Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/6-1477
Karar No: 2013/63

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-1477 Esas 2013/63 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/6-1477 E.  ,  2013/63 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname :  2011/179707
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ADANA 4. Ağır Ceza
    Günü : 01.03.2011
    Sayısı : 62-67

    Yağma suçundan sanıkların 5237 sayılı TCK"nun 149/1-a-c, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca mağdur sayısınca uygulama yapılmak suretiyle toplam 22 yıl 16 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.07.2009 gün ve 108-257 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 01.12.2010 gün ve 29530-19077 sayı ile;
    "16.05.2007 tarihli iddianame ile sanıkların yağma suçundan bir kez cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda sanıklar hakkında iki ayrı yağma suçundan hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK"nun 170. maddesine uygun olarak iki ayrı yağma suçuyla ilgili ek iddianame ile kamu davası açılması sağlanmadan, yazılı biçimde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi ise 01.03.2011 gün ve 62-67 sayı ile;
    "İddianamede sanıkların iki mağdura karşı da yağma suçunu işlediklerinin öne sürülmesi nedeniyle iki dava var olduğu, bozma ilamının benimsenmesi halinde iddianamenin hangi mağdura vaki suç nedeniyle düzenlendiğinin kuşkuda kalacağı, açılan davada mağdurun tespitinin mümkün olmaması nedeniyle hangi mağdur için ek iddianame ile dava açılacağının tespit edilemeyeceği, bu halin onarılamaz yeni bir soruna neden olacağı, yağma, hırsızlık, dolandırıcılık gibi mala karşı işlenen suçlarda mağdur sayısı kadar suçun oluşması, iddianamede iki mağdura yer verilmesi ve sanıkların iki mağduru yağmaladıklarının anlatılması karşısında tek sevk maddesi gösterilmesinin maddi hataya dayandığı, mahkememizce bu hatanın gözetildiği ve ek savunma verilerek davanın sonuçlandırıldığı, iddianamedeki açıklık karşısında ek iddianame düzenlenmesine gerek olmadığı" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.06.2011 gün ve 179707 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.10.2011 gün ve 11755-43813 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.03.2012 gün ve 42015 sayı ile;
    "Bozma ilamı sonrasında yapılan duruşmada mahkemece önceki hükümde direnilmesine karar verilmiştir. Temyiz incelemesinin Yargıtay Ceza Genel Kurulunda yapılması gerekirken, 6. Ceza Dairesinde yapılan inceleme sonucunda hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2011 gün ve 2011/62-67 sayılı kararın incelenmesinde, iddianame ile sanıkların yağma suçundan bir kez cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı yargılama sonucu sanıklar hakkında iki ayrı yağma suçundan hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK"nun 170. maddesine uygun olarak, iki ayrı yağma suçuyla ilgili ek iddianame ile kamu davası açılması sağlanmadan sanıklara sadece ek savunma verilerek hükmün kurulması yasaya aykırı bulunmuştur.
    Açıklanan nedenlerle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12.10.2011 gün ve 11755-43813 sayılı kararı kaldırılarak, Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2011 gün ve 62-67 sayılı direnme kararının bozulmasına karar verilmesi" isteminde bulunmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle değişik 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.10.2012 gün ve 16948-17205 sayı ile itirazın kabulüne; 12.10.2011 gün 11755-43813 sayılı onama kararının kaldırılmasına, direnme konusunda karar verilmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yağma suçundan sanıkların cezalandırılmalarına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık iddianamenin kapsamına göre sanıklar hakkında yağma suçundan iki ayrı dava açılıp açılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2007 gün ve 7532-373 sayılı iddianamesinde; "Müştekilerin Gaziantep"ten getirdikleri çelik kasaları seyyar olarak pazarlamaya çalıştığı, küçük sanayi bölgesinde bulundukları sırada şüphelilerin gelip kasa almak istediklerini söyledikleri, tarafların anlaşmaları üzerine şüphelilere aldıkları kasaları teslim etmek, müştekilerin paralarını şüphelilere ait fabrikada almak üzere müştekilere ait kamyonete binerek hipodrom arkasına doğru gittikleri, burada şüphelilerin aracı durdurdukları ve telefon etme bahanesiyle aşağıya indikleri, şüphelilerin bir tanesi dokuz milimetre çapındaki kuru sıkıdan çevrilme tabanca ile ele geçmeyen ruhsatsız ikinci bir tabancayı bellerinden çıkarıp müştekilerin başına dayayarak onlara ait bir adet Nokia 3510, bir adet Nokia 6230 İ, bir adet Motorola C 113 ve bir adet Motorola C 115 marka cep telefonu ile kamyonetin sağ paspası altındaki 1.240 TL para ile 530 TL ve 380 TL meblağlı iki adet çek ile 450 TL miktarlı senedi zorla almak suretiyle atılı suçu işledikleri" biçimindeki anlatım ve TCK"nun 149/1-a-c maddesine aykırılık olarak gösterilen sevkle, sanıklar hakkında iki mağdura karşı işlenen yağma suçundan kamu davası açıldığı, 09.07.2009 tarihli duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısının sanıkların yağma suçundan iki kez cezalandırılmaları isteminde bulunduğu, yerel mahkemece de ek savunma hakkı verilerek sanıklar hakkında iki mağdura yönelik yağma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyeti yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek fiille ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir.
