21. Hukuk Dairesi 2016/19760 E. , 2018/6324 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, 26.10.2005 tarihinde meydana geldiği iddia edilen iş kazası sonucu davacının % 12,1 oranında sürekli iş göremezliğe uğrandığından bahisle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davada, davacının davalılara ait elma ve pancar tarlasında bakım ve sulama işçisi olarak çalışırken iş kazası geçirdiği ve sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiası mevcuttur.
Uyuşmazlık yapılan işin tarım işi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/1-b maddesi gereğince; 50"den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı iş yerlerinde veya işletmelerde, bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı iş yerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra, aynı madde ayrık durumlara da yer verilmiştir. Buna göre; tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde, tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde, halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde, bir iş yerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde çalışanların İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir.
Sonuç olarak, tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir. Diğer taraftan, işçi tarım işinde çalışırken bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir. Bu durumda yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olayda, davacının davalılara ait iş yerinde tarla bakım ve sulama işini yaptığı sabittir. Bu duruma göre, iş yerinde çalışan işçi sayısı önem arz etmektedir.
Öte yandan tarım iş yerinde yapılan tarım işinin iş kanunun kapsamında kalıp kalkmadığının işçi sayısına göre tespiti sırasında, aynı iş yerinde birlikte tarım işinde çalışılan başka işverenlerin çalışanları ile iş yerinin başka şubelerinde tarım işinde çalışanlarında hesaba katılması gerektiği Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarındandır.
Yapılacak iş; iş yerinde TİS uygulamasının bulunup bulunmadığı, TİS uygulaması varsa davacının sendikalı işçi olup olmadığını belirlemek, dava konusu iş kazasının meydana geldiği iddia olunan tarih dikkate alınarak davalılara ait iş yerine ve varsa şubelerine ait dönem bordrolarını SGK’dan getirtilmek, iş yerindeki tarımsal faaliyetin teknik gözetiminin başka bir şirket tarafından yürütülüp yürütülmediği, böyle bir şirket varsa iş yerindeki tarımsal faaliyetin teknik gözetimini yürüten şirketin çalışanlarının davalı çalışanları ile birlikte çalışıp çalışmadıklarını, birlikte çalışma söz konusu ise bunların sayısını giderek iş yerinde 50"den az (50 Dahil) işçi çalışıp çalışmadığını tespit ederek çözmekten ibarettir.
Öte yandan; 03.08.2015 tarihli SGK cevabi yazısında, iş kazasına dair soruşturma işlemlerinin devam etmesi sebebi ile davacıya iş kazası geliri bağlanmadığının bildirildiği anlaşılmakta ancak mahkemece bu soruşturma işlemlerinin sonucu araştırılmadan karar verildiği görülmektedir.
Davacının geçirdiği kaza sonucu oluşan iş gücü kayıp oranına bağlı gelir bağlanması kararı ve beraberinde iş kazası teftiş işlemlerinin devam etmesi nedeni ile tazminat hesabının yapılamayacağı açıktır. Gerçekten sigortalıya bağlanacak gelir hükmedilecek tazminat tutarlarını doğrudan etkileyeceğinden, iş kazası tespiti ile sürekli iş göremezlik oranının kurumca kesin olarak saptanması, bağlanan gelir miktarlarının tespiti ve soruşturma işlemlerinin akıbetinin araştırılması gerektiği ortadadır.
Yapılacak iş, davacının geçirdiği iddia edilen iş kazasına ilişkin tespitler ve belirlenen sürekli iş göremezlik oranı ile SGK soruşturma işlemleri sonucunun araştırılmasından sonra kesinleşen iş göremezlik oranının belirlenmesi, bu anlamda bağlanan gelirin saptanması ve çıkacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekillinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.