11. Hukuk Dairesi 2017/3246 E. , 2019/2295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 05/05/2017 tarih ve 2016/541-2017/319 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 26.03.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı asil vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından 26.11.2008 tarihinde ... 7. İcra Müdürlüğünün 2008/24480 E. sayılı dosyasında müvekkili ile dava dışı şirket ortağı ... hakkında ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafından takibin dayanağının davalı ile dava dışı ortak ... arasında 09.03.2007 tarihinde gerçekleştirilen hisse devri olarak gösterildiğini, davalının iddiasına göre de bu devrin gerçek bir devir olmayıp şirketin yüksek miktarlı kredi kullanması aşamasında pürüzleri ortadan kaldırmak için yapılan inançlı bir devir olduğunu, kredi işlemlerinin sonuçlanmasından sonra devralan ...’ın söz konusu hisseleri davalıya devretmeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüdün yerine getirilmemesi halinde hisse devir bedelinin davacı şirket ile ... tarafından müştereken müteselsilen ödeneceğine dair 09.03.2007 tarihli protokol düzenlendiği iddiasının gerçek olmadığını, müvekkilinin söz konusu icra takibinden ... SGK İl Müdürlüğünden olan alacaklarının haczedilip haciz ihbarnamesinin tebliği ile 18.10.2010 tarihinde haberdar olduklarını, müvekkili şirketin ve diğer ortakların haberi olmadan davalı ile dava dışı ... arasında gerçekleştirilen borçlandırıcı işlemin müvekkili açısından bağlayıcı olmayacağını, dava dışı şirket müdürü ...’ın TTK’nın 443/2. maddesi uyarınca böyle bir borçlandırıcı işlem için yetkisi bulunmadığını, söz konusu icra takibinin 26.11.2008 tarihinde yapılması üzerine ...’ın aynı gün icra dairesine giderek ödeme emirlerini tebliğ alıp aynı gün borcu kabul etmesinin davalı ile iş birliği içinde
olduklarının göstergesi olduğunu, ayrıca icra dosyasında dava dışı ...’a yönelik hiçbir işlem yapılmamasının muvazaanın göstergesi olduğunu ileri sürerek, icra dosyasına yatan ve yatacak paranın davalıya ödenmemesini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığının tespitini ve %40 tazminatın ödenmesini talep etmiş, ıslahla 09.03.2007 tarihli adi yazılı sözleşmenin garanti sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceğini, TTK’nın 542. maddesi yollamasıyla 321. maddesi uyarınca ve anasözleşmeye göre dava dışı ...’ın şirketin amaç konusu ile ilgili olmayan bu sözleşmeyi imzalama yetkisi bulunmadığını, şirket müdürüne ortaklar kurul kararı ile de garanti sözleşmesi imzalama yetkisi verilmediğinden söz konusu sözleşmenin şirketi ilzam etmeyeceğini ileri sürerek, hisse devri ve garanti sözleşmesi olarak nitelenen adi yazılı belgeden kaynaklanan borcun bulunmadığının tespiti ile bu kapsamda tahsil edilen paranın istirdadı ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin yetkilisinin icra dosyasındaki kabul beyanından sonra menfi tespit davası açılamayacağını, dava dışı ...’ın münferit imza yetkisine sahip bulunduğunu, garanti sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, hisse devir işlemi davacı şirketi devir tarihinde yetkili temsilcisi olan dava dışı ... ile davalı arasında yapılmış olup, dava dışı şirket müdürü davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olmakla TTK"nın 320 m. gereğince şirkete karşı özenli hareket etme yükümlülüğü bulunup, TTK"nın 334. m. gereğince de şirket ile kendisi veya başkası adına işlem yapmasının yasak olduğu, işlemde taraf olan ve hisse devir alan dava dışı şirket müdürünün imzalamış olduğu protokol garanti sözleşmesinin hem kendisi hem de şirket adına imzalanmış ise de, kendisi ve davalı lehine ve şirket aleyhine sözleşmeyi imzalamasının özen yükümlülüğüne aykırı davranış olduğu gibi, şirket ile başkası adına işlem yapma yasağına da aykırı olup, şirkete zarar verecek nitelikte olduğunu bilmemesi mümkün olmadığı gibi, işlemde taraf olan davalının da iyi niyetli olduğunu ileri süremeyeceği, davalı tarafça inançlı işlem olduğu ileri sürülen hisse devri davalı ile dava dışı şirket müdürü ... arasında imzalanmış olup, davacı şirketi bağlamayacağı, şirketin işleme açık bir onay ve muvafakati de bulunmadığından davalının şirkete karşı hüküm ifade etmeyecek olan protokol garanti sözleşmesine dayanarak davacıdan hisse devir bedelini talep etme hakkı bulunmadığı, davalının takipte kötüniyetli olduğunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacının ... 7. İcra Müdürlüğünün 2008/24480 E. sayılı takip dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip nedeniyle davacı adına yapılan 206.683,59 TL ödemenin 26.10.2010, 338.413,90 TL ödemeninde 02.12.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 27.926,71 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.