    Ceza Muhakemesi Kanununun "Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir" şeklinde düzenlenmiş olan 170. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisna hükümler hariç olmak üzere, kural olarak Cumhuriyet savcısınca düzenlenen iddianame ile açılır. Anılan maddenin dördüncü fıkrasında da; "iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Aynı Kanunun "hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi" başlıklı 225. maddesindeki; "Hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir" şeklindeki düzenleme gereğince de, hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
    Maddedeki özenle seçilen ifade biçiminden anlaşıldığı üzere, hükmün konusu iddianamede gösterilen fiildir. Bir fiil nedeniyle dava açıldığının kabul edilebilmesi için o fiilin iddianamede açıkça gösterilmesi gerekir. İddianamede anlatılan ve çerçevesi çizilen fiilin dışına çıkılarak dava konusu yapılmayan bir fiil nedeniyle yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna mutlak aykırılık hallerindendir. Bu bakımdan iddianamenin ayrıntılı olması, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiilin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde açıklanması, suçun açık ve net bir biçimde belirtilmesi zorunludur. Böylece sanık, savunma yapmadan önce iddianamede açıklanan, üzerine atılı suçun ne olduğunu ve hangi kanun maddelerinin uygulanacağını anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunma imkânı sağlanarak, savunma hakkı kısıtlanmamalıdır.
    Öğretide "davasız yargılama olmaz" ve "yargılamanın sınırlılığı" olarak ifade edilen ilke uyarınca hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.
    CMK"nun 226. maddesinde de; "Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez. Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır. Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır" hükmü getirilmiştir.
    Kanun koyucu bu düzenlemeyle; iddianamede anlatılan fiil değişmemiş olmakla birlikte, o fiilin hukuksal niteliğinde değişiklik olması halinde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç vasfına göre hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu düzenlemenin sonucu olarak mahkeme, fiilin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin suç eşyasının kabul edilmesi suçunu oluşturacağı görüşünde olan ya da anlatım kısmında açıkça belirtilmesine rağmen sevk maddeleri eksik gösterilen iddianame ile karşı karşıya kalan mahkeme, sanığa ek savunma hakkı vermek suretiyle hüküm kurabilecektir. İddianamede anlatılan olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması halinde de gerekli görüldüğünde her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidecektir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanıkların çelik kasa satın alacaklarını söyleyerek mağdurları ıssız bir yere götürmeleri ve silah göstermek suretiyle her iki mağdurun üzerlerinde bulunan cep telefonu, çek, senet ve paraları almaları şeklinde iddianamede anlatılan olayda, her iki mağdura karşı gerçekleştirilen yağma eyleminin ayrıntılı bir şekilde anlatılmış olması karşısında, her iki mağdura karşı işlenmiş olan yağma suçundan ayrı ayrı dava açıldığının kabulü gerekmektedir.
    İddianamede sanıkların TCK"nun 149/1-a-c maddesinin bir kez uygulanması suretiyle cezalandırılmaları talep edilmiş ise de, anlatılan ve dava konusu yapılan eylem, sanıkların her iki mağdura karşı da gerçekleştirdikleri yağma fiilidir. Bu durumda yerel mahkemece ek savunma hakkı verilmek suretiyle sanıklar hakkında iki ayrı yağma suçundan hüküm kurulması isabetlidir.
    Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, dosyanın hükmün esasının incelenmesi amacıyla Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2011 gün ve 62-67 sayılı kararındaki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
    2- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.02.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi