına eklendi” denildikten sonra söz konusu mazeret dilekçesi hakkında mazeretin kabulü ya da mazeretin reddi yönünde herhangi bir karar vermeksizin; davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Mahkemece mazeret dilekçesi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermeksizin bozma ilamının içeriğine karşı değerlendirme ve beyanda bulunma olanağını davacı tarafa vermemiş olması hukuki dinlenilme hakkının ihlali mahiyetinde olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